Futbol Argosunun Lügatı (5)

0
63

Değerli okurlarım, futbolda o kadar gerçek var ki, insanın saymakla bitmez. Futbolun bir ekol olduğunu, içeriğinde çok şeylerin bulunduğunu sık-sık söylüyorum. Yine de yüzlerce önemli statlarda maç izlemiş olun, ilginç sloganlar bu vesileyle beyninizde kazınmış olsun, iğrendiğiniz ya da kahkaha attığınız türleri de bulunsa, (şiddetin dışında) tribündeki yerinizi aldığınızda muhteşem bir tablo ile karşılaşırsınız, stadı terk ettiğinizde de eğlenmedim diyemezsiniz. Çünkü taraftar öylesine argo bir dil kullanıyor ki, etkilenmemek, eğlenmedim dememek mümkün değil. Geniş alan, kitlesel katılım alabildiğine, meslek, yaş, statü, etnik özellik, hiçbir şeyin önemi yok. Kitle ruhuyla bir arınma yaşamı var oluyor. İsterseniz Kasımpaşalı olun, hiç fark etmez…

Uzun zamandan beri şehrimizin 2. Lig’de top koşturan bir takımı vardı, şimdi 3. Lig’de. Yıllar önce şeref tribünün önünde olan, şimdi maraton tarafına alınan 100–150 kadar fanatik grubu bulunmakta. Bu çocuklar kendilerini slogan attırmak için kendilerini paralarlar. Demir-Çelik Fabrikalarının işçileri de muhtemelen ücretsiz girip, damat gibi yerlerini alırlardı. Sadece, ender olarak gol yapıldığında “GOOLL” sesleri duyulurdu. Taşra takımları şehrimizde daha da avantajlı, ayrıntıya girmek bile istemiyorum. “Taraftar 12. adamdır” vecizesi boşuna gündem oluşturmuyor. Şiddet söz konusu olmadan, taraftar taraftarlığını yapmalı.

Futbolda argonun lügati ve unutamadığımız sloganlara tekrar döneceğim ama aklıma gelmişken önemli bir hususu sunmak istiyorum. Televizyonun muhtelif kanallarında “Avrupa’dan Futbol” ya da yayınlanan o ülkelerdeki naklen müsabakaları izliyoruz. Her defasında dikkatimi çekmiştir. Tribünlerdeki tüm sporseverler askeri nizam içinde oturuyorlar sanki. Yakın çekimde sevgilisini öpen, yemek yiyen, çitleme yapanlar var tabi ama küfür de yok, aşırı taşkınlık da yok. Üstelik tel örgü de yok. Onlara ait derbi maçlarında sporseverlerin biraz gergin olduklarını hissedebiliyoruz. Bu gerginlikte çok doğal bir hadise… Tribünlerde atılan sloganlar genel olarak şiddet içermiyor. Derbilerden söz ettim ya öyle derbiler var ki döner bıçaklı, baltalı, tabancalı, yani hem canlı hem de heyecanlı.

Dünyada bu türden 10 derbi olduğunu biliyoruz ama üç tanesi çok ünlü. En önde geleni, Arjantin Ligi’nden Boca Juniors ile River Plate. Temeline baktığınızda her iki kulüp de Buenos Aires’teki aynı bölgeden La Boca’dan köken alıyorlar. Geçmişteki sınıf farklılıkları içeriyor. Bu iki kulübün River Plate zenginlerinin takımı olarak bilinirken, Boca Juniors halk takımı olarak öne çıkmış, geçmişte taraftar sayısının fazla olduğu söyleniyor.

İkinci sırada, İskoç Ligi’nden Rangers ile Celtic var. Her iki takımda Glasgow kökenli. Geçmişte Rangers Protestanları, Celtic ise Katolikler ve İrlandalı Cumhuriyetçileri temsil ediyor görünmüş. Her iki derbinin de tarihi olaylar ve şiddetle dolu. Bu örnekler derbilerdeki çekişmenin olaylı hale gelmesinin altında, sportif çekişmenin dışında başka motifler bulunabileceğini düşündürüyor. Bu iki derbinin her anı kanlı bıçaklı diyebiliriz.

İnsanoğlu doğası gereği kendini güvende hissetmek ister. Bunu garanti altına almanın en kolay yolu, bir gruba ait olmaktır. Yaşadığımız keyifleri beraberce paylaşabilmek, karşılaştığımız zorluklarda sosyal destek alabileceğimiz birileriyle çevrili olduğumuzu bilmek, daima rahatlatıcı bir duygudur. Yaşadığımız eziklikleri, zaafları, ferdi alanlarda ki, kaybetme korkularımızı, ait olduğumuz grubun zaferleriyle yerine koymaya çalışabiliriz ve bunun farkında bile olmayız. Kişisel olarak en fazla zorlandığımız zamanlar, en çok grubumuzun kazanmasına ihtiyaç duyduğumuz anlardır. Bir gençlik akımı, bir siyasi görüş, bir futbol takımı da olabilir. Derbilerin temelinde bu saydığım faktörler konunun özünü oluşturmaktadır. Yine derbilerin kanlı ve tehlikeli maçlar olarak lense etmekte hiçbir yarar yoktur.

Futbol Çok Güzel Bir Temaşadır, Bu Da Böyle Biline!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here