Gariban bir köylü şehre inmiş. Dolaşırken, içerisi görünen cam duvarlı bir ofisin içinde; karşılıklı oturmuş konuşan iki kişi görmüş. İçerde bu iki kişi, bir masa ve üç dört koltuktan başka hiçbir şey yokmuş. Köylü; mağazalarla dolu caddede bulunan bu ofisin ne olduğunu merak etmiş. İçeri girip sormuş:
-Selamünaleyküm ağalar. Kusura kalmayın. Ben ağrı dışardan gördüm de merak ettim; acaba burada ne satıyorsunuz?
Masanın başındaki adam dalga geçmek için, lakayt bir tavırla, sırıtarak cevap vermiş:
-Eşek satıyoruz.
Köylü kendisiyle dalga geçildiğini anlayınca boş durmamış:
-Sadece ikiniz misiniz, yoksa arkası var mı?
*Liste
Adamın birini kuduz köpek ısırmış ama adam çok ihmalci olduğu için; “Bugün iğne olurum… Yarın iğne olurum…” derken iş işten geçmiş. Doktora başvurup da gerçeği anlayınca; hemen bir kâğıt kalem isteyip uzun-uzun bir şeyler karalamaya başlamış. Doktor uzun süre beklemiş, bir ara dayanamayıp hayretle sormuş:
-Vasiyetnameniz bu kadar uzun mu?
-Ne vasiyeti doktor? Ben ısıracaklarımın listesini yapıyorum!
*Şahit Olacaksınız
Vinç operatörü kocaman, köklerinden sökülmüş bir ağacı taşırken yanlış bir hareket yapar. Vinç zincirlerine bağlı bulunan ağaç, birden kayar ve yol üzerinde bekleyen otomobilin motor bölümüne düşer. Otomobildeki sarışın hışımla dışarı fırlar ve bağırır:
-Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Şimdi kocamı arıyorum ve siz de o geldiğinde olayı aynen anlatacaksınız!
Şirket çalışanları, sarışını yatıştırmaya ve şirketin masrafları ödemeye hazır olduğunu anlatılmaya çalışırlar ama ne yaptılarsa sarışın arabanın yanından ayrılmaz:
-Olmaz… Şimdi kocam gelecek ve hepiniz teker-teker karşısına geçeceksiniz. Bu sefer de benim ağaca değil, ağacın bana çarptığına tanıklık edeceksiniz!!!
*Meteliksiz Damat
Yakışıklı bir genç ve yaşlı bir Yahudi uzun bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaşırlar. İhtiyar biner binmez, genç adam saati sorar, ancak yanıt almaz. Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar. Ertesi sabah, varış istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar:
-Şimdi saat 8.30 oldu! der.
Genç, şaşkınlıkla:
-Niye ancak şimdi cevap verdiniz ki? diye sorar.
-Bakınız, genç adam; size dün akşam saati söylemiş olsaydım, sohbete başlayacaktık. Bana muhtemelen, benim de gittiğim kente yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz. Ben de, iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim. Orada kızım ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için, onu kesinlikle beğenecektiniz. Eh, siz de çirkin sayılmazsınız o da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki, bu iş evliliğe kadar gidecekti. Ben de düşündüm: “Saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var!…”
*Temel ve Dursun’un Doktoru
Uzun süredir görüşmeyen Temel ile Dursun yolda karşılaşmışlar:
-Yahu, demiş Dursun. Bu ne hal? En az 20 kilo vermişsin. Nasıl başardın bunu?
Anlatmış sebebini Temel:
-Geçtiğimiz hafta doktora gittim. Bana bir ilaç verdi her akşam yatmadan önce bir tane bir tane yutmamı söyledi, demiş. Bende öyle yaptım. Her akşam uykuya dalar dalmaz müthiş güzel bir kadın geldi ve rüyamda sabaha kadar onunla seviştim, demiş. İşte zevkin doruklarında geçen bu bir haftadan sonra 23 kilo verdim.
Hayretler içerisinde kalan Dursun hemen doktorun adını istemiş ve iki arkadaş ayrılmışlar. Aradan 10 gün kadar geçmiş sokakta yine karşılaşmışlar. Temel bakmış ki Dursun bir deri bir kemik:
-Bakıyorum da, ilaç işe yaramış.
-Yaa, ne demezsin! Dediğin doktora gittim. Bana da bir ilaç verdi. Her akşam yatarken yuttum bir tane. Uykuya dalar dalmaz iri yarı çırılçıplak bir zenci giriyor rüyama ve beni sabaha kadar kovalıyor. Elinden zor kurtuluyorum vallahi. Şu senin bahsettiğin hatunlardan hiçbirini göremedim üstelik.
-Sen nereye gittin doktora, demiş Temel.
-Hastaneye tabii ki; nereye gideceğim?
-Olur mu dostum, demiş Temel. Muayenehanesine gidecektin!!!
*Delidir, Ne Yapsa Yeridir
Delinin birisi hastaneden taburcu olacakmış. Son muayene için başhekim gelir. Deliye sorar:
-Elin nerede?
Deli gösterir.
-Bacağın nerede?
Deli yine gösterir.
-Burnun nerde?
Deli yine gösterir.
Başhekim doktorlara: “Bırakın!” emrini verir ve çıkar. Hekim çıktıktan sonra deli göbeğini gösterir ve:
-Bende bu kafa varken tabi salıverirsiniz, der.