Değerli okurlarım, bizim feryadımız, futbolumuza, sporumuza olan sevgimizdendir. Hafta sonunu neden iple çekiyoruz? Neden ölü sezonu sevmiyoruz? Bunun bir nedeni olmalı değil mi? Tabi ki nedeni var! Bunun nedeni hepimizin futbola olan sevgisi değil midir?
Bir futbol maçı izlemek için, ikamet ettiğiniz yerden, yüzlerce km. uzak yerlere bir 90 dakika için gidiyorsanız, gittiğiniz yerlerde her şey de meçhul. Skordan söz etmiyorum, her şey olabilir. Bir haftalık mutfak parasına bilete yatırıyorsunuz muhtemelen. Orada çıkacak olaylar her şeye gebe. Bizler futbolu her şeyiyle kabullendik, her şeyi sineye çektik. Buna iterseniz futbol sevgisi, isterseniz renk aşkı deyin. Her şeyiyle doğrudur, ikisi de aynı kapıya çıkar.
Bizim feryadımız, futbola yapılan haksızlık, boyut kazanan terbiyesizlik! Bu isnatlarım, hani küresel ısınma deniliyor ya işte o ısınmaya inat, bu gerçekler buz gibi duruyor ortada, bir tek damla erimeden. Normalde ısınma söz konusu değil. Her taraf soğuk, hem de alabildiğine soğuk, hiç erimede olur mu? Medyadaki soytarıları, Türk futboluna istediği gibi hükmedeceğine inanan sahtekarları, sizi sizden çok düşündüğünü haykırıp cebindeki son kuruşu almanın hesabını yapanları, ardı arkası gelmeyen vaatlerde bulunup birini bile yerine getirmeyenleri ve bunun suçunu da sizlere yüklemeye özen gösterenleri, alkışlamamız mı gerekiyor? Yoksa gerekeni yapmak mı?
Şayet gideceklerse, alkışı esirgemeyelim istemeyerek de olsa. Alkış sesini duyarlarsa hiç giderler mi? Daha ziyade çöreklenirler inanın. Ahlak gibi bunlarda strateji de yoktur. İncelmeye, nezakete gerek yok. Peki, ne yapılmalı? Bodoslama dalacaksın! Kıç demeyeceksin, avret yerlerden söz ederken incelemeye gerek yok. Gerçek adını söyleyeceksin. Küfretmenin de raconu vardır, insanın içi soğumalı.
Bildiğiniz gibi, terbiyesizliğin tahsile de ihtiyacı yoktur, stratejiye de ihtiyacı bulunmamaktadır. Bir şeyi ya söyleyeceksin ya da söylemeyeceksin. İkisinin ortası olmaz! Yürekten alkışladığımız futbolumuzu, köpükleştiriyorlar. Yabancı futbolcu deyince yerlere yatıyoruz. Paraları kuruş sekmiyor.
Altyapıya kimse eğilmiyor. Şehrimizde 2. Lig’de oynayan bir takımımıza yıllarca rica ettim. “…İyi bir altyapınız var, şampiyon olmuş bu çocuklardan yararlanın, transfer yapıp paranızı çarçur etmeyin…” diye söyleyip durdum. Kime söylersin kardeşim. Taştan ses çıktı o yerel takımımızın yöneticilerinden ses çıkmadı. Bazı dedikodular da ortada dolaşınca, siz bilirsiniz, ne haliniz varsa görün dedim. Tam beş yıldır o futbol takımımızla ilgilenmiyorum. İlgilenen vardır inşallah.
Spor bakanı da parti ilişkilerini kullanarak Ankara’da tarihi mahallerden ucuza tarihi ev kapatmıyor mu? Balık baştan kokar doğrudur! Bizler, Futbolu Alkışlayalım Beyler!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA