Değerli okurlarım, 25 Ağustos’ta Hakk’ın rahmetine kavuşan Çizgi Metin’in kaç kardeş olduklarını bilmiyorum. Fakat sporcu bir aileden geldiğini size söyleyebilirim. Dün de sözünü etmiştim. Ağabeyi İsmail Kurt Galatasaray ve Karagümrük’te top koşturmuş şöhretli bir futbolcuydu.
Bir hafta tedavi gördüğü hastanede kalp yetmezliğinden vefat eden devrimci Metin Kurt ölümünden öncel hafta da genel seçimlerde TKP’den aday gösterilmişti.
TKP Metin Kurt için şu sözleri söyledi; “…Türkiye’de spor alanındaki örgütsüzlüğe karşı, sendikal örgütlenme girişimlerine öncülük eden, sermayenin dayattığı spor anlayışına karşı yıllarca mücadele eden, kirlenmeye ve mafyalaşmaya karşı tavır alan, taraftarların birbirine düşman edilmesine karşı ‘Renklerin kardeşliği’ sloganıyla ortaya çıkan Metin Kurt, hayatı boyunca emekten yana bir spor anlayışı için mücadele etmiştir…”
DİSK de Merhum Metin Kurt’u ‘FUTBOLUN SPARTAKÜSÜ’ olarak tanımladı…
Şu tarihte ya da bu tarihte, şu güzel insanımızı, şu şöhretli sporcumuzu falan hastalıktan dolayı kaybettik diyoruz. Daha sonra da sorsalar o tarihi unutuyoruz. Bizim unutmamızı doğal sayalım ama tarih bir şeyleri yazmaya başlarken hata gibi görünenler, ilerleyen zaman içinde başarı gibi de gelebilir, başarı gibi görünenlerin aslında birer fiyasko, sanal, hayal kırıklığı, bir yıkım, belki de tsunami gibi bir felaket olduğu görülebilir.
Tarihin en önemli özelliği nedir biliyor musunuz? HESAP SORMAZ, SADECE YAZAR… Tarih çok ihanetler görmüştür ve hatta kendisi için can verenleri de… Tarihe şaşı bakanlar neler söylüyorlar:
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, barış ve kardeşliğimize yönelik bu hain saldırıyı kınıyoruz…” “Kendi kanlarında boğulacaklardır, terör asla galip gelemeyecektir…” “Ülkeyi bölmek isteyen dış mihrakların oyunudur bu, katillerin maşa olarak tutan elleri ortaya çıkarmalıyız…”
En altı boşaltılmış, palavradan, klişe olmuş sözlerden, etkisini ve inandırıcılığını yitirmiş fikir, demeç ve sahtekârlı manzumelerinden kimler söz ediyor? Kimler, ikide bir kardeşlikten, beraberlikte söz ediyor diye düşünmeyin. Tarih suskundur, hesap sormaz ama zamanı gelince mutlaka yazacaktır.
Tarih, hesap da sormaz, taraf da tutmaz… Tamamen bitaraftır. Tarih taraf tutmaz ama okuyanlar mutlaka bir tarafa meyillidir. Öyle bile olsa tarih gördüğünü yazar, zaman da yazılanı bildiğince düzeltir. Tarih çok şeyler anlatır. Ordinaryüs Lefter’i de, Metin Oktay’ı da, Metin Kurt’u da, Hitler’i de, Şah İsmail’i de, Yıldırım Beyazit’i de, yazılan bu tarihte bir rolleri bulunmaktadır.
Tarih kişilik ayırt etmez, huyuna-boyuna bakmaz. Bizim anlayacağımız şekilde bir sinyal verir,çıkarılacak sonucu bize bırakır.Bu işte yanlış olmaz. Efsane Başkan dedikleri Ali Şen’i bile yazmıştır. Aziz Yıldırım’ı da, Tahsin Kaya, Faruk Süren, Özhan Canaydın, Süleyman Seba’ı da yazmıştır.
Galatasaray’ın en çok ve en haklı olarak övündüğü özelliği ise “TARİH YAZMASI” ve futbol tarihine kilometre taşları döşemesidir. Sarı-Kırmızılı Kulüp bu konuda hilafsız sonuna kadar haklı, ben de bunlarla övünüyorum, gerçekten övünüyorum ammaaa… Bu ammaaa nedir, yarın anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA