Değerli okurlarım, attığım başlık sadece spor ya da futbol için değil her konu da geçerlidir. Neden olmasın ki, bu iki kavram birbirine göbekten bağlıdır.
Futbol yaşamımdan, teknik adamlığımdan ve yöneticiliğimden söz etmeyeceğim. Çünkü konumuzla ilgili çok önemli bir anım var da onu arz etmek istiyorum. Gerçi son yıllarda sık-sık görülen duyular hadiseler olmasına rağmen, anlatacağım hadiseye bizzat tanık olduğumdan, ben de derin izler bırakmıştır.
Yaklaşık 20-25 yıl önce, bir düğüne davet edilmiştim. Karakter olarak kalabalığı ve gürültülü yerleri sevmiyorum. Ancak çok yakın bir arkadaşımın oğlunun düğünüydü. Düğün şehir dışında havası ve görüntüsü güzel bir yerde yapılıyordu. Her şey oldukça iyi gidiyordu ve arkadaşımın gözleri pırıl pırıldı. Mutluluktan uçuyordu adeta. Tabi biz de mutlu olmuştuk. Kısa süre sonra silahlar patladı ve feryatlar… Damat cansız yerdeydi, oğlunun cansız bedenini kollarıyla kavrayan arkadaşım yaşlı gözlerle, “Ben şimdi ne yapacağım” diyordu. Bir oğlu vardı, onu da kaybetmişti.
Beni derinden yaralayan ve hâlâ ezikliğini yaşadığım bu anımı istemeyerek de olsa anlattıktan sonra, kulüp ismi vermeden hüzün ve sevincin yaşandığı ve sizlerin de yakından tanık olduğunuz, kısa süre önce yaşanmış bir futbol gerçeğini anlatmak istiyorum.
Bir futbol takımı düşünün ki; dört gün önce ezeli rakibini ve şampiyonluğun en güçlü adayını kalbura çeviriyor ve de kendisi şampiyonluğun en büyük adayı oluyor, yani büyük avantaj sağlıyor. Dört gün sonra da, ligin ortalarında seyreden bir Anadolu Takımına sahasında (kendi sahasında) boyun eğiyor.
Şimdi sizlere sormak istiyorum. Bu iki olguya insanoğlunun yüreği nasıl dayanıyor, bu yükü neyle kaldırıyor anlamakta güçlük çekiyorum. Ancak sporseverlere helal olsun. Skoru belli olmayan bir müsabakaya gidiyorlar ve yenilgiye de yengiye de para veriyorlar. Bana göre büyüklük burada.
Değerli okurlarım, bir de, son yıllarda kirlenmiş ya da kirletilmiş futbolumuzun, son haftalarda anti futbol olarak icra edilmesinden söz edeceğim. Burada “kirlenmiş, kirletilmiş” sözcüklerine açıklık getirmek istiyorum. Futbol (diğer spor dallarında da olabilir) kendi kendini kirletemez. Onu insanlar, rant peşinde koşanlar, insan müsveddeleri kirletir. Peki, bunu nasıl beceriyorlar? Arz edeyim…
Hepimizin belleğinde yer etmiştir ve de hatırlayacaksınız. Teşvik primi, şike gibi sporun yüz karası niteliğindeki hadiseleri uygulayanlar var. Ne hikmetse “DOPİNG” denilen canavardan kimse söz etmiyor. Doping, sessiz ve derinden giden acımasız bir yeraltı canavarıdır.
Bu konuya daha sonra ayrıntılı bir biçimde gireceğimden şimdi fazla uzatmak istemiyorum. Zira üzerine acımasızca gidilecek çok önemli hadise olmakla beraber, futbolumuzu kalbinden vuran, katleden bir virüstür. Yarın görüşelim diyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA