Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’de siyasi dengeleri sarsan bir gelişme olmuştur. Gazeteci Yılmaz Özdil’in, CHP Olağanüstü Kurultayında ‘CHP Genel Başkan adayı Ekrem İmamoğlu olsun’ önerisi de Ak Parti’yi ters köşeye yatıran bir öneri olmuştur. Gazeteci Özdil’in önerisi bir kenarda şimdilik dursun.
İmamoğlu’nun tutuklanması gelişmesi, yeni anayasa tartışmalarını da doğrudan etkileyebilir. Mevcut siyasi ortamda yeni bir anayasanın TBMM’den geçip geçemeyeceği hem hukuki hem de siyasi açılardan değerlendirilmelidir. Ülkemizde anayasa değişikliği için şu yollar mevcut. Meclis’te 400 ve üzeri oy sağlanırsa, yeni anayasa doğrudan kabul edilir. Meclis’te 360-399 oy bulunursa yeni anayasa halkoyuna (referanduma) sunulur. Şayet, TBMM’ inde 360’ın altında oy sağlanırsa yeni anayasa değişikliği kabul edilmez. 25 Mart 2025 tarihi itibarıyla, TBMM’de partilerin sandalye dağılımı şöyle; AK Parti: 263 milletvekili MHP: 50 milletvekili Cumhur İttifakı toplamı: 313 CHP: 129 milletvekili İYİ Parti: 37 milletvekili DEM Parti: 57 milletvekili Diğer partiler: 14 milletvekili AK Parti ve MHP’nin toplam 313 milletvekili mevcut. Bu sayı tek başına anayasa değişikliği için yeterli değil. En az 360 oy gerekeceği için Cumhur İttifakı’nın muhalefetten destek alması gerekiyor.
*Halk, Anayasa Değişikliğini Nasıl Nitelendirir?
İmamoğlu’nun tutuklanması ve muhalefet ile iktidar arasında yükselen gerilim, anayasa değişikliği sürecini hızlandırabilir veya tamamen engelleyebilir. Eğer hükümet bu süreci bir fırsata çevirmeyi düşünürse, muhalefetin dağınıklığını kullanmak isteyerek yeni anayasa için bir kampanya başlatabilir. İktidar, DEM’ le iyi geçirmenin yollarını daha fazla arar. AK Parti ve DEM Heyetleri karşılıklı görüşmelerini sıklaştırabilirler. Muhalefet partilerinden kimi milletvekilleri AK Parti ve MHP’ ye transfer edilip ve bazı bağımsız milletvekillerinden destek alınarak 360 ve biraz üstü bulunmaya çalışabilir. Muhalefet ise tamamen mobilize olabilir ve anayasa değişikliğini engelleyebilir. İmamoğlu’nun tutuklanması toplumsal gerilimi artırdığı için anayasa değişikliği halk tarafından “siyasi bir hamle” olarak nitelendirilebilir.
*Erken Seçim Gündeme Gelebilir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “yeni, sivil bir anayasa” hedefini uzun süredir dile getiriyor. Erdoğan, 2028 seçimlerinde tekrar aday olabilir mi? Mevcut anayasaya göre bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı olabilir (Erdoğan ikinci döneminde). Eğer yeni bir anayasa yapılırsa, Erdoğan’ın bir kez daha aday olması sağlanabilir. Bu nedenle AK Parti, MHP ve bazı partiler anayasa değişikliğini destekleyebilir. Ancak muhalefet, İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası daha sert bir tutum alırsa, anayasa değişikliği süreci tamamen kilitlenebilir. Eğer yeni anayasa tartışmaları Meclis’te büyük bir kriz yaratırsa, erken seçim gündeme gelebilir. Muhalefet erken seçim için halk desteğini kullanabilir…
Meclis kilitlenirse ve siyasi kaos büyürse, Erdoğan kendisi de erken seçim çağrısı yapabilir. Yeni anayasa sürecinin erken seçim ile birleştirilmesi mümkün olabilir. Yeni Anayasa, Matematiksel olarak zor görünüyor. AK Parti ve MHP’nin anayasa değişikliği yapabilmesi için en az 47 milletvekilinin daha desteğini alması gerekiyor. İmamoğlu’nun tutuklanması süreci karmaşık hâle getirmiştir. Şayet muhalefet birleşirse, anayasa değişikliğine karşı büyük bir blok oluşturabilir. Kısacası, İmamoğlu’nun tutuklanması yeni anayasa sürecini hızlandırabilir ama aynı zamanda muhalefeti de daha sert bir direnişe itebilir. Önümüzdeki süreç, siyasi ittifakların nasıl şekilleneceğine bağlı olacak.
*MHP’de Devlet Bahçeli’den Sonra Kim Genel Başkan olur?
Devlet Bahçeli’nin sağlık gerekçesiyle ya da yaşı itibarıyla siyasetten çekilmesi, bana göre MHP içinde büyük bir liderlik mücadelesine yol açabilir. MHP, lider odaklı bir parti olduğu için Bahçeli’nin varlığı, partide birlik ve istikrarı sağlayan temel unsurlardan biri olarak görülüyor. Bahçeli’nin yerini kimin alacağı konusunda kesin bir isim yok ve bu durum parti içinde sert bir iç çekişmeye yol açabilir. MHP’ de Bahçeli’ye yakın isimler (Semih Yalçın, İzzet Ulvi Yönter, Feti Yıldız gibi isimler) partinin mevcut yapısını korumak isteyecektir. Daha önce Meral Akşener ve Ümit Özdağ gibi isimlerle kopan ve hala partide olan bazı isimler, yeni bir liderle yön değiştirmek isteyebilirler. MHP’nin tabanı olan genç milliyetçiler, daha radikal veya daha farklı bir siyasi çizgiye kayabilir.
Devlet beyin yerine gelecek kişi tüm tarafları birleştiremezse, MHP ciddi bir bölünme yaşayabilir. MHP içinde bir liderlik kavgası yaşanırsa, iki ihtimal ortaya çıkar. MHP içinde kalarak mücadele etmek ya da partiden ayrılıp yeni bir milliyetçi hareket başlatmak. Son yıllarda milliyetçi çizgide yeni partiler kuruldu. MHP’den ayrılan Meral Akşener liderliğinde kuruldu ama son dönemde merkez sağa kaydığı için milliyetçi seçmenin önemli bir kısmını tatmin etmiyor. Ümit Özdağ tarafından kurulan ve göçmen karşıtlığına odaklanan Zafer Parti, geniş tabanlı bir milliyetçi hareket hâline gelemedi. Daha muhafazakâr ve İslami bir milliyetçi çizgide olan BBP daha fazla büyümenin yollarını arıyor.
*MHP’nin Geleceği ve Türkiye Siyasetinin Yönü
MHP’de kayda değer bir bölünme olursa, bu partilerden bağımsız, “Yeni MHP” benzeri bir parti doğabilir. Özellikle Ülkücü Hareket’in geleneksel çizgisini savunan bir lider öne çıkarsa, yeni bir milliyetçi parti kurulması yüksek ihtimaldir. Eğer güçlü bir lider çıkmazsa, MHP içinde çatışma büyüyebilir ve yeni bir milliyetçi parti kaçınılmaz olabilir.
Yeni bir milliyetçi partinin kurulması AK Parti’yi olumsuz etkileyebilir. Çünkü MHP şu an AK Parti ile ittifak içinde ve yeni bir parti bu dengeyi bozabilir. İYİ Parti’yi zayıflatabilir. Eğer MHP’den ayrılanlar, İYİ Parti yerine yeni bir milliyetçi parti kurarsa, İYİ Parti taban kaybedebilir. Zafer Partisi ile birleşme olabilir. Ümit Özdağ ve yeni milliyetçi liderler ortak bir çatı altında toplanabilir. MHP’nin geleceği, Bahçeli sonrası liderin kim olacağına bağlı. Eğer güçlü ve partiyi birleştirebilen bir lider gelirse, MHP yoluna devam eder. Ancak iç çatışma büyürse, yeni bir milliyetçi parti kaçınılmaz olabilir. Önümüzdeki süreçte MHP’nin iç dinamikleri ve Bahçeli’nin yerine kimin geçeceği, Türkiye siyasetinin yönünü belirleyecek kritik faktörlerden biri olacaktır.