Düşük Seviyeli Tartışma Üslubu

0
283

Biz eskiden toplum olarak, karşılıklı oturup düşüncelerimizi birlikte “paylaşır” dertleşirdik. Sıcak bir ortamda “sevgi, saygı ve samimiyet” çerçevesinde düşüncelerimizi “açık ve korkusuzca” ifade ederdik.

Şimdi tartışamıyoruz, birbirimizi dinlemez noktasına gelmişiz. Ne oldu bize öyle? Edep, hoşgörü ve sağduyu hafızalarımızdan silinmiş sanki.

En basit tartışmalarda bile kimsenin kimseye tahammülü kalmamış. Nefsimize hâkim olamıyor, verip veriştiriyoruz. onuştuğumuzu kulaklarımız duymuyor artık. Sağa sola saçılan ağza alınmayacak küfür ve hakaretler…

Hiddet, şiddet, nefret, yalan ve iftiraların haddi hesabı yok. Aramızda “güven ve empati” zedelenmesi yaşıyoruz. Bağırmak, çağırmak, avazı çıktığı kadar yüksek sesle konuşmak bir şeyin doğru ve haklılığını kesinlikle ispatlamaz.

Düşük Seviyeli Tartışma Üslubu ile ilgili görsel sonucu

Yüzümüzü batıya, yani demokrasisi iyice yerleşmiş ülkelere çevirdiğimizde ve onlarla kendimizi karşılaştırdığımızda, aramızdaki “tartışma kültürünün” farklılıklarını hissediveriyoruz. Bu ülkelerde aynı evi paylaşan aile bireyleri “farklı düşüncelere” sahip olsalar da, her şey uygarca tartışılıyor. Ama bizdeki gibi “kırgınlık, küskünlük, dargınlık ve kızgınlık” yaşanmaz. Çekişme ve inatlaşmaya yer verilmez.

Ayarı bozuk dengesiz ve olumsuz “söylem çılgınlığı” had safhadadır! “Kapışma, kutuplaşma ve yan gözle bakma” giderek artıyor. Saygınlık rafa kaldırılmış.

Kin ve nefret bağımlılığı, insanımızı birbirine kırdırıyor. Olumlu-olumsuz duygular birbirine karışmış. Tansiyon ve gerilim üst seviyelerde!.. Kısık sesle “düzeyli tartışmalara” şiddetle ihtiyacımız var.

Koskoca 80 milyon nüfuslu bir ülkede, toplumu normale döndürecek, huzur ortamını tesis edebilecek bir “baba yiğit” aranıyor. Gerçeklerle yüzleşmeyi daha ne kadar bekleyeceğiz?

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here