Futbol İçin Ayak Yeter mi? (2)

0
20

Değerli okurlarım, ‘Varsa-Yoksa Futbol’ dedik, şimdi de devam ediyoruz. Kolu sarılı bir fanatiğe sormuşlar; “-Koluna ne yaptın, kaza mı geçirdin?” “Yok, takımım “GOL” attı…” “-Bu golü kolunla mı attın?” “Hayır, takımım gol attığında ayağa fırladım ama kolumu çok kötü salla­mışım, akvaryum kırıldı ve kolumu cam kesti…”

‘Futbol için ayak yeter mi?’ diyorum ya, burada gol vuruşunu yapan ayaktan söz etmiyorum. Ellerinin dışında nerenle gol atarsan at geçerlidir. Dizinle, kalçanla at, göğsünle, belinle ve hatta poponla at hepsi geçerlidir ve tabelayı değiştirir. Futbolda ayak, tüm güzelliklerin onun üstünde bine edilen, statların aşık müşterileri, sporseverler ve fanatiklerdir.

Dünyanın bütün ülkelerinde, yapılan ve yapılacak olan tüm tesisler, statlar, kapalı spor salonları ve hatta tenis kortları, yazlı ve kışlı kayak alanları, soruyorum size, ne için ve kimler için yapıldı? “Spor yapılsın diye yapılmıştır” diyenleriniz olacaktır belki. Bunların hepsi de, sporseverler için yapılmıştır. Seyircisiz bir müsabakanın tadı tuzu olur mu? Cezalı olmaları nedeniyle, bazı futbol takımlarımız seyircisiz oynamak zorunda kalıyorlar. Ne kadar anlamsız, ne kadar heyecansız oluyor değil mi?

Ayak olarak tabir ettiğim ve her şey onlar için ifadesini kullandığım ve yağmur-çamur, sıcak-soğuk demeden tribünleri dolduran, renk aşkına saatlerce ayakta duran ve tezahüratta bulunan, üstelik parasıyla müsabakaları izleyen o cefakâr ve vefakâr sporseverlerin hakkı ödeşilemez. Futbol için ya da spor için ayak yeterli mi diyorsam, altını çizerek bu insanları gündeme getirmeye çalışıyorum.

Bildiğiniz gibi, ayak olmayınca bir yere gidilmez. Koşmasa da, istikrarlı yürür, hedefine gecikmeli de olsa varır. Futbolun ayağına yani taraftar konusunu bu kadarla geçiştirmeyeceğim. Bazı okurlarımın da arzuları doğrultusunda, önümüzdeki günlerde tekrar gündeminize getireceğim. Ayaklar bizi taşıyor ama bizim hesabımız başlarla!

Bir mesnet, bir dayanak olan “Sporun Ayakları” için bir paragraf daha düştükten sonra, sporda, özellikle futbolda “BAŞ” olarak ge­çinenlerle hesabımızı yapacağız. Bu hesabın sonunda İmralı falan yoktur ama 7,2’lik bir uyarı, tsunami gibi bir hatırlatma vardır. Ülkemizde her yaştan, her kesimden, her gelirden sporseverin, izlediği bir müsabakayı ve o müsabakanın önemli anlarını anlatırken bile gömleğinin ıs­landığı, kendinden geçen fanatikleri önceleri de, şimdilerde de görmekteyim.

Gol yapıldığında, golü atan kendinden geçmiyor sadece, milyonlar haykırıyor, bağırıp çağı­rıyor, tribünler yıkılıyor, maalesef yaralananlar, ölenler de oluyor. Bu cefakâr ve vefakâr insanlara, futbola büyük bir aşkla bağlı, ekmek parasını maç biletlerine veren bu muhteremlere nedense, ne hikmetse bazı ger­çekler anlatılmıyor. Yanan bir binanın, Yangın merdiveni yok, İmdat kapısı kilitli, işte burada akla gelmeyen önemli bir çelişki bulunmakta, Nedir acaba? Devam edeceğiz…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here