Değerli okurlarım, dünkü sayımızda enternasyonal değeri olmayan, yine de bazı ülkelerden 90-100 bin seyirci ya da taraftar çekebilen, Boğa Güreşi ve Amerikan Futboluyla ilgili kısa-kısa bilgiler sunmuştum. Böyle konulara girdikçe, hani ayak oyunu dediğimiz futbolun değeri daha da iyi anlaşılıyor. Bizim şikâyetimiz yoktur.
Herkesin beğenisini kazanan peşinden koştuğu ve hatta ekmek parasını bile bu uğurda harcayan futbolun, çıkış yeri ve tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber insanoğluyla yaşıt olduğu söylenebilir. Diğer spor dallarının da mazileri futbol kadar eski olsa da futbolun “Şeytan Tüyü” vardır, karizması bulunmaktadır.
Neden karizma?
Herkesin gönlünde bir futbol takımı ve onun özel renkleri yatmaktadır. O kulübün basketbol ya da voleybol takımının yenilmesi ve hatta kümeden düşmesi fazla üzüntü yaratmaz da futbol takımının yenilgisi hayatını zehir eder. Nedense bu böyledir ve kimsede aksini söylemeye kalkışmasın.
Diğer taraftan Gazeteniz İskenderun’u okuduğunuza inandığım binlerce makalem yayınlandı. Bunların büyük bölümü futbolla ilgiliydi, başka türlü de olamazdı. Futbolla iç içe olunmazsa onun dilinden anlamaz, amacının neler olduğu, insanlara hitap şeklini bilemeyiz. Futbolla ç içe olmak güzel de onu kendi menfaatlerimiz doğrultusunda daha da güzelleştirmek, cazip hale getirmek yine bizim elimizde! Aslına bakarsanız insanlar böyle yapmadığı gibi onu çirkinleştirmek için de elinden geleni yapıyorlar, yani yapıyoruz. Kaldı ki ulusları, insanları peşinden koşturan futbolun bize hiç de ihtiyacı yok. İnsanlara o kadar verici ki saymakla bitmez.
Ve de aklımıza gelen en önemli “altı yıldız” meslekten birisi! Bizim zamanımızdaki futbolun getirisiyle şimdiki futbol kazancı arasında dağlar ve sıra dağlar kadar fark var.
Çim sahalar… Burayı biraz açmak istiyorum. Son 20 yılda yeşil zemine düşmek suretiyle sakatlanıp futbola veda eden futbolcu duymadım, bundan sonra da duyacağımı hiç sanmıyorum. Betonlaşmış bir zemine düşen oyuncular tabii ki tek parça kalkamazlar. Şimdi öyle mi? Futbol teçhizat itibariyle altın devrini yaşıyor ve de bu teçhizat konumu daha da donanımlı hale getiriliyor.
Taraftarın varlığı… Taraftar deyip de hemen geçiştiremeyiz. Bildiğiniz her dönemde olduğu gibi varlıklarıyla takımlarına büyük faydalar sağlamışlardır. Özellikle kendi sahalarında takımlarını 3 puana yaklaştırmışlardır. Gelin görün ki yıllarca “şehrimizin gururu” diye lanse ettiğimiz zamanın İDÇspor’u, kendi saha ve seyircisi önünde derme-çatma, toplama takımlara bol keseden puanlar dağıtıyordu. Yani yeniliyordu, bunun çözümünü de bir türlü bulamıyorlardı. Yazık oldu, ancak bu konuya yarınki sayımızda derinlemesine ineceğini düşünüyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA