Değerli Okurlarım, liglerimizde top koşturan kulüplerin başkanları o kadar uyanıklar ki, zaten yüzde 98’i aynı kategoride. Bunlar tüccar, esnaf, işadamı. Bir çıkarları olmasa, işlerini bırakıp kulüp başkanlığı yaparlar mı ya da bu işe soyunurlar mı? Hep beraber düşünelim dilerseniz…
Şunu söyleyebilirim. Şu ihale işi var ya? İhalenin de büyüğü var, küçüğü var. Küçüğüne el atarsan belki ekmek yersin. Büyüğüne yaklaş bakalım, Cız… Kasımpaşalı bir dostum var ve bu konuda şok hassas. Bu işlerin de kompetanı. Mahmut Hoca’nın öğrencisidir ve dini imanı bütündür, her şeyden haberi olur ve kimseye bir şey kaptırmaz. Birisi kapmak istedi, neler çektiğini hep birlikte gördük…
Şimdi sözünü ettiğim bu kulüp başkanları yabancı futbolcu transferine balıklama atlayarak, kulüplerine “Şampiyon Yapmak” suretiyle katkıda bulunmak, kendileri de prestij kazanıp “Büyük Başkan” kalmak istiyorlar. Yemezler. Oysa düşünmüyorlar ki, isabetsiz transferlerle sokağa atılan o paralar, sıcak-soğuk, yağmur-çamur demeden, ekmek paralarını maç biletine yatıran o vefakâr insanlara, yani sporumuzun, futbolumuzun ayağına ait.
Gereksiz işlerle onları üzmek yerine, alt yapıdan pırıl-pırıl ve kabiliyetli gençleri, onların çocuklarına itibar etseler olmaz mı? Bizim Avrupa’da oynayan kaç futbolcumuz var? Bir elin parmakları kadar! Dünya ülkelerinin bizde yüzlerce futbolcusu bulunmakta ve de el üstünde tutulmaktadır. 80 milyonluk Türkiye, sağlam bir milli takım çıkaramıyor, Abdullah Avcı’nın gözü, Avrupa doğumlu ve orada yetişmiş gurbetçilerde. Haksız da değil!
Örnek vermem gerekirse; İspanya Milli Takımı kadrosundaki 30 futbolcunun çok büyük bölümü, Avrupa’nın çeşitli takımlarında oynayan yıldız futbolcular. Bizim milli takıma gelince hepsi de yerli takımlardan. Lüks olsun diye birkaç tane de Avrupa’dan geliyor. Alt yapıdan futbolcu gelmiyor, hele yıldız futbolcu hiç yetişmiyor. Türk Futbolu balon gibi şişirilmiş vaziyette, ihaleleri de ilâve edersek, bu işin altından kalkamayız.
Milli takımımız adına özel maçlar ya da resmi maçlar olsun hiç değişmiyor. Görüntüsü, gürültüsü oldukça büyük, alt tarafı bağlar gazeli. Düşmana göster çek derler ya, onun gibi bir şey. Türk sporseverleri aynı duygular içinde, aynı heyecanı yaşıyor ve yaşamak istiyor. Zaman-zaman saman alevi gibi parlamalar oluyor ama yetmez, önce alt yapıya yönelip istikrarı yakalamak lazım. Her kulüp kendi alt yapısından 4-5 oyuncu çıkarabilmeli. Bunu başarabilirsek düzlüğe çıkarız. Yabancı futbolcu transferi bir yıkım… Hangi şekilde faydalı olacağını da yarın ki sayımızda anlatacağım.
Hepinizin bildiği gibi, sporumuzun bakanlığı da var. Biz Spor Bakanlığı olmasın demiyoruz ki bazı olumsuzlukları gidersin, kulüplerimizin ufkunu açsın, sporumuz adına doğrular yapılsın diye var olduğunu düşünüyorum. Öyle düşünüyordum. 10 yıldır istenilen düzeyde bir katkı sağlanmadığı gibi, spor bakanı ise, Ankara’nın tarihi mahallelerinden, partisini ve bakanlığını kullanarak ucuza ev kapatıp gazetelere manşet oluyor. Görevden uzaklaştırılır diye düşündüm ama kendisine teşekkür etmişler. Herhalde doğrusu öyle olmalı.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA