Değerli okurlarım, hiç kimse sözlerimden anlam çıkarmasın ama bu erkeklerin dünyada hiç mi önemi yok? Her şey kadınlara çalışıyor ve her gün onların günü. Babalar günü varda da, yürekler acısı. O güne daha sonra geleceğim. Nasıl bir günmüş bu babalar günü. İyiliğine mi? Kötülüğüne mi?
Pazar günüleri dışında, kadınlar her gün bir yerde toplanırlar ve bunun adı “Altın Günü”ymüş. Peki, paralar kimden çıkıyor dersiniz? Yanıt yok. “Kırk yıl hatırı vardır” dediğimiz kahve de ayağa düştü neredeyiz. Sabah saat on birden, hava kararıncaya kadar kahve mi içilir? Adını söylemeyi unuttum. Adı “KAHVE SAATİ” Aynen böyle diyorlar. Mesai yapar gibi, dakika sektirmiyorlar.
Bizim bildiğimiz kahve fincanla içilir. Onlar damacana ile mi içiyorlar acaba? Kimseleri suçlamıyorum ama dedikodu yaptıklarından eminim. Kocalarını mı çekiştiriyorlar. Neyini çekiştirecekler bu gariban adamların? Bu gün ne yaptınız? Ne ettiniz? Bu şekilde ifadeler kullanılmaz diye düşünüyorum. Şu anda aklımdan geçenleri söylesem ayıp olacak.
Peki, “ERKEKLER GÜNÜ” olmasın mı? Bu satırları yazarken, sabahtan akşama kadar tarlada çalışıp, çalı çırpıyı omzuna vurarak hızlı adımlarla evine gelmeye çalışan o emekçi kadınlarımızı tenzih ederim. Onları konumun dışında tutuyorum. Zaten o muhterem insanlar; bu gün altın günü, kahve saati ya da kadınlar günü olup olmadığını bilmezler bile bilenler de sadece anlamlı biçimde tebessüm eder.
“BABALAR GÜNÜ” mü dediniz. Bunca yıldır babayım ya, çocuklarımın hiçbiri beni doğru dürüst arayıp da sormadı. Üstelik ilk ikisi alay komutanı! Hediye-mediye hikâye. Onları hoş görüyorum. Birisi orada, birisi burada! Ancak, En küçükleri ne yaptı biliyor musunuz? Bir babalar gününde, benim paramla aldığı çakmağı, dört babalar gününde bana yutturmaya kalktı. Böyle durumları yaşayan çok baba vardır eminim. Bu uyanıklığı annelerine yapsınlar bakalım, başlarına neler geliyor. Bunu yapabilmek cesaret işi aynı zamanda! Babalar da biraz gözü küllü ya, yutmuş oluyorlar.
Erkekler günü için geç bile kalınmıştır. Zaten ortada bir şey yok da. Durumu iyi olanlar, biraz kültürlü olanlar bu duruma isyan edip Rotary, Lions kulüpleri, Mason locaları filan açmazlar. Fakat onlara da son zamanlarda bir yolunu bulup hemcinslerinin casusu olarak bazı iş kadınları sızmış durumda. Yani anlatmak istediğim. Erkekler Günü, her dayanışma, haklarını savunma günü olmalı. Hiç olmazsa yılın bir günü sesimizi duyurmalıyız. Kadınlar kendi günlerinde neden fazla konuşamıyorlar? Çünkü o gün bayramları dinleniyorlar, daha sonraki günlerde veryansın ediyorlar.
Erkeler günü ihdas olduğunda bazı erkekler şunları istiyorlar. Bu özel günde çamaşır, bulaşık yıkamak, ütü yapmak istemiyorlar. Bağırıp çağırmak ve benzeri taşkınlıklar serbest. Evde dedikodu yok. Kaynana da yok. Hep sosyal içerikli konular ve daha çok futbol konuşulacak. Televizyonla kimse ilgilenmeyecek. Gözünü şaşı yaparak “Başım döndü” denmeyecek. Herkes alkol alacak. Saçım, başım, abdest namaz yok. Herkes haddini bilecek.
Bunların hepsini ve daha fazlasını dolaylı olarak birilerinden duymuştum. Bu duyduklarım da, HAYIRLARA VESİLE OLUR İNŞALLAH.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Nasıl Karizmatik Olunur?
Değerli okurlarım, sizlerden gelen bir istekti bu. Bugünler için oldukça geçerli, yani zamanlamayı çok iyi yaptık diyebilirim. Peki, karizma ne demektir? Karizma doğuştan mı gelir? Kimler karizmatik yapıya sahiptir? Ya da nasıl karizmatik olunur? Her şeyin bir anlamı olduğuna göre, karizmanın da bir tarifi vardır. Öncelikle onu açıklayalım.
