Değerli okurlarım, gördüğümüz her şey genel olarak üç boyutlu. Karşılaştığımız her şey yüzlere ve biçimlere sahiptir. Bu gördüklerimize odaklanıp, özellikle incelemeye başladığımızda, çoğumuzun ruhunda farklı etkinlikler buluşur. Yazılan bazı makaleleri okurların olumlu karşılaması, beğenmesi de olası değildir. Karşılaştığımız insanların hepsini de sempatik, karizmatik bulamayız. Muhtemelen kaba-saba, antipatik, itici de bulabiliriz. Kısaca, göreceli, kavramsal görüşlerle bakarız gördüklerimize.
Efendim, mermi insanı öldürür ama ekmek, domates, patates, patlıcan ve özellikle biber, insanı doyurur. Ekmeğin karne ile alındığı günleri hatırlıyorum ve o zaman çocuktum. 2. Dünya Savaşı vardı. Merhum İsmet Paşa ülkemizi savaşa sokmadı ve babamızla büyüdük. Bu nedenle “Şu İsmet var ya şu İsmet” diyerek küstahlaşmaya da gerek yok.
İçinde bulunduğumuz dönem ile bir kuşak önceyi de hemen herkes bilir de yarım asır öncesini bilenler parmakla sayılacak kadar azdır. Azda olsa bilen var demektir. İstemezükler, futbol günahtır diyeler seslerini çıkaramaz hale geldiler, sindiler ama gelin görün ki bizim futbolda bir şey yok. Resmen hababam futbolu. Taktik-maktik yok. Kaleciler dahi gol atmak için çaba sarf ediyor. Burayı biraz açalım dilerseniz.
Herkesin amacı gol atmak, kaleciler hariç. Oynanan futbol değil, sanki bir kör dövüşü. Daha sonra muhtelif ülkeler, bünyelerine uyan sistemler oluşturdular ve başarılı da oldular. Sistemli olmak güzel ama bizim hem sistemimiz yol, hem de bir dünya politikamız bulunmamakta. Üçkâğıtçılığa gelince bizden önde gideni de olmaz.
Kendine ait bir sistemin olmasında yarar var. Bu sistem ileride daha da donanımlı hale getirilebilir. Sistemde kopyacılık yapanlar var ancak onu da beceremiyorlar. Sisteme göre adam olmayınca sistem çalışır mı? Bugünkü yazımızda, bugüne kadar oynanmış, en azından bizim bildiğimiz sistemleri açıklamaya çalışacağım. Futbolumuzdan örnekler vererek devam edelim…
*Futbolumuza özgü bir sistemimiz var mı? *Transfer politikamız var mı? *Altyapıya önem vermek var mı? *Sporda ve siyasette dünya politikamız var mı?
Sporun muhtelif branşlarında ve özellikle futbolda bir sorun yaşadığında gelişen olayları FIFA’ya götürebiliyor muyuz? Götüremeyiz, çünkü dürüst işimiz yok, korkuyoruz da ondan. Ancak, üzücü olaylardan sonra kader ilahi diyerek masum vatandaşları korkup köşeye sıkıştırmakta üstümüze yok. Nedense onu iyi beceriyoruz.
Sistem konusunda ayrıntıya girmeden küçük bir paragraf düşmek istiyorum. Bilinen sistemleri yazmak istiyorum. WM Sistemi (Bunu Macarlar uygulamıştı), 4-2-4 (İki stoperli oyun), 4-3-3 (Üç stoperli oyun), 4-4-2 (Orta saha oyunu), Sürgü Sistemi (Catenaccio), Beten Sistemi (Katı defans).
Kahve ve kauçukla ünlenen Brezilya, uzun yıllardan beri tabiri caizse dünya futbol piyasasına haciz koymuştur. Afrika’yı bilemem ama tüm ülkelerde bu ülkenin sporcuları cirit atmakta.
Asırlardan beri günahtır diyerek, gereksiz yere şunun bunun kellesini gündeme getirenler, ekranlarda futbol maçları izliyor ve yorum yapıyorlar. Yan-yan yürümek de belki oradan geliyordur. Günahları başlarını yesin!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA