Değerli okurlarım, sizlere futbolun geçmişinden, bu sektöre olan saygıdan söz ederken, asırlarca gerilere gitmiştik. Maziye olan bu seyahatimizde tabi ki gördüklerimiz değil de, okuduklarımızdan öylesine etkilendik ki, küçük dilimizi de yutmuştuk.
Avrupa’da krallıklar dönemi hüküm sürerken, futbol saraylara kadar girmiş, saray erkânı halkın arasına karışmayı, yani onlarla beraber bu sporu yapmayı uygun görmediklerinden, oları özlemek ve başarılı olanları ödüllendirmekle iktifa etmişlerdir. Ancak, bir defasında (aslında üzücü olaylar daima yaşanmıştır) iki kasaba takımının müsabakasında çıkan olaylarda insan yaşamını yitirmiştir. Bu nedenle yapılan bu spor kral tarafından yasaklanmıştır.
Ne kadar inkitaya uğradı bilmiyorum ama yine insanların menfaat uğruna çıkan savaşta (yakın tarihimizin Dünya Savaşıdır) mecburen en büyük organizasyon olarak kabul edilen Dünya Futbol Şampiyonası yapılamamıştır. Dikkat ederseniz, insanlar her şeye doğrudan etken. Sahip olma duygusu en üst düzeydedir. Doğa insan olmadan da yaşayabiliyor ama insanoğlu doğa olmadan yapamıyor ev ona da sahip olmaya kalkıyor.
Futbol, tesadüfen, kendi kendine oluşmuş değildir kanaatimizce. İnsanoğlunun önemli katkısı vardır. Yukarıda sözünü ettiğim müessif olaylar ve günümüzde de zaman-zaman yaşadığımız hadiselerin müsebbibi yine insanlardır.
Tribünlerde çıkan şiddet olayları daha önceden tasarlanmış değildir. Orada ve küçücük bir kıvılcımla alevlenmiştir. Futbola yapılan bu saygısızlıkların insan kalitesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Biletini verip içeri girenler, nedense hemen değişiyorlar, takımlarının galip gelmesi ön planda, rakip taraftara duyulan antipati ikinci planda. Bu olumsuz duygular bir türlü yumuşatılamıyor, olmuyor işte…
Sabırlı olmak, sabretmek dediğimiz hadise hiç birimizin yakınından geçmiyor… Sabırlı olabilme lügatimizden resmen buharlaşıyor. Tribünleri deşarj olma mekânları olarak kabul ettiğimiz sürece gelişen şiddet olaylarının sona ermesini beklemek fazla iyimserlik olur. Yaşanan olaylarda hep mazlum insanlar zarar görmüştür.
Futbola saygılı olmak, Şiddet olayları yaratmak, Terör estirmekle, Çevreye zarar vermekle, taciz etmekle, olmaz… Bakınız, Avrupa’nın birçok ülkelerindeki statlarda tel örgüsü yoktur. Oradaki sporseverler de tiyatroya değil, maç izlemeye geliyorlar. Onlarla aramıza kültür farkı var, bu tamam. Bizim kültürümüzle onların ki bazı noktalarda birleşiyor, bazı noktalarda çatışıyor.
Biz de, tribünden sahaya atlamak moda halini aldı, cezası da yoktur. Onlar da bunun cezası çok ağır. En azından fişlenerek yıllarca hiçbir stada giremiyorlar. Bana göre bunsan daha ağır bir ceza olamaz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA