Engellileri Anımsamak, İnsanlık Görevimizdir (3)

0
51

Değerli okurlarım, engellileri ve engelli sporcuları sevmek ve onları motive etmek kadar, ulvi bir duygu olamaz. Sevginin hakkını vermek için, koşulsuz seveceksiniz, bir beklentiniz olmayacak. Sevginin hamurunda eleştiri de yoktur. Sevgiye tekrar döneceğim ama eleştiriden söz etmem. Onu kimler yapar, eleştirinin boyutları var mıdır, varsa nelerdir? Bunlar için de küçük bir paragraf düşmek istiyorum.

Eleştiri kimlere, nelere ve nasıl yapılır? Bizde eleştiri ve eleştirmen dendiğinde objektif ölçülerden ziyade, kişisel beğenilerin ortaya çıktığı görülür. Bir konuyu, bir eseri hiç göz önünde bulundurmayan öznel değerlendirmeler, kişisel egolar, boş sözler falan… Bazen konunun muhataplarına, bazen takımın teknik direktörüne ve bazen de makalenin yazarına karşı takılan kişisel tavırlar bile yer alır, sözüm ona bu değerlendirmelerde.

Kişisel ifadeler de oldukça ilginçtir. ‘…Eseri (makaleyi) çok beğendim. Bu eser beş para etmez… Hayran olmamak elde değil! Bu adam yazarlığı bıraksın…’ Bunların hepsi de gerçek ve dikkat ederseniz taban tabana zıt ifadeler. Birbirine yakınlaşan hiçbir ifade yok. Eleştirmenler bu tür ifadeler kullanmazlar. Çünkü doğrusu bu değildi.

Bu türden eleştirileri, hani şu ulusal basın dediğimiz tirajı yüksek gazeteler var ya,  işte o gazetelerin spor yazarları yapar. Kültürsüz, basiretsiz, yeteneksizler de ondan. Hal böyle olunca da gergin insanların yaşadığı, kaostik (bu ifade de bizden dil bilgimize bir hediyemiz olsun) bir ortam oluşur. Bu yolda gidildikçe futbolumuz hiçbir zaman hak ettiği yere ulaşamayacaktır. Dilerseniz, bu ün bu sayfayı sevgiyle dolduralım, ne dersiniz?

Sevgi, sevmek denildiğinde birde bunları yazmam gerektiğine inandığımda beni kimse tutamaz. Yeter ki bu kavramları anlatmaya karar vermiş olayım. Sevgi dolu, kaliteli bir yaşam sürmek istiyorsanız “HAYIR” unutmamakla birlikte, onu erteleyebilmelisiniz de… “HAYIR” derken zamanlamayı da iyi yapmak gerekiyor. Birçoklarımız temel gerginliğimizin kaynağının zamanlama noksanlığı olduğunu, ayrıca herkesi hoşnut etmeye çalışmaktan, önümüze gelen her türlü sorumluluğu üstlenmekten kaynaklandığının farkında değiliz. Nazikçe hayır diyememek, aşırı sorumluluk yüklenip ve de altında ezilmek anlamına da gelmektedir. Eğer, hayır diyemiyorsak sesiz kalmayı yeğleyeceğiz.

Yoksulluk içinde yaşayan, ömrünü zorluklar ve eksiklikler içinde geçiren ama yaşam süresi seksenin üzerinde olan pek çok insanın varlığı sevgisizleri şaşırtmasın. Bu insanların en önemli artısı güçlü bir sevgi yoğunluğuna, yalın bir inanç yapılanmasına sahip olmaları… Düşünün ki sevgileri ve manevi inançlarıyla ölümcül hastalıklara direnen, hatta bazen bu hastalıkları yenen, yenmeyi başaran kişilerin varlığı az da değildir, şaşırtıcı da değildir. Karşılıksız sevmek çok ve de sudan ucuzdur.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here