Değerli okurlarım, yapılan bütün hizmetler insanlar içindir. Yüce Yaradan kullarını özel olarak değerlendirmiş, hiçbir canlıya benzemeyecek biçimde yaratmıştır. Durup dururken kendimizi çirkinleştirmeyelim.
Futbolu yaratanlar, öyle ya da böyle, futbolu sevmeyip, ona saygılı olmasalar da inanın bu ayak oyunu hiç de bu kadar sevemezdik, bu karizmatik spor voleyboldan farklı olmazdı.
Efendim, Dünya Kupası Finalleri sona erdi ve bildiğimiz gibi, İspanya rakibi Hollanda’yı 117. Dakikada (uzatmalara gidilmişti) attığı golle 1-0 yenerek ilk şampiyonluğu kazandı. Bakınız, 90 dakika golsüz bitiyor ve uzatmaların ikinci devresinde son dakikalarında attığı golle İspanya şampiyon oluyor. Penaltılara kalsaydı sonuç ne olurdu bilemeyiz ama dünya şampiyonluğu 120 dakikanın sonlarında kazanılıyor. İşin gerçeği bu!
Aynı zamanda, futbolun karizması, büyüklüğü ve cilvesi de burada yatmaktadır. Koca dünya şampiyonluğu bir dakikada kazanılmış gibi gözükse de, kazın ayağı hiç de öyle değil. Futbola, rakibine, tribüne daha saygılı olan taraf zor da olsa kazandı. Yenilenin hakkını yemiyoruz ama İspanya kazanmak için futbol oynuyordu, rakibine daha da saygılıydı.
Son Dünya Kupası Şampiyonluğuna, başka bir ifadeyle en büyük organizasyonun ayrıntılarına bundan sonraki makalemde gireceğim ve sizlere sunacağım.
Bu vesileyle, bir önemli konuya daha değinmek istiyorum. Öyle ya da böyle, iyiydik veya kötüydük… Şans yanımızda değildi diye yakınsak bile, Seksen milyonluk TÜRKİYE, derya gibi potansiyeli olmasına rağmen, taş gibi bir milli takım çıkarıp bu organizasyona iştirak edemedi. Biz de suçlu aranmaz, kader ilahi deyip geçeriz. Milli takımımız bu işe gereken saygıyı gösterseydi, yani iyi çalışsaydı, kamp çalışmalarının hakkını verseydi, şimdi başka şeyler yazıyor olacaktık.
Yukarıda söylediğim gibi bu büyük organizasyonun ayrıntılarına daha sonra gireceğim. Ancak, Milli Takımımız hak etmediği için bu turnuvada yoktu, kabul. Ya hakemlerimiz, hakemlerimiz neden yoktu? Futbolumuzun da, hakemlerimizin de kalitesi ortada. Futbolu sadece futbolcular çirkinleştirmez. Hakemlerimizin de bu çirkinlikte önemli ölçüde payı olduğunu söylemeliyim.
Hakemlerin, futbola ve tribünleri dolduran sporseverlere birazcık saygıları olsa, size temin ederim, futbolumuz iki kademe üstte olurdu. Onlar da biliyorlar ki; “VERDİĞİMİZ KARARLARI MAHKEMELER BİLE BOZAMAZ” bu duygu ve düşünce maç yönetilirse bundan daha iyisi olmaz. Muhtemelen sizlerin de hatırlayacağı ve katledilen müsabakalardan sonra, ekranlara yansıyan hakem beyanatlarını sunmak istiyorum ama yerimiz dolduğundan, vereceğim örneği yarınki sayımızda sizlerle paylaşacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA