2010’lu yıllardı, küçük oğlum İstanbul’da üniversite öğrencisi. Özel hava yolu şirketleri ile 39 liraya defalarca gitti geldi. Ayda 500-600 lira gönderiyordum harçlık olarak. O para İstanbul’da ona bir ay yetiyordu. 2022 yılında evlendi. İskenderun Raif Paşa Caddesinde bir apartman dairesi kiraladık, 2000 liraya. 3+1 oldukça geniş. İkinci yıl zammını piyasa şartlarına göre yüzde elli artırarak 3000 lira biz yaptık. Ama o yıl emsal dairelerin kiraları birden bire 5000 liraya fırladı.
Deprem oldu. Sanırım bina altında faaliyet gösteren bir zincir market kolon kesmiş. Binanın zemin katı çöktü, diğer katlar sapa sağlam. Tabii ağır hasarlı bina yıkıldı. Deprem bölgesinde kiralar birden bire 10 binlere fırladı. Daha sonra 15-20 binleri gördü ve geçti. Geçenlerde bir arkadaşımın Düğünyurdu TOKİ’de 2+1 82 metrekare dairesini 12 bin liraya kiraya verdiğini duydum. Bir başka arkadaşım da yine aynı yerde TOKİ konutlarında 3+1 dairesini 13 bin 500 liraya vereceğini, düzgün bir kiracı olursa haber vermemi istedi. Benim Çay mahallesindeki apartmanımda kardeşim kendi dairesini 15 bin liraya vermiş. TOKİ evlerini düşünecek olursak şehrin merkezindeki lüks bir konut için ne kadar istenebileceğini varın siz düşünün.
Daha birkaç sene öncesine kadar orta gelirli bizler için uçaklarla seyahat lüks değildi. Ama artık uçağa binmek hayal oldu. Şimdi oturduğum evimin arsası babamızdan bize miras kalmıştı. Daha doğrusu eski evlerimiz vardı. 2016 yılında yıkıp yerine bir apartman dairesi yapmaya karar verdik. 2016 yılının Kasım ayında vurduk kazmayı. Müteahhitliğini de ben üstlendim. Kentsel dönüşüme sokarak bir özel bankadan 93 bin 750 lira kredi kullandık her birimiz altı kardeş olarak. 2018 yılının Nisan ayı sonunda ilk olarak ben taşındım kendi daireme.
Her daireyi 130 bin lira gibi bir rakama mal etmiştik. Geçenlerde dairemin DASK’ını yenilettiğimde sigortacı bana “Abi senin dairenin bugünkü maliyeti 3 milyon lira” dedi. Henüz 6 yıl geçti. Ne oldu da bu kadar arttı her şey? En fazla 1800 liraya aldığım inşaat demirinin tonu bugün 24 bin 750 lira. Çimentosu öyle, diğer malzemeleri öyle… Biz bu daireleri emekli maaşlarımızla, bin bir zorlukla yaptık. Fakat bugün olsa imkânı yok yapamazdık. Emekli maaşları 12 bin 500 lira. Asgari ücret 17 bin… Yavru vatan Kıbrıs’ta asgari ücret 35 bin lira olmuş. Heyhat anavatan olarak biz bir Kıbrıs kadar olamadık.
Sabah haberlerinde gördüm. Suriyeli, Afganlı, Yemenli çocukların okuduğu okullar için temizlik ihalesi açılmış. Bu ülkenin asli unsuru olan okulların pisliğini öğrenci velileri temizliyor. Kendi öz vatanımızda 5. Sınıf vatandaş olduk.
Sarayın bir günlük harcamasının 26 milyon lira olduğunu Sayıştay denetleme raporları söylüyor. C.Başkanlığı 4 aylık koruma giderinin 798 bin lira olduğu yine o raporlarda açıklanıyor. Millet bu kadar yokluk çekerken, MSB eski bakanı Hulusi Akar milletin gözüne sokarak sucuk partisi yapıyor. Bunlarda ne Allah korkusu var, ne kuldan utanma. Vatandaşın çocuğuna bir öğün yemek veremiyorlar. Kırsal kesimdeki çocuklar okumasın diye taşımalı eğitime son verdiler. İktidar sanki bu milletin içinden çıkmamış. Adeta zulmediyor halka. Saray itibardan tasarruf edemiyor. Yazlık, kışlık onlarca sarayı var. 16 uçak hangarda bekliyor. Ekonomik olarak halk o kadar perişan iken, C. Başkanı Erdoğan yandaş iş adamlarının milyarlarca vergi borcuna çizgi çekiyor. Garanti ödemelere milyarlarca dolar gidiyor.
Almanya’da makam aracı 8 bin, Japonya’da 9 bin, bizde 120 binin üzerinde olduğu söyleniyor. İşte bu ülkelerin kalkınma nedenlerini makam aracı sayılarında görebiliyoruz. Bizde israf alabildiğine devam ediyor. Tasarruf yine vatandaştan isteniyor.
Demirel’in meşhur sözü “Tencerenin deviremeyeceği iktidar yok” diyor. Bugün artık o gün… Bıçak kemiğe dayandı. Bu iktidar ilk seçimde gider ama şimdilik uzatmaları oynuyor.