Karizma kelimesi, Eski Yunan uygarlığında ‘ilahi ilham yeteneği’ anlamında kullanılıyordu. Buna göre “karizma” tanrısal bir lütuf olarak kabul ediliyor. Kavramın bu yönünden (çok eskiden duymuştum.) İncil’de de bahsediliyor. Bunun bir de günümüz anlamı var. Bir kişinin birini veya birilerini etkileme gücü. Zaten Türk Dil Kurumu da karizmayı etkileyicilik olarak kabul ediyor, yani öyle tanımlıyor.
Bunlar tamam da, günümüzün karizması nasıl? Karizma günümüzde bir kimsenin, karşısındakileri sır kendine duyulan saygı, hayranlık ve bağlılık çerçevesinde ve kişisel cazibesi ile istediği yönde sorgusuz sualsiz eyleme geçirebilme yeteneği anlamında tanımlanıyor. Bildiğim kadarıyla karizmanın 5 güç kaynağı bulunmaktadır.
Karşısındakini korkutarak ve zorlayarak cezalandırıcı güç, Menfaat beklentisi ile ödüllendirici güç, Alt kademelere hiyerarşik güç kaynağı, Öyle ya da böyle toplumu etkileme gücü (karizma).
Aklıma gelen birkaç karizmatik ismi sayabilirim… Mustafa Kemal Atatürk, Che Guevara, Gandhi, Castro, Mandela vs… Bu insanlar toplumu kandırmadılar, yurttaşlarına daima dürüst davrandılar ve de güven verdiler. Bu arada Deniz Gezmiş’i de söyleyebilirim. Kendimi saymıyorum, yakışık almaz. Başkaları söylesin.
Karizmatik kişilerin tarifi zor olan bir tür çekim gücü, etkileyiciliği var. Karizmatik olmak tıpkı güzel olmak, zeki olmak, statü sahibi olmak gibi kişiye pek çok kapı açıyor, kariyer açısından avantaj sağlıyor. Fiziksel özellikler de karizmada çok önemli. Boy, pos, güzellik ve iyi giyinmenin yanı sıra etkileyici bir ses tonu kişiyi karizmatik yapabiliyor. Hatta ses tonu bile başlı başına karizma getirebiliyor.
Örneğin Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Atatürk’ün saçları ve gözleri hiç aklımızdan çıkar mı? Onu hayattayken göremedim ama resimlerle teselli buluyoruz.
Karizmatik olmak için, hitabet yeteneği, iyi beden kullanımı, etkileyici ses tonu, etkileyici bakışlar… Birlikte olduğunuz grubunun ortasında veya önünde olma, ağır ve ciddi görünme ama coşkunuzun topluluğa konuşurken ortaya çıkması. Karizma anadan doğma da olabilir, sonradan da olabilir. Bunu bir gerçek olarak söyleyebiliriz. Hangi koşulda olsun karizma geliştirilebilir.
Yüreğinde sevgi, yüzündeki tebessüm, empati kurabilmek, güvenilir olmak, herkese saygı göstermek, inançlı olmak, sakin olup kendine güven, muhatabını anlayabilmek, düşünerek konuşmak, kişilere önemli olduklarını hissettirmek ve iltifatta kusur etmemek. Çünkü insanlar iltifatları hatırlarlar ve bu vesileyle de sizi de hemen hatırlarlar. Burası çok önemli! Bu yazdıklarımız da ‘Hayırlara vesile olur inşallah…’
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Karizman Var Diyenlere
Karizma öylesine durup dururken kazanılmaz. Onun da kendine has raconu vardır. Öncelikle ve ivedilikle, hırsız olmayacaksın, sağı solu parsellemeyeceksin. Evinin yanında uçak olmayacak. Rakı, bira içmeyeceksin, çünkü ahlaksız olursun.
Alnı secde görmüşlere fazlaca yaklaşmayacaksın. Yıldırım gibi insanlara, söylediklerini ezberleyeceksin. Biri şöyle söylemişti: “Zenginler niye zengin? Çünkü hırsızlığı becerebiliyor. Fakirler neden fakir? Çünkü bu zavallılar hırsızlığı beceremiyor…” Nasıl anlarsanız.
Günün Sözü
Gerçekten Erkek İsek Günümüz de Olmalı!
Öcal’dan İnciler
Erkekler Günü Olmasın, Bir Gün İzinli Olalım