Futbol Bir Lokomotiftir (5)

0
65

Değerli okurlarım, her gün sütunlarda sizlerle beraber olmanın tek amacı, bildiklerimizi paylaşmak, bilgi alış verişi yaparak bunu çoğaltmak, tekrarlayarak pekiştirmektir. Sizlerle olan beraberliğimde önerileriniz doğrultusunda hangi sportif konular olursa olsun doğruluğuna inandığımız her konuyu yada gelişmeleri bu sütunlarda sizlere ulaştırmayı görev sayıyoruz. Zaten, gazeteniz (İskenderun Gazetesi) yayın hayatına başladığından beri, en azından son 14 yılına tanık olduğum çalışmalarıyla, halktan ve haktan yana olan tutumuyla beğeni kazanmış, gündem oluşturmuştur.

Aynı zamanda, bu sütunlarda okuduğunuz makalelerde yerel sporumuza, özellikle amatör futbol takımlarımıza başarılı olma adına yapmaları gereken icraatlar açık, net bir biçimde anlatılmaktadır. Özellikle belli dönemlerde, altyapılara sıcak bakmanın önemine de, sağlıklı tesislere sahip olmanın faydalarına da sık-sık teknik direktör değiştirmenin zararlarına da değiniyorum. Bu önemli konuları sık-sık gündeminize getirip, sizlerden de edindiğim bilgiler doğrultusunda kulüp yöneticilerinin de dikkatlerini bu yöne çekmeye özen gösteriyorum.

Başarılı olup olmadığım bir fikre sahip olmasa da, bazı fikri sabit dostlarımın bana soğuk davranmaları birçok şeyler çağrıştırıyor. Elim kalem tuttuğu sürece amatör sporumuzun belli bir yörüngeye oturması için çaba göstereceğim. Bazı dostların spora, özellikle futbola yakınlığı sempatiden öteye gitmeyebilir. Saygıyla karşılarım, fakat birçoklarımız için futbol yaşam biçimidir. Futbolsuzluk yalnızlıktır, yalnız başına kalmakla eş değerdedir.

Futbol dosttur, belli renklere sığınmak, onunla sonsuza kadar mutlu olabilmeyi bilmektir. Açken bile kendini tok hissetmektedir. Başında şeytan tüyü olan bir sporu sizlere anlatmaya çalışıyorum. Onu övmek ya da beğendirmek diye bir çabam yoktur.

Makalemin başlığı “Futbol Bir Lokomotiftir” biliyorsunuz… O trenin lokomotifi öyle ağırlıklar çekiyor, öyle şeyler çağrıştırıyor ki bir roman yazacak kadar çok. O lokomotifin keskin sireni bende hep bir şeyler çağrıştırmıştır ve sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsanlar sevdiklerini, sevgililerini yolcu eylemek için tren garına geldiklerinde, yüreklerini korku ile karışık bir hüzün kaplar ya… Lokomotif genizleri yakan istim bırakıp da, o hazin sesiyle aheste şekilde rayları titrettiğinde, vagonların kapıları kapandığında; içimizde sakladığımız o derin ve yoğun nefes özgürlüğüne kavuştuğunda, iki damla gözyaşının akmakla akmamak arasındaki mütereddit (kararsız) konumu içimizi eritir.

Sevdiğinizi sonsuzluğa göndermiyorsunuz ama ayrılık ayrılıktır ve oda sizi esir almış durumda. Çaresizsiniz ve gözyaşlarınız hürriyetine kavuşuyor alabildiğine. Gülmeye çalışsanız bile o akmaya devam ediyor korkusuzca! Önce buğulu, sonra yaşlı gözlerle yavaş-yavaş uzaklaşmakta ve küçülmekte olan siyah görüntüye el sallıyorsunuz, gözlerden kayboluncaya kadar. Duygularınızla baş başa kalırsınız artık. Yola çıkan gaiptir, ne olacağı hiç belli olmaz ki. Acı haberi alırsınız kısa süre sonra ve anlarsınız ki onu sonsuzluğa uğurlamışsınız. Yağan rahmet, ona cennetten haber getirmiştir.

Sizler yazdıklarımı okuyordunuz sadece. Ben ise yazdıklarımı doya-doya yaşıyorum. Gözlerim yaşlı, yüreğim buruk olsa da. Futbolu sevmek bazı üzüntüleri aza indiriyor, kamufle ediyor. Ben öyle yapıyorum, sizde öyle yapın…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here