Canlı varlıkların “iç ve dış çevreden gelen etkilere göre kendiliklerinden ayarlama yapıp denge kurdukları” bilinmekteydi.. Artık bu “karşılıklı bilgi alışverişi” ile “kendi kendine yönetim” sisteminin, “sibernetik” marifetiyle makinelerde uygulandığını da biliyoruz..
Bu yazıda, önce Toygar Akman’ın, “Sibernetik” adlı kitabından tanımlar, devamında; hümanist eğitim bilimcilerden Jean Piaget’in, “bilişsel gelişim” kuramından pasajlar aktararak konuyu özetle irdelemek ve son tahlilde de kritik bir yargıyla bitirmek istiyorum..
Toygar Akman’ın söz konusu kitabında, sibernetik biliminin kurucusu Norbert Wiener, Sibernetik’i, “Canlı varlıklarda ve makinelerde karşılıklı bilgi alışverişi, kontrol ve yönetim bilimi” olarak tanımlıyor.. “Wiener, bu ‘bilgi alışverişinin’, geri bir merkezden iletilen bilgilerle durmaksızın kontrol edilerek süre geldiğini bulguluyor ve bu duruma kısaca “feedback sistemi” (geri merkezden gelen bilgilerle beslenme sistemi) adını veriyor.. Makineler içinde bilgi alışverişi kurularak o makinenin kendi kendine çalışma düzeni ve ayarlamasını sağlayan “feedback sisteminin” kompüterlerde kullanılması sonrasında, teknoloji büyük bir hızla gelişmeye başlıyor.. Ve sonuçta, “Denge Durumlarının Birbirlerini Ayarlaması”, “Üstün Denge Durumu” ve “Makinelerin Makineleri Yönetimine” dek geliniyor..
Çocukların problemlerini kendi doğal ortamlarında nasıl çözdüğünü araştıran Jean Piaget, “Her bireyin kendi potansiyeline ulaşmasına yönelik doğuştan gelen bir eğilime sahip olduğunu” söylüyor.. Piaget, “bilişsel gelişim” kuramına temel olarak aldığı bu eğilimi, “kendini gerçekleştirme” olarak adlandırıyor ve devam ediyor: “Bu, bütün kapasitemizi hayatımızı sürdürecek ve fayda sağlayacak şekilde geliştirmeye yönelik bir eğilimdir. Kendini gerçekleştirme eğilimi, bireyi olumsuz ve zararlı davranışlardan ziyade, olumlu ve sağlıklı davranışlara yöneltir.” Piaget, çocuğun yeni durumlarla başa çıkmak için eski yöntem ve deneyimlerini kullanma sürecini ‘özümseme’ eski yöntemleri değiştirme sürecini de ‘uyum sağlama’ olarak tanıtlıyor ve bunu organizmanın yöneldiği özel bir denge durumu şeklinde tanımlayarak genelliyor: “Bilişsel gelişim; bütünsel dengeye ulaşıncaya kadar devamlı dönüşen denge oluşumlarından geçer.”
Piaget, bilişsel gelişimi, “dünyayı öğrenme yolunda bir denge, dengesizlik, yeni bir denge süreci olarak görüyor, alt düzeydeki bir dengeden, üst düzeydeki bir dengeye ilerleme” olarak tanımlıyor ve “bu dengelenme sürecinin kesintisiz işleyebilmesi karşılaşılan yeni nesne, durum ve varlıklara uyum sağlamayı gerektirir” diyor.. Piaget, bu durumu da şöyle açıklıyor: “Çocuğun bilişsel dengesi, yeni karşılaştığı olay, nesne, durum ve varlıklarla bozulur. Onlarla etkileşimde bulunarak yeni yaşantılar kazanır ve yeni nesne, olay, varlık ve duruma uyum sağlar. Böylece yeni ve üst düzeyde bir dengeye ulaşır. Ancak bu denge statik değil, dinamik bir dengedir. Çevre sürekli değiştiğinden ve öğrenmesi gereken yeni şeyler bulunduğundan, denge sürekli olarak bozulacak ve yeniden kurulacaktır. Aksi halde öğrenme ve sonucunda da gelişme oluşamaz. Çocuklar aktif katılım ve özümseme ile uyum sağlama süreçleri sayesinde muhakeme, düşünme ve anlayış konularında büyük kazanımlar sağlar.” (Psikoloji’ye Giriş, Rod Plotnik, Çev. T. Geniş, 2009)
Kritiğe gelince.. Eğitimin, okul öncesi de dahil yaşamımızın tümünü kapsayan etkileşimli ve kesintisiz bir maarif sürecinin adı olduğunu biliyoruz.. Çocuklarımızın sosyal ve fiziki çevre ile etkileşimlerinde ‘özümseme ve uyum sağlama’ yönüyle kritik maruf (ki iyiyi, güzeli, doğruyu içermesi bağlamında tanınan demektir) etkiler yanında; münker (ki kötüyü, çirkini, yanlışı içermesi bağlamında tanınmayan demektir) etkiler bulunduğunu da biliyoruz..
Anne, baba, öğretmenler de dahil eğitimcilerin bu süreçte çocukların doğasında var olan ve “bireyi olumsuz ve zararlı davranışlardan ziyade, olumlu ve sağlıklı davranışlara yönelten kendini gerçekleştirebilme eğilimine” maruf etkiler yönüyle müdahil olduklarını da biliyoruz.. Dolayısıyla ben, bu kritik etkileşimlerden hareketle; Piaget’in genellediği “bütünsel dengeye ulaşıncaya kadar devamlı dönüşen denge oluşumları” da dahil, eğitimdeki dengesel durumların, mekanik değil insani organik “marufu emr, münkeri nehy” geri besleme (feedback) ile sağlanabilir olduğunu düşünüyorum..
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com