Ramazan Özel
Değerli okurlarım, dinle fazla iç içe olduğumu söyleyemem. Belli vecibeleri dışında yaptığım fazla bir şey de bulunmamaktadır. Hıristiyanlığı da seviyorum Müslümanlığı da. Sadece, Yaradan’ın nezdinde iyi bir insan olmaya özen gösteriyorum. Yanlışlardan uzak durmaya, eksik eteği kandırmamaya dikkat ediyorum.
Bir defasında, din hakkında ahkâm kesmemi, en azından gazetede bir makale yayınlamamı rica ettiler. Sağ olsunlar. İşte o nedenle, bu mübarek aya denk getirip bu makaleyi genel kültür ağırlıklı olarak sizlere sunuyorum. Dinlerde zorluk yoktur. Yeter ki içimizde inanç olsun, insanları sevebilme duygusu bulunsun, sorun kendiliğinden çözümlenir.
Dinden korkmamak gerekir. Bildiğiniz gibi din, insanların üzerindeki bütün ağırlığı külfeti, kısıtlayıcı, sınırlayıcı ve de özgürlüğü dondurucu olumsuzlukları bir anda yok eder. Din, sonsuz merhametli, şefkatli, bağışlayıcı her şeyin sahibi olan Allah’a kulluk etmemizi, O’ndan medet ummamızı ve sadece O’na yönelmemizi, O varken hiç bir şeyin olmadığını, hiç bir şey yokken yine O’nun olacağını bildirir.
Dinler vahiy yoluyla peygambere verilip, görevlendirildiklerinde bu muhteremler çok zor günler geçirmişlerdir. Hz. İsa’da (Meryem’in oğlu Mesih) körleri, topalları mesh ederek iyileştirdiği halde, tebaası O’nu zor durumda bırakmış, Cenab-ı Allah O’nu yukarıya almıştır.
Her şeyden haberi olan, her şeyin sahibi Allah’a güvenip ve O’nu dost edinmek, bir insanın hayatındaki tüm korkuların, endişelerin sonu demektir.
İslam dinini zor gibi göstermek, insanlara o şekilde empoze etmek, inananları dinden soğutmak, rant peşinde koşanların işidir. İnkârcılar tarafından İslam dinine sonradan ilave edilen ve dinin bir parçasıymış, aktarılmış ve maalesef öylece kalmıştır. “Her şey günahtır” da bunlardan biridir.
Bazıları da, kendilerini daha oturaklı göstermek için, zor olanı yapmanın daha makul olacağı yanılgısına kapılarak, gösterişe yönelik bir din anlayışını benimsemişlerdir. Bu batıl anlayış uzun yıllar devam etmiştir. Günümüzde bile bu yobazlar hala mevcuttur.
Dini kolaylaştırmak, güçlendirmek, sevindirmek, nefret etmemek, mutlu olmak, sorunlu yaşamamak, ihtilafa düşmemek… İşte bu güzel yaklaşımla ve de yaşamlarla insanlar hiç de yanlışa düşmezler. Bildiğiniz gibi, dini zorlaştıracak hiç bir şey yoktur.
Dinlerde (Özellikle İslam dini ve Hıristiyanlık Dini) yalana, hileye hurdaya yer yoktur. Dürüst ve sosyal bir yaklaşım biçimini tercih edenler, Allah’ın yolunda demektir. Zaten meyli ve fikri karışık olanlar, günün birinde zorlanırlar ve kendilerine yol gösterecek birilerini de bulamayabilirler. İnsanca yaşamanın koşullarından birisi de, yalansız ve hilesiz yaşamak, yaşatabilmektir. Bunu herkes yapabilir, yapması da şarttır.
Mutlu olun. Mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Ölüm Dehşet Verici Hadise
Değerli okurlarım, “Ramazan Özel” sayılarımızda arada bir ölümden söz etmek zorunda kalıyorum. Amacım kesinlikle sizleri korkutmak değil. Birazcık ölümü düşünürsek, hem direnç kazanırız ve hem de ömrümüz uzar. Ayrıca, sizlerin yoğun isteği üzerine hem bu konu hem de “ÜÇ AYLAR” ile ilgili bilgiler talep ediliyor. Sizler bu yazılarımı Ramazan’da okuyorsunuz ama bu makalelerimi Recep Ayı’nda yazdım ve sizlere sunuyorum. Üç ayların faziletini ve kutlu geceleri bu sütunlarında ayrıntılı biçimde okuyacaksınız.
Önce hoş, sonra nahoş, sonradan acı gelir,
Kutu içinde bir meyve, tadı da tuhaf gelir,
Kara, pul, çoluk çocuk, alışmışken dünyaya,
Tam rahat edecekken, karşına Azrail gelir.
& & & &
Yaşlanmayı görüyorum, gözlerim kör değil,
Dünyanın derdi sığar, yüreğim ufak değil
İsterim ki ahrette, bir karış yerim olsun,
Hem mutsuzum dünyada, başım da sakin değil.
İnsanların bundan gafleti, onu az düşünüp az düşünmelerindendir. Hatta ölümü hatırlayanlar da, onu salim bir kalple düşünmez, dünya şehvetleri ile meşgul olan bir kalple düşünürler nedense. Bu nedenle, ölümü hatırlamak, gönüllere fazla tesir etmez. Bunun çaresi her şeyden arınmış Salih bir kalp ile daima gözünün önünde bulunan ölümü, tehlikeli yolculuğuna çıkacak olan insanın, bu tehlikeli yolculuktan başka bir şey düşünmediği gibi, düşünmektir. Böyle halis düşünce ile ölümü düşündüğü vakit, bu düşüncenin kalbine tesir ederek dünya neşesini azaltıp kalbini üzeceği ihtimali belirir ve de kuvvetlenir.
Bu konuda en tehlikeli yol, kendi emsallerinde, kendisinden önce ölüp toprak altına girenleri, onların dünyalıkların muhtemelen çar-çur edildiğini, fiziklerinin toprak altında çürüdüğünü, ailelerinin dul, çocuklarının nasıl yetim kaldığını, oturduğu koltuğunun boş kaldığını, dostlarından ayrıldığını, hayatta iken nasıl neşeli olduklarını, sohbet ettiklerini ve en acısı nasıl unutulup kaybolduklarını düşünmektir.
Ölüm Gerçekten Dehşet Verici Bir Hadisedir. Kalplerimiz empati yoluyla yumuşar ancak. Kendimizi ölen bir dostumuzun yerine koymakla bir anda çok şeyