Değerli okurlarım, öyle bir Dünyada yaşıyoruz ki, kimin eli kimince binde belli değil. Yapılan yanlışlar yalanla ya da vaatlerle kamufle edilmeye, ortadan kaldırmaya, toz olmasını sağlamaya çalışılıyor ve de çalışıyoruz. Biz, sözde engelsizlerin yaptığı yanlışların onda birini bile yapmayın ya da yapmayan engelsizlere, yine de adam gibi yardım etmiyoruz ve de kaçınıyoruz. Kaldı ki, onlar bizden aş-ekmek istemiyorlar ki… Sadece, insanca yaşayabilmek için, ailelerine bakabilmek ve de spor yapabilmek için iş istiyorlar. İş ile sporun ne ilgisi var, demeyin sakın!
Bundan önceki makalelerimin birinde, motivasyondan söz etmiştim. Motive olamamış bir kişi, işinde hep başarılı olamaz. Spor insanları hem motive ediyor ve hem de yaşama sımsıkı bağlıyor. Zaten, futboldan söz ederken, futbol bir roman, bir, Matematik, Felsefe ve Fizik kurallarını alt üst eden müthiş bir hadise olarak söz etmiş ve onu öyle değerlendirmiştik. O nedenle, futbol ve içeriğini gündeminize getirmek, sizlere ayrıntılı biçimde sunmak, benim için de müthiş bir olaydır. Bu özelliklerle sizlere ulaşmaya çalışıyor ve de özen gösteriyorum.
Peki, futbolun siyasi yönü yok mudur? Nasıl olmaz, tabi ki var. Var olmasına var da Kasımpaşalı bir arkadaşım var, siyasi yazanlara müthiş kızıyor, hemen çamur atıyor. Biz de bir torba tozu bol kömürle, bir poşet nohudun hatırına ses çıkarmıyoruz. Aslında konumuz bunlar değil, gördüğümüz gibi futbol kavramı telaffuz edildiği anda dağ bayır aşarak nelere gidiyoruz. Badem bıyıklıların yanına bile gittik.
Efendim, birine yemek verecekseniz, doyurmanız gerekiyor, öyle bir lokma ekmekle bu gemi yürür mü? Şu bordro mahkûmları var ya işte onlara yapılan zamlar gibi olmaz. Göstermelik işler. Öğretmen olsalar neyse, onlardan değiller çok şükür. Eğer Öğretmen olsalardı, sporu, futbolu bir tarafa bırakıp, ekmek yedikleri dershaneleri araç olarak kullanır, performanslarının büyük bölümü özel derslere, arta kalanını da o gariban öğrencilere verirlerdi.
O zaman n’olurdu? Villalarda otururlar, Chevrolet jeeplere binerlerdi. Hayırlı olsun diyenlere de ‘Babam aldı, Anam aldı’ diyerek yalanın en büyüğünü söylemekten çekinmezlerdi.
Yemezler kardeşim, Yemezler! Birileri adres istese de söylesem diye can atıyorum. Nerde?… Engelli kardeşlerim bu işlerden anlamazlar, anlamasınlar da! Onlarla yarın saatlerce beraber olacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA