Dış İşleri Bakanı İstifa Etmelidir!

0
63

Dünyanın ileri bütün ülkelerinde “başarısız bakanlar” istifa ederler. Zaten istifa, demokrasinin olmazsa olmaz denilecek kadar önemli bir uygulamasıdır. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde başarılı olamayan bakanlar bu görevde kalamazlar. Kamuoyu baskısı onları istifaya götürür. Bunun dünyada pek çok örneği vardır.

Mesela Fransa’da Bütçe Bakanı Jerome Cahuzac, hakkında casino siteleri çıkarılan yolsuzluk iddiaları üzerine istifa etmiştir. Portekiz’de Maliye ve Dışişleri Bakanları, kemer sıkma politikalarının getirdiği sıkıntılar sebebiyle istifa ettiler. Polonya’da Spor Bakanı Johanna Mucha, ülkesinin İngiltere ile oynadığı Dünya Kupası eleme maçının yağmur sebebiyle ertelenmesinden kendisini sorumlu tutarak istifa etti. Japonya’da, Çin ve Vietnam’dan ithal edilen pirinç küflü çıkınca Tarım Bakanı istifa etti. Yine Japonya’da Adalet Bakanı, mecliste milletvekillerinin sorularını cevaplarken şaka yollu yorumlar yapınca, milletvekilleri Adalet Bakanını hafiflikle suçlamışlar, bunun üzerine de Adalet Bakanı istifa etmiştir.

Misalleri çoğaltmak mümkün ama hepsinde ortak nokta, bakanlıkları tartışıldığı gün istifalarını vermiş olmalarıdır. Oysaki ülkemizde bir Bakanın bu gibi sebeplerle istifa ettiği görülmüş, işitilmiş bir olay değildir. 2004 yılında Pamukova’da meydana gelen hızlı tren kazasını hatırlarsınız. 41 kişi ölmüş, 80 kişi de yaralanmıştı. Kazaya, yetersiz alt yapıya rağmen hızlı tren uygulamasına acele geçilmesi sebep olmuştu. Buna rağmen Ulaştırma Bakanı istifa etmedi. Hâlbuki bu kaza demin saydığımız ülkelerde olsaydı, Ulaştırma Bakanı bir dakika bile yerinde duramazdı. Daha yakın zamanda GDO’lu pirinçlerin Türkiye’ye ithal edilmesi ile ilgili kopan gürültüyü hatırlayın. Tarım Bakanı hiçbir şey olmamış gibi yerinde duruyor. Misalleri çoğaltmak mümkün ama sonuç aynı… Koltuk ve makam hırsı her şeyin üzerinde…

Bir de kerameti kendinden menkul bir Dışişleri Bakanımız var. Bakan olduğu günden beri Türkiye’nin başı dertten kurtulmadı. “Komşularla Sıfır Sorunlu Dış Politika” diye bir fikir attı ortaya. Güya onlarca yıldır, bazıları ile de asırlar boyu devam eden sorunlarımız çözülecek ve bütün sınırlarımız barış içinde olacaktı. Ama gelin görün ki her taraf sorunlar yumağı oldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Stratejik Derinlik” diye bir de kitap yazmıştı. Kitapla ilgili görüşlerini almak üzere yanına gittiği Hüsamettin Cindoruk bakın ne diyor:

“…Kitabı okuyunca kendisine şunu söyledim; Sen sakın bu kitap da yazdıklarını uygulamaya kalkma! Sonra bütün komşularla kötü olursun..” Gerçekten de öyle olmadı mı? Sıfır sorunlu politika yapacağız derken kötü olmadığımız komşu kalmadı. Ermenistan ile dost olacağız diye kardeş Azerbaycan’ı küstürdük. Irak’ta Barzani’yi destekledik. Irak Devletine rağmen Barzani ile petrol anlaşmaları yaptık. O Barzani ki PKK’nın bir numaralı hamisi idi ve ABD askerleri, askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde yanlarında bu alçaklar vardı.

Suriye’de ise Hükümet, bana göre tarihinin en büyük hatasını yaptı. Önce komşu ülkenin hükümeti ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacaksın. İlişkileri çok ileri düzeye götüreceksin. Orada yaşayan en az 3,5 milyon, bazı tahminlere göre 5 milyon Türkmen’in rahat bir nefes almasını sağlayacaksın. Sonra birden bire dönüş yapıp Suriye’ye düşman olacaksın. Esad’a, Esed diye hitap ederek, ‘çok yakında Esed’i devirip kahvemizi Halep’de içeceğiz’ diyeceksin. Suriye politikanızda birden bire yaptığınız bu değişikliğe kimse bir anlam veremedi ve siz de anlatmıyorsunuz.

Sahi, ne oldu da Suriye politikanızda 180 derece dönüş yaptınız? Bütün bunlar akla ve mantığa uygun politikalar mı? Türkiye oradaki Esad aleyhinde bazı gurupları destekledi, Suriye kan gölüne döndü. 500 binden fazla sığınmacıyı topraklarımıza kabul ettik. Bunların iaşeleri, barınmaları başlı başına bir sorun iken bir de Reyhanlı ilçemizde bombalar patladı ve 51 yurttaşımız öldü. 180 de yaralımız vardı. Demek ki ortaya bir de asayiş sorunu çıktı.

Antakyalılar, Reyhanlılılar bu işten hiç memnun değiller. Suriye’nin kuzeyine yani Türk sınırına PKK bayrağı çekildi. Bunun adım-adım uygulanan ABD destekli bir planın sonucu olduğu anlaşılmıyor mu? Dışişleri Bakanına sormak lazım; “Bu politikalarınızın neresinde başarı görüyorsunuz? İstifa etmeyi düşünmez misiniz?” Eğer bütün bu saydıklarımız bir Avrupa ülkesinde olsaydı, Dışişleri bakanı değil birkaç yıl, birkaç saat bile yerinde duramazdı!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here