Değerli okurlarım, attığım başlık biraz “iddialı” oldu biliyorum. Başka türlü düşünmem de mümkün değil. Makalelerime başlamadan önce mutlaka başlığı belirlerim ve rahmetli hocamın da ruhunu şad etmiş olurum. Hocam derdi ki; “Bilerek ve isteyerek attığın başlık, makaleni bitirinceye kadar, en önemli dokümanındır…” Bu önemli uyarı ve tavsiyeyi hep hatırladım. Bu harika öneriyi elim kalem tuttuğu sürece de aklımdan çıkarmayacağımı belirtmek isterim.
Sizlere sunduğum binlerce makalemin çoğunda ve de yeri geldiğinde, futbolun sadece bir “Ayak oyunu” ya da, o yuvarlak cismi tekmelemek olmadığını, çok şeyler içerdiğini anlatmaya çalıştım. Tiyatro, sinema ya da sirklerde fazlaca heyecanınız olmadığı gibi, özellikle gördüklerinizi birilerine anlatma gereği de duymayabilirsiniz.
Futbol öyle mi? Bir final müsabakası düşünün ya da kazananın kupayı kazanacağı bir maç… Hakem son düdüğü çaldığında, bakın futbolun içinden neler çıkıyor! Sloganlar, havai fişekler, kırmızı dumanlar, maytaplar, konvoy halinde seyreden araba kornaları, insanların çıldırdığı sevinç naraları, şampiyon olmanın gururu, o aşamada futbolun görünen hoş yüzüdür. Statta yenilen takımın taraftarı da var, onlar ne hissediyor, boş gözlerle yeşil zemine bakan o insanlar neler hissediyorlar dersiniz?
Kupayı kaldıramama üzüntüsü, bir suçlu bulma düşüncesi, bazıları yeni sezonun başarılı geçeceğini düşleme basireti… Dikkat ederseniz, kazanan da, kaybeden de, yeşil zemin üzerindeler ama ayrı-ayrı konumdalar. Kazanan taraf iyice mest oluyor, kaybeden mahzun, sitemkâr ve yarınlara odaklı…
Diyelim ki, iki futbol takımı da sahaya çıkarken puanları eşitti ve maç 1-0 bitiyor. Koca sezonda verilen emekler, dökülen terler, primler, harcamalar, temenniler dilekler o 1-0’ın altında ezilmiyor mu? Herkes için şunlar önemli olmalıdır. Yenilgiyi de kabullenmeyi bilmek, galip tarafı alkışlamak, o mekanı olaysız terk etmek! Her şeye rağmen futbol içindeki hinlik kamuoyuna doğru dürüst anlatılmaz. Anlatıldığında herkesin foyası meydana çıkıyor, saklanacak yer arıyorlar.
Oldukça ilginç bir milletiz, ne zaman ne yapacağımız belli olmuyor. Sağ gösterip, sol vurmayı beceremeyiz ama ekmek paramızı maç biletine yatırmayı çok iyi biliriz. Futbol aşkı bu kolay mı? Okumayı sevmiyoruz, çalışmaktan nefret ediyoruz, yardımlaşma sıfır altı seyrediyor, hesap sormayı da beceremiyoruz, bizi sömürenleri baş tacı ediyoruz hatta, falan…
Varsa yoksa futbol! Bu sporun ayakla da ilgisi kalmadı. Çünkü oturduğun yerde, yattığın yerde şampiyon oluyorsun. Takımın gol atıyor, siz bir duble rakıyı fondip götürüyorsunuz ve oraya sızıyorsunuz ama sabah uyandığınızda bakıyorsunuz ki şampiyon olmuşsunuz. Takımınız attığı o golün üstüne yatmış ve maçı kazanmış.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA