Değerli okurlarım, bildiğiniz gibi, iki gündür bu konuyu işliyorum. Şimdi üçüncü güne girdik. Eminim, sizler de benimle aynı duygular içindesinizdir. Futbolun iyi yönleri oldukça fazla! Şimdilerde, rahatsızlığı itibariyle çok-çok daha fazlalaştı. Peki, kötü yanları, hoş gitmeyen yönleri? Bizleri mutsuz eden ve karamsarlığa sevk eden yaklaşımları da oldukça fazla!
Şikeler, dopingler, teşvik primleri, hakemlerin eyyamcılığı, kötü hava koşullarında, içler acısı hali, yeşil zeminler bizim zamanımızdaki zeminlerden dört beş gömlek daha iyi olmasına rağmen yine de yakınıyoruz. Demek ki bazı şeyler günün şartlarına uyarak olumlu yönde değilmiş.
Sonuç olarak, futbol tam bize göre ama dört dörtlük olmasını beklemek de fazla iyimserlik olur diye düşünüyorum. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, takımımız galip geldiğinde her şeyi unutuyoruz. Kısaca mutlu oluyoruz. Bu mutluluk bir hafta sonraya da sarkıyor ve mutluluk katmerleniyor.
Çünkü hiçbir şeyi sorun etmiyoruz ve de düşünmüyoruz. Dünyayı bile sallamıyoruz borç harç bizi futbol kadar ilgilendirmiyor. Hiç çaba göstermeden mutlu olmak ve sevinç çığlıkları atmak ağları sallayan meşin yuvarlakta saklı olmalı.
Çok yakınlarımızın cenazesinde bile “Ayıp olur” diye maça gidemesek bile, skorun ne olduğunu mutlaka öğrenmeye çalışırım. Bana göre, bu çok normal bir yaklaşım da! Bazı Milletvekillerinin yaptığı densizliklerde normalde sayılmaz, affedilir gibi de değildir. Bizi yönetmeleri için, ülkemize prestij kazandırmaları için oy verip meclise soktuğumuz insanlar (!) 15 şehidimizi toprağa verdiğimiz gün, stadyum kapatarak sünnet düğününde göbek atıp halay çekiyorlar.
İşte bu, densizliğin daniskasıdır. Öyle değil mi? Millet olarak unutkan olabiliriz, millet olarak fazla hoşgörülü olabiliriz ancak yüzsüz olamayız, olmamalıyız, böyle bir lüksümüz yoktur.
Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA