Değerli okurlarım, dünkü sayımızda genel olarak “vurdumduymaz olduğumuzdan” ve duyarsız olduğumuzdan haklı olarak söz etmeye çalıştım. Örnekler vererek kendimi haklı çıkarmaya özen gösterdim. Bizim yanlışımız, futbolu bilmediğimizden değil, insanlarımızın kayıtsız şartsız futbola teslim olmalarıdır.
Şöyle düşünelim… Kaç takım elbisesi olduğunu, ayakkabı numarasını, hangi yemeklere ağırlık verdiğini, hangi yemekleri sevdiğini, arabalarının markasını ezberlediğiniz futbolcular için “senin için canım feda” diye bağırdığımız kulübünüz için, yaptıklarınızın, yapacaklarınızın, gözden çıkardıklarınızın kaçta kaçını verdiniz ülkeniz, vatanınız için?
Yoksa bu da bir çıkar meselesi miydi? Şartlı mıydı sevginiz? Böylesine bencil bir ortamda neler söylemem gerekiyordu, ya da neler yazmam gerekiyordu sizce?
Şu anda aklıma geldi, bencilliğimizi simgeleyen somut bir örnek, Bodrum-Bodrum diyenler, her gün beachlerde güneşlenip, keyif çatıp, doğanın güzelliklerinden söz eden ve sözde ona sahip çıkanlar; cayır-cayır yanan ormanlar için ne yaptınız?
Bir kova su döktünüz mü? Yoksa denizin serinliği bastırdı mı ateşin sıcaklığını? Duman kokusunu hissetmeyecek kadar sarhoş muydunuz? Müzik, çığlıkları bastıracak kadar yüksek sesli miydi? O kara bulutlar vicdanınızın üzerine mi çökmüştü?
Böyle bencil davranırsak hangi konu da bir adım önde olabiliriz ki? Futbolumuz geriymiş, doğal değil mi? Bir milli takım oluşturuldu, kimseyi tanımıyoruz ama hepsinin de özbeöz Türk Çocuğu olduğunu duyuyoruz. Öyle söyleniyor. Türkiye’yi görmemiş, örf ve adetlerini bilmeyen, hamburgerle büyümüş gençler, bizim milli takımımızı oluşturuyor.
İçlerinde Türkçeyi yabancı dil gibi konuşanlar var. Bunlar bizim milli takımımızda oynuyor. Milli takımımızın da durumu ortada…
Onarlın Avrupa eğitimleri cazip gelse de, çocukken yani ilk eğitimlerini ülkemizde aldırsaydık muhtemelen şimdikinden daha yararlı olurlardı. Hazır yetişmiş, masrafsız futbolcular ama yeni transfer edilmiş yabancı oyuncular gibi, kendi ülkelerinde uyum sorunu yaşıyorlar. Ülkemizde her türlü imkân var, hamburger de var ama gelin görün ki ülkemizi tanımıyorlar, yâd ellerde dünyaya merhaba demişler. Aslında, Avrupa’da dünyaya gelmeleri onların en büyük şansı, bunu daha sonra fark edecekler ve muhtemelen de sevineceklerdir.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA