Futbolda Cilve Olur mu? (2)

0
43

Değerli okurlarım, futbol dahil, sporun bütün branşlarında sürprizler olmaktadır. Bu sürprizleri dünkü sayımızda “Cilve” olarak değerlendirmiştim. Aslına bakarsanız, cilve dediğimiz bu sözcüğü hiç de yanlış kullanmıyoruz. Meslek yaşamımda öyle enteresan spor olaylarına rastladım ki, insanın havsalası almıyor.

Yani, spordaki cilvenin daniskasına tanık oluyor. Bu konudaki, bir anımı anlatayım dilerseniz…

Yıllarca önce, uluslar arası bir maraton yarışmasındaydı… Start verildi ve yirmi atlet maratonvari koşmaya başladı. Bizler televizyondan canlı olarak izliyoruz. Yirminci kilometre geçildiğinde, İngiliz atlet rakiplerini, daha doğrusu en yakın rakibine 5 km takmıştı. Müsabaka böyle devam etseydi, İngiliz atlet hem birinci olacak ve hem de kırılması güç bir rekora imza atmış olacaktı.

Öyle olmadı, bir süre sonra İngiliz atlet yarışı terk etti topallayarak. Ambulansla revire götürdüler. Sonradan anons edildi ki, İngiliz atletin sağ bacağında lif atmış. Bu anlattığım sporun cilvesi değil de nedir? Bütün otoriteler o sporcuya şanssızlığından dolayı çok üzülmüşlerdi, doğal olarak bizler de üzülmüştük.

Günümüzde, gerek yurt dışında gerek ülkemiz liglerinde oynanan müsabakalarda bu tür cilvelere sık-sık rastlamaktayız. Ve de bu tür cilvelere alışır hale geldik. Düşünün ki, bir futbol müsabakasında taraflardan biri 2-0 önde ve maçın son dakikaları oynanıyor. Galip taraf uzatmalarda bir gol yiyor ve motivasyon diye bir şey kalmadığı gibi çarşaflıyorlar.

Zaman-zaman diyoruz ki, onların hepsi profesyonel, neyin ne olacağını bilmiyorlar mı? Evet, onların tümü de profesyonel ama aynı zamanda hepsi de birer insan. Onların da duyguları var. Üç dakikada iki gol yeneceğini bir anda düşünemiyorlar. Belki de akıllarına bile gelmiyor.

90+1’de mağlup takımın attığı bir gol, motivasyonu yükseltip olumlu bir hava yaratırken, diğer takımın motivasyonu yerlerde sürünüyor. Kalan üç dakika gol yemeğe de gol atmaya da yeterli. Ayıkla pirincin taşını.

Verdiğim bu örnek, sporun özellikle futbolun cilvesi değil de nedir? Doksan dakikaya 2-0 galip giriyorsun, uzatma dakikalarında alabora oluyorsun, elindeki puanını rakibine hediye ediyorsun. Burada dikkatsiz ya da suçlu kim? Yarın sizlere sunacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here