Değerli okurlarım, merhum Metin Kurt, amatör ve profesyonel olarak Anadolu kulüplerinde top koşturduktan sonra Galatasaray’a transfer oldu. Zamanın kondisyon ustası Brian Birç’in değer verdiği önemli futbolculardan biriydi.
Evet, Galatasaray ve milli takımın unutulmaz yıldızlarından Metin Kurt hayata gözlerini yumdu. Vefat ettiği sabah, Samatya SSK Hastanesinde boğazından biyopsi olan Metin Kurt, operasyon sırasında pıhtı atması ve kalp yetmezliği nedeniyle vefat etmiştir. 25 Ağustos 2012 günü ikindi namazını müteakip, Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığında ebedi istirahatgahına defnedilmiştir.
Zorlanarak yazdığım makalelerimden birisi de budur. Ne yazacağımı, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Benim için sürpriz bir ölüm haberi ve erken bir vefat dersem günaha girmiş olur muyum bilemiyorum.
Sol fikirliydi, sosyalistti ve de devrimciydi. Ülkemizde “FUTBOLCU SENDİKASI” kavramını ısrarla gündemde tutan ilk futbolcuydu. O kadar ısrar etti ki: hiçbir takımın ve kendi kulübünün işine gelmedi ve gönderildi. Bildiğim kadarıyla son olarak Kayserispor’a gitmişti, oradan da futbola veda etti.
Spor yazarlığı da yapmıştı Metin Kurt. Çok daha önemlisi yazdığı “GLADYATÖR” kitabında futbolculuk dönemini ve siyasi mücadelesini anlatıyordu. Önemli açıklamalarda bulunmuştu bu devrimci insan. Teknik adamlığında yetiştirdiği futbolcularla da alkışlanmış değerli bir isimdi. Kitabında ilginç ifadelere yer vermişti. “…Top ayağımdayken gol atmaktan çok Demirel’in istifasını düşünüyordum. Fakat tribünler ‘Milli Takım Çok Yaşa’ diye tempo tutuyordu…”
Dünya’nın en iyi çizgi adamlarından biriydi ama belleği farklıydı, farklı çalışırdı. “Futbolumu oynayayım, paramı nasıl olsa verirler” zihniyeti yoktu onda. Arkadaşlarını dernek gibi çalışmalarına yönlendirirdi. Futbolcuların bazı Avrupa ülkelerindeki gibi sendikaya bağlı güvencelerinin olması için çaba harcadı. Rahmetli taşınmazlarını, birikimlerinin hepsini bu uğurda harcadı, sıfırladı.
Deplasmanlara giderken ya da maç esnasında fazla konuşmazdı, çoğunlukla kitap okurdu. Arkadaşlarına da kitap okumayı tavsiye ederdi. “OKUMAK DEĞİŞİMDİR” ve “OKUMAK GELİŞİMDİR” derdi. Rahmetli Metin Kurt’u tanımasam bazı ifadeleri kullanmak istemezdim.
Biraz da O’nun devrimciliğinden söz edelim… Öncelikle, Metin Kurt nedeni pek bilinemez ama kendine özgü bir futbolcuydu… Kesin olarak ifade etmek isterim ki, Metin Kurt, terbiyeli, efendi bir futbolcuydu. Rakibine faul yapmayı aklından bile geçirmezdi. Efendiliğiyle, sendikacılığıyla hep öne çıkmıştır. Fakat kapitalist insanlar, O’nu sevmemiş, uzak durmuşlardır.
1948’de Kırklareli’nde dünyaya gelmişti, yani Trakyalıydı. Alibeyköyspor, Beyoğluspor, Yeniçarspor, Adalet, Altay ve PTT’den sonra Galatasaray’a gelmişti. Milli Takım’da 36 kez forma giymişti. Çok süratli, fırtına gibiydi. Bu nedenle de kendisine “ÇİZGİ METİN” denilmişti. 1980’de (tabii olarak o zaman futbolu bırakmıştı) Amatör Sporcular Derneği ile ilk futbolcular için “Emek Sen’i” kurmuştu. Kendisini “Devrimci Spor Emekçisi” sayardı.
Bir defasında şöyle demişti rahmetli: “Halka en yakın neresi? Stadın uzun çizgisi… Bende çizgide beklerdim. İdarecilerin ve kapalı tribünün önünde oynamayı sevmiyorum. O nedenle de bir devre sağ çizgide, bir devrede sol çizgide oynarım…”
Ağabeyi de önemli bir futbolcuydu. İsmail Kurt… Yarın devam edelim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA