Değerli okurlarım, bu tür makalelerimin belli bölümlerinde sahalarda “yuhaladığımız” o güzel insanları arada bir de “koruma” gereği duyuyoruz, nedense! Her şeye rağmen onların da insan olduğunu unutmamak şart! İnanıyorum ki kaliteli insanlardır ve bu özellikleri önde seyretmektedir.
Bu saydıklarıma dikkat ediniz lütfen. Kişilik zafiyeti, duygusallık, gerekli gereksiz kart gösterilmesi, pozisyonları yakından takip edememe…
Hakemlerimiz kişilikli olurlarsa, futbolcuların saygısını kazanır müsabakayı yönetmesi de kolay olur. Örneğin bir taç atışında yanlış karar verilmişse, bunun için futbolcuya gebe kalınmaz. Diğer taraftan bir pozisyonda hiçbir temas yokken avantaj kazanmak için kendini yere bırakan oyuncunun başına dikil ve bastır sarı kartını! O andan itibaren delikanlı olan kendini yere bıraksın bakalım. Kişilikli olmak gerçekten önemli!
Bütün hakemlerimizin mutlaka bir rengi vardır. Şu takımdan, bu takımdan falan… Ancak gidin Sorun bakalım ne diyecekler? “Milli takımı tutuyoruz!” Aynen bunu söyleyeceklerdir. Nedeni belli, korkuyorlar da ondan! Korkaklığın geçerli akçe olduğunu düşünemiyorum.
UEFA’dan aldığı talimatla TFF yetkilileri diyor ki ‘kart gösterirken ve penaltı için düdük çalarken korkmayın!’ Aynen böyle söyleniyor. Futbol Federasyonu UEFA’nın talimatını hakemlere iletti ya kırmızı kartlar havada uçuşur oldu. Alakasız pozisyonlarda penaltı için düdük çalmalar da gırla! Hakemlerimiz vurunca öldürüyorlar.
Son haftalardaki hakem hataları hepinizin malumu! Kırmızı kart gören bir futbolcu normal koşullarda 2 resmi maçta oynayamaz. Kurallar aynen böyle diyor. Gözlemci raporlarıyla birlikte federasyon bu cezayı bir maça indirirse demek ki bu kırmızı kart haksız gösterilmiş. Buna paralel olarak bir futbol takımı aleyhine verilen penaltı golle sonuçlanmıştır ama federasyon o haksız penaltı veren hakemi 6 hafta kızağa almıştır. Demek ki verilen penaltı tamamen yanlıştır.
Kartlar neye göre ve nasıl çıkıyor bir de ona bakalım. Elle oynama rakip takımın bir hücumunu engelliyorsa ve centilmenliğe aykırı bir şekilde yapılmışsa; Elle oynama rakibin bir avantajını ortadan kaldırıyorsa ve kendine bir avantaj sağlıyorsa ve elle oynama gol pozisyonu yaratıyorsa… Bunların dışında; rakibe kart için ısrarla elle işaret etmek, hakemin çevresini sarmak, çeşitli hareketlerle hakeme doğru koşup tepki vermek kartlık olaylardır. Birden fazla sert hareketlerde bulunan oyuncuya ve gereksiz yere kendini çimlerin üzerine bırakarak dinlenen futbolculara muhakkak kart gösterilir. Hakem de insan dedik ya onun için pamuk eller cebe gider, önce sarartır, devamı halinde kızartır.
Futbol ‘el’lerin gölgesinde kalıyor şüphesiz. Böyle olmasında da yarar var. Eller cebe gitmeseydi, yani kart gösterme olayı olmasaydı, hakemlerimiz kimin ve neyin gölgesinde kaldırdı hep merak etmişimdir. Hakemlerin bazıları omurgalı, dik durmayı biliyorlar. Omurgasızlar ne yapsınlar demeyin sakın. Onlar sporseverlerin gözünde yerlerde sürünüyorlar. Yine de itiraf etmeliyim ki Hakemlik zor zanaat!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA