El Cezeri, ilim dünyasının çok iyi tanıdığı ama bizim yeterince tanımadığımız değerli bir “Türk Bilgini”dir. Cizre’de yaşadığı için El Cezeri adını almıştır. Bilgisayarın temelini atmış; robotlar, saatler, su makineleri, şifreli kilit ve kasalar, termoslar ve çeşitli çocuk oyuncakları gibi 60 adet makinenin mucididir. Dünyanın bilinen ilk sibernetik yani otomasyon bilginidir. 1136 yılında Cizre’de Dağkapı Mahallesinde doğmuş ve 1206 yılında Cizre’de ölmüştür. El Cezeri, robot ve otomasyon konusunda yaptığı çalışmalarla birçok alet icat etmiştir. Bu aletlerle ilgili bütün çalışmalarını “Kitabü’l Hiyel” isimli kitabında toplamıştır.
O devirde Diyarbakır’ı başkent yapan Artukoğulları Hükümdarı, çalışmalarında El Cezeri’yi destekleyerek başarılı olmasını sağlamıştır. El Cezeri,1206 yılında yazmış olduğu kitabında şöyle diyor: “…Ben bu kitabı, Artukoğullarından Diyarbakır Hükümdarı Mehmet İbni KARAASLAN adına yazdım.”
12. asırda bir Türk bilgininin devrin hükümdarı tarafından desteklenmesi o günün şartlarında çok dikkate değer bir olaydır. Çünkü bugünün ileri Avrupa’sı, o yıllarda birbirinin kuyusunu kazan ve katliamlar yapan devletçiklerinden oluşuyordu. Ayrıca dini taassubun kol gezdiği, insanların din adamları tarafından aforoz edilerek diri-diri yakıldığı Ortaçağ Avrupa’sının karşısında, Anadolu’da temeli atılan Türk İslam Medeniyetinin sahibi Türkler tarafından, o devirde inanılamayacak ölçüde güzel ve faydalı icatlar yapılıyordu.
Artukoğulları Beyliğinin hüküm sürdüğü yıllarda tam bir Türkmen şehri olan Cizre, 21. yüzyıla geldiğimizde maalesef PKK haydutlarının cirit attığı yer haline geldi. PKK’lılar güya Cizre şehrini bağımsız “Kanton” yapacaklarmış. Böylece Kürdistan hayallerinin ilk adımını atmış olacaklarmış. Bunun için de Cizre’nin altını üstüne getirmekte bir sakınca görmediler.
PKK’lı Belediyelerin araçları ile sokaklarda barikatlar kurup hendekler kazdılar. Küçük çocukları ileri sürüp askerimizi, polisimizi taşlayıp, daha da ileri gidip Molotof Kokteyli atarak yangın çıkardılar. Çözüm süreci denilen ve sonu Türkiye’nin parçalanması demek olan süreç boyunca, ateşkesten yararlanarak Güneydoğu’muzda silah ve patlayıcı depoladılar. Şehirlerimizi kan ve ateş içinde bıraktılar.
Amaçları Kürdistan’ı kurmak olan PKK ve yardakçıları çözüm sürecinin sükûnetinden faydalanarak il ve ilçeler arasındaki yollara mayınlar döşediler. Askerlerimiz en çok mayınlar yüzünden kayıp verdiler.
İşte böyle bir ortamda insan düşünmeden edemiyor. Artukoğulları’nın önemli bir şehri olan, El Cezeri gibi önemli bir bilgini yetiştirmiş ve Türkmenlerle meskûn “Cizre Şehri”, nasıl oluyor da bir “Kürt Kantonu” olabiliyor. Hatta bunu diğer Güneydoğu şehirleri için de düşünebiliriz.
Özellikle Diyarbakır. Akkoyunlu ve Karakoyunlu Devletleri, Diyarbakır ve havalisi ile özdeşleşmiştir. Yani buraların da ahalisi Türkmen’dir. O halde kurulmak istenen Kürt Kantonu neyin nesidir? Maalesef uzun yıllar içersinde Türkmenler asimile olmuş ve Kürtleşmiştir. Bu bölgenin boyasını kazıyınca altından Türkmen çıkacağı kesindir. Yanlış devlet politikaları Güneydoğu’yu bizden koparmaya yöneliktir.
Türk Devletinin ciddi politikalar üretip, kaybolan ama Kürt kimliği ile yaşayan Türkmenleri ortaya çıkarmak, tekrar sahiplenmek olmalıdır.
Akıl için yol birdir!.