Ey Özgürlük…

0
183

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Güne güzel bir yazı ile başlamak istedim ama olmadı “bari bir şiir demeti olsun” dedim bütün okuyucularıma hediye olsun. Nedense de ilk aklıma gelen Zülfü Livaneli’nin “Ey Özgürlük” şiiri oldu…

& & & & &

Ey Özgürlük

Okulda defterime, sırama ağaçlara, yazarım adını

Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarım adını

Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına

En güzel gecelere, günün ak ekmeğine, yazarım adını

Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına,

Gölgede değirmene yazarım.

Uyanmış patikaya, serilip giden yola,

Hınca hınç meydanlara adını ey Özgürlük.

 

Kapımın eşiğine, kabıma kacağıma, içindeki aleve,

Canların oyununa, uyanık dudaklara yazarım adını.

Yıkılmış evlerime, sönmüş fenerlerime, derdimin duvarına,

Arzu duymaz yokluğa, çırçıplak yalnızlığa, yazarım adını.

Geri gelen sağlığa, geçen her tehlikeye,

Yazarım ben adını, yazarım.

Bir sözün coşkusuyla, dönüyorum hayata,

Senin için doğmuşum, haykırmaya.

Ey özgürlük!

Zülfü LİVANELİ

Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

 

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

 

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

 

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!

Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

 

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;

İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

 

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

 

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..

Necip Fazıl KISAKÜREK

Yurdum Benim Şahdamarım

Engereğin dişlerine işledim,

Ağu dişlerine

Oluklu, çentik…

Ve vurgun,

Gözleri bir çift cehennem

Burnuna kan tütmüş

Pars bıyığına…

Dağın pulat yüreğine işledim,

Şimşeğin masmavi usturasına

Sevdanı usul-usul

Sevdanı mısra-mısra

Lo ben seni hapislerde sevmişim,

Ben seni sürgünlerde.

Yurdum benim şahdamarım…

 

Yücende buzul

Ve kar,

Maviş dağ tavşanları

Gün vuranda alaran

Zemheri yılanları

Ve yahut bir hışımla

Öyle çakılan

Sonsuzluğun yakışığı kartallar.

 

Başım gözüm üstünesin

Suskum, avazım üstüne…

Adından başka silah

Yazgından başka günah

Daha yazmamış

Hiçbir gizli dosyada

Hiçbir açık kitapta.

Ahmed ARİF  

Benim Adım Dertli Dolap 

Benim adım dertli dolap,

Suyum akar yalap yalap,

Böyle emreylemiş çalap,

Derdim vardır inilerim.

***

Beni bir dağda buldular,

Kolum kanadım kırdılar,

Dolaba layık gördüler,

Anın için inilerim

***

Ben bir dağın ağacıyam,

Ne tatlıyam ne acıyam,

Ben mevlaya duacıyam,

Anın için inilerim.

***

Aşık Yunus eder ahı,

Gözyaşı siler günahı,

Hakka aşıksam billahi,

Anın için inilerim…

Yunus EMRE

Yunus Sözleri

Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için..

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil yetmiş iki millet dahi elin ‘yüzün’ yumaz değil.

Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.

Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.

Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.

Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.

Kırma dostun kalbini; onaracak ustası yok. Soldurma gönül çiçeğini; sulamaya ibrik yok.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım, ayrımsız, gayrımsız her zaman… Yase

Günün Şiiri

Kul Olayım Kalem Tutan Eline

Kul olayım kalem tutan eline

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

Şekerler ezeyim şirin diline

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

 

Allah’ı seversen kâtip böyle yaz

Dün ü gün ol şah\’a eylerim niyaz

Umarım yıkılır şu kanlı Sivas

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

 

Sivas illerinde sazım çalınır

Çamlı beller bölük bölük bölünür

Ben dosttan ayrıldım bağrım delinir

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

 

Münafıkın her dediği oluyor

Gül benzimiz sararuban soluyor

Gidi Mervan sâd oluban gülüyor

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

 

Pir Sultan Abdal\’im ey Hızır Paşa

Gör ki neler gelir sag olan başa

Hasret koydu bizi kavim kardaşa

Kâtip ahvalimi şah\’a böyle yaz

Pir Sultan ABDAL

Beni Görüp Yönün Öte Döndürme

Beni görüp yönün öte döndürme

Yine gitmez meylim sendedir sende

Yıkıp hilâl kaşlariını yere indirme

Günah sende değil bendedir bende

 

Şeker vardır dudağında dilinde

Arzumanım kaldı gonca gülünde

Sen bir padişâhsın hükmün elinde

Senin ile dâvam sendedir sende

 

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam

Engeller içinde sırrın söylemem

Çok günah işledim inkâr eylemem

İk’ellerim kızıl kandadır kanda

 

Nice beyler ile gezdim yoruldum

Kan bulanık aktım duruldum

Sencileyin çok güzele sarıldım

Dahi sevgin candadır canda

 

Pîr Sultan Abdal’ım böyle deyiptir

Âşıklar güzeli sevegeliptir

Bir güzel sevmeyle kanlı m’oluptur

Kellem terkidedir yandadır yanda

Pir Sultan ABDAL

Günün Sözü

Olsun be aldırma yaradan yardır.. Sanma ki zalimin ettiği kârdır.. Mazlumun ahi indirir sâhi.. Her şeyin bir vakti vardır..

Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın. Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. Zulümle zenginleşenin, sonu berbat olur.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here