Değerli okurlarım, güzel ve kurallara uyularak oynanan futbolun, liglerde konumu ne olursa olsun, bulunduğu bölgeye, ülkeye ekonomik yönden getirisi fazla oluyor. Ülke ekonomisini olumlu yönde etkiliyor. Bunları bilmemize rağmen, yine de bazı çirkinliklere başvurmaktan geri durmuyoruz. “Bir musibet, bin nasihatten evladır” deniliyor ya. İşte bunun kuralları mutlaka ses getirmeli. Can ya da canlar yanmalı ki, birazcık kendimize gelelim…
Efendim, ekonomi ile futbolun birçok ortak yönleri bulunmaktadır. Bildiğimiz en göze çarpanı, ikisi de rekabetin kucağında oturuyor. Yatırımı fazla yapmak ve çok kazanmak! İkisi de bu olguyu aklından çıkarmıyor. Ekonomide de futbolda da istenmeyen şeyler var. Rekabetin saygı görmediği karşı tarafın horlandığı ortamlarda, hem futbolda ve hem de ekonomi de yenilgiler, küme düşmeler, iflaslar, felaketler yaşanır.
Hem ekonomi ve hem de futbol da bu işin teknik ve bilimsel yönleri vardır. Bütçe, yatırım ve büyüme gelmeden önce, insan faktörü psikolojisi yönünü gündeme getirmeden olmaz. Bütçe, yatırım, büyüme ayrı konulardır ama burada risk artarsa faiz yükselir. Örneğin matbaacılıkta; tiraj arttıkça maliyet düşer. Bu yıllardan beri böyle biliniyor.
Bunları söylemekle konuyu halletmiş oluyoruz. Ekonomi ve futbol örneklerinde bir boyut daha vardır, bunu açıklamalıyım. Bam teli burası… Ülkemizde, hem ekonomi ve hem de spor medyası vardır. Bunlar taraflıdır ve hem de körü körüne taraflıdır. Hani fanatik futbol seyircileri var ya. Ne diyorlardı? “Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik. Takımımızı görmeye geldik…”
Bu nedenle, medya ile kora kor savaşmak hiç tavsiye edilmez. Çünkü o medya çok kısa sürede tüm beklentileri alt üst edebilir. Ayıkla pirincin taşını. Ne olabilir? Kriz alarm verebilir, ideolojik takıntılar olabilir. Siyasetinde taraflı olduğunu düşünecek olursak, bir tarafın değişmesi halinde çıkar da kovalayabilir. Ekonomi de böyle de, sporda daha mı başka. Düşünmeyin aynen anlatacağım gibi. Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider misali.
Bir büyük takım sezonu açıyor ve göstermelik bir duruş gösteriyor. Taraflı tarafsız, medyayı antrenmanlara bile almıyor. Belli günlere çağırılıyor, sezon başı olduğu için bu yürekliliği gösteriyor. Bu yaklaşımlar, yabancı transferleri ürkütmemek için. Ligler başlamamış, puan kayıpları da yok falan. Bu şekilde taraftarlara, fanatiklere mavi boncuk dağıtılıyor.
Gençleşmek demek, saygısızlaşmak demek değildir. Cebimdeki paraya güvenerek ve gereksiz yere ulu orta konuşursan şampiyonluğu rüyanda görürsün. Çünkü futbolcularda o beyanatlardan ters yönde etkileniyor ve yönetimi antipatik buluyorlar. Doğru değil mi?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA