Değerli okurlarım, saygı dediğimiz bu ulvi kavramdan ne kadar söz edersek edelim, yine de tam anlamıyla anlatabildiğimizi söyleyemeyiz. Bir sürü eksiklerimiz vardır mutlaka… Konumuzla ilgili olarak, “Futbola Saygı”dan söz ederken, sizleri de 40-50 yıl gerilerle götürmek istiyorum. Bakın oralarda, o zamanlarda neler vardı. Anlattıklarıma da inanmanız biraz zor olacak gibi. Yine de anlatacağım.
Efendim, insanların yaptıkları işlerde tecrübe kazanmaları, hatta kariyer sahibi olmaları bir hadise değildir. Biraz zor demeye çalışıyorum. Çaba göstermeden, sadece oturularak hiçbir şey sağlanamaz. Tecrübe ve kariyer “Aslanın Midesindedir” oraya ulaşmanın ne denli tehlikeli olduğunu da söylememe gerek yok!
Değerli Sporseverler, futbola saygı adına sizleri 40-50 yıl gerilere götürmek suretiyle elimizi güçlendireceğimizi söylemiştim ya bir zamanlar (yani çok gençken) derby maçlarını hiç kaçırmazdım ve sık-sık İstanbul’a giderdim. Anlatmaya çalıştığım dönemde teknoloji çok fukara idi. Cep-Mep, Televizyon, Bilgisayar hadiseleri yoktu.
Teknolojinin fukaralığını iyi bilenlerdeniz. O cızırtılı radyoların bulunduğu yere gidip Halit Kıvanç’ı dinlemeye bayılırdık. Fakat Radyodan bir şey anlaşılmazdı. Hep cızırtı… O cızırtılı günlerin burnumda tüttüğünü samimi olarak itiraf etmeliyim. O cızırtılı günlerde insanların birbirine saygısı vardı. Yani o saygı, terbiye denilen hadiseler gözle görülür nitelikteydi. Şimdi hissetmek bile hemen-hemen mümkün değil.
Günümüzde böyle güzellikler hissedilmezse, futbola saygı kalır mı sizce? Oysa Futbol hep verici olmuştur, Küsmeden Darılmadan, Kızmadan, hep vermiştir. Bizler ona ne verebiliyoruz? Hiçbir şey! Hem bir şey veremiyoruz, aksine futbolun yüzünü kızartıyoruz.
Gençlik yıllarımda derbileri kaçırmadığımı söylemiştim. Başka bir ifade ile Saygının, Sevginin kol gezdiği dönemden söz ediyorum. Kimse rahatsız değil, herkes hayatından memnun. Teknoloji fukaraymış ne gam, olanla yetiniyorduk. Zaten teknoloji şimdiki gibi olsaydı DEVRİM DE GERÇEKLEŞİRDİ…
Derbi izlemek üzere İstanbul’dayız ve tribünde yerimizi aldık. Amigolar yine çığırtkanlık yapıyorlar ama efendice. Gol ya da önemli bir atak oluncaya kadar yanındakinin rengini bilemezdiniz. Melon Şapkalı, Kürk Mantolu bayanların geldiği yerlerdi. Koca statta üç beş polis memuru görevli. Günümüzde neler oluyor dersiniz? Seyircisiz maç cezaları, Kulüplerden ceza yoluyla tahsil edilen paralar Tribünlerin ikiye ayrılması, Sporseverlerin birbirine kötü-kötü bakmaları, çıkan büyük olaylar…
Bunlar neden oluyor dersiniz? Öncelikle insanların birbirine olan saygıları sıfırlandı da ondan. Artık deniz filolarının, ayakkabı kutularının kol gezdiği ve bunları telaffuz etmenin suç olduğu bir ortamda yaşıyoruz. İnsanlığını yitirmişler bizi yönetiyor. Bunun önüne geçilemez mi? Geçilir elbette, dileğimiz budur.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA