Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, 3 Aralık Dünya Engelliler Günüdür. Engelli kardeşlerime kutlu olsun ve de hayırlara vesile olur inşallah.
Kutlanması gereken belli günler genel olarak bir güne sıkıştırılıyor, klasik ifadeler ve muhtemelen bazı vaatler gündem oluşturuyor. Ertesi günü söylenen sözler, özel vaatler bir anda unutuluyor. Bu serzenişim engelliler gününe ait değildir. Analar, babalar günü de öyle değil mi?
Okuduğunuz sanat ve kültür sayfamızda engelli kardeşlerimiz için klasik olmanın dışında, onları yaşama bağlayan, umutlandıran, insanları daha çok sevdiren paragraflar sunmaya özen göstereceğiz.
Hepinizin bildiği gibi, İskenderun Gazetemizde onları mutlu etmek için spor sayfamızda da makalelerimiz yayınlanıyor. Engelli kardeşlerim zarif insanlar, tesadüfen de olsa karşılaştığımız yerlerde yaklaşımlarımızdan dolayı teşekkür ediyorlar. Onları mutlu görmek bizim asli görevimiz olduğunu samimi olarak belirtmek isterim.
Bu sanat sayfamızda onlarda alışılmışın dışında ve günleriyle ilgili özel olarak hazırladığım edebi yazılar, metinler sunacağım. Engelli kardeşlerimin beğeneceklerine yürekten inanıyorum.
Yaşarken en çok kullandığımız ve kullanmamız gereken kelimelerden biridir merhaba… Üç hecelidir ama çok etkilidir. Ayaküstü sohbetlerden öte, saatlerce fikir teatisinde bulunacağınız ortamı hazırlar ve bir mihenk taşıdır. Üç hecelidir ama insanları maziye götüren, hayal kurduran, umutları yoğunlaştıran, şiirin dörtlüğü ya da şarkının etkili nakaratı gibidir.
En mutsuz olduğunuz anlarda birini ararsınız çıkmaz sokaklarda. Şayet o dostu bulduysanız yıkılması güç bir kale gibi hissedersiniz kendinizi, güvende olduğunuza inanırsınız. Ve de içinizi dökecek, derdinize ortak olacak biri vardır yanınızda. İşte, bu güzel duyguları bizlere yaşatan ve bazılarının ciddiye almadığı kelimedir… Yani Merhaba’dır…
Bu nedenle, makaleme merhaba diyerek başladım. Tekrar ediyorum. İnsanlar sevdiklerine gönül dostlarına merhaba der. Sizler benim gönül dostlarımsınız ve hepinize gönül dolusu Merhaba…
Engelli olduğunuza üzülmeyin! Kaderinizi yaşıyorsunuz, yaşamasına ama kafadan engelli değilsiniz. Bunu da dostça belirtmek isterim. Yaşamımda hayvanlarla engelliler en iyi dostlarım olmuştur. Şimdiye kadar beni hiç yanıltmadılar. Hepinizi seviyorum, Merhaba!
Yandaki gönül köşemden sütunlarında da yine sizler için hazırladığım ve de beğeneceğinizi umut ettiğim bir makalem var, okursanız sevinirim…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Engelli Kardeşlerime İthafımdır…
Değerli okurlarım, umutlar yarınlardadır. Fakat çalışmak, çaba göstereceğimiz ortam içinde bulunduğumuz zamandır. Yarınlar meçhuldür ama yaşadığımız zaman gerçektir. İçinde bulunup yaşadığımız, belki de içimize sindiremediğimiz zaman, her şeyin ve muhtemelen her derdin devasıdır. Engelli kardeşlerimin bu makaleyi içlerine sindirerek okumalarını dilerim.
Uzun yıllar önce, yokluğun fukaralığın kol gezdiği dönemden söz etmeye çalışıyorum. Nasıl yaşanmış, nasıl ayakta kalınmış, zamanla yarışarak hangi koşullar bugünlere gelebilmemizi belirlemiş izahı oldukça zor.
Tek odalı, toprak veya saç çinkolu damlı, yağmurda akan evler, sağlam bir rüzgar estiğinde deprem izlenimleri uyandıran mekanlar. O tek odada bir yüklük ve mutlaka bir pazen örtüyle kamufle edilir. Akşamları yere serilen, sabahları ve yüklüğe itina ile yerleştirilen yatak, yorgan, yastık…
Her dönemde olduğu gibi, kış mevsimi yoksullar için felakettir. Sobalı evler mahallede sayılıydı. Komşular mangal, maltız yakarlardı. Kömür, her ailenin alması mümkün olmayan ve hayal edilen yakacak.
Az ilerimizde engelli karı-koca vardı. Kimseye göstermeden bizim kömürleri onlara taşırdım. Rahmetli babam görüyormuş ve bir akşam anneme benden o kadar güzel söz etti ki; “Çok yardımsever bir olun var hanım” dedi. Bana da, onlara yardım ettiğini, ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Çok mutlu olmuştum.
Bizde soba olduğundan her akşam sözde ders çalışmak için arkadaşlarım gelirdi. Ev sıcak olduğundan gelir gelmez uyurlardı, ailem onları anlayışla karşılar ve hiç üzmezlerdi. Kitaplarımızı, kullanılmamış defterlerimizi onlara verirdim.
Bize sözde ders çalışmaya gelen arkadaşlarımın birisi Vehbi Dinçerler, diğeri ise Mehmet Sağlam’dı. Ümit ediyorum bu isimler sizlere yabancı gelmemiştir.
Babası olmayan arkadaşlarım yakıt ihtiyaçlarını ellerinde ahşap kovalarla tren rayları travers arasında tam yanmış kömür parçalarıyla bir yere kadar hallederlerdi. Bu arkadaşlarımın ikisi engelliydi ve harçlığımı onlarla paylaşırdım.
Fazla yokluk çekmemiş olsak bile, özellikle engelli komşularımızın ve engelli arkadaşlarımın çektiği bu ıstırabı derinden yaşardık. Gördüğüm o olumsuz tablo hayata bakış açımı oldukça değiştirdi, yardım ve acıma hissimi güçlendirdi.
Anlatmaya çalıştığım bu çileyi ülkemizde yaşayan milyonlarca aile var. İşte o insanlar hala nohutla, kömürle kandırılıyor. Yokluk muhtaç olmak cehennem azabını dünyada çekmek gibi bir şey benim için.
O günün yoksul insanları günümüzün yaşlıları oldular. Kendilerine sorsalar; O zaman mı, şimdi mi deseler, alınacak yanıt yüksek oranda aynıdır. Yani çocukluktan vazgeçilmez.
Genel olarak herkesin çocukluğu kendine özgüdür, sanırım unutulmaz ve daima yâd edilir. Varken yokluğu görmek, günümüzde bilmek ve öğrenmek çok önemlidir. Yıllar önceki bu anımı engelli kardeşlerime ithaf ediyorum. Günleri kutlu ve de mutlu olsun… Hepsine de selam olsun!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Engelli Kardeşlerim…
Engelli olmak ve fakir bir yaşam içinde bulunmak, doğal olara istenen bir şey değildir. Kaderimizde ne varsa onu görüyoruz. Umutlar yarınlardadır, umutsuz olmayacağız. Yaşama dört elle sarılmalısınız ve kendinize kompleks yaratmamalısınız. Yıllar önce de engelliler vardı ve de onların hiçbir hakkı yoktu. Perişanlardı, muhtaçlardı. Moral-motivasyon limitte seyretsin diye yandaki anımı anlattım. Merak etmeyin, durumunuz daha da iyi olacaktır. Mutlu olacaksınız, her şey dilediğiniz gibi gelişecektir. Gazeteniz (İskenderun Gazetesi) ve Öcal ağabeyiniz durumunuzu yakından takip etmektedir. Bu güzel gününüzde hepinize sevgiler sunuyorum.
Günün Sözü
Engelli Olmak Yüz Karası Değildir!
Öcal’dan İnciler
Engelliye Saygı İbadettir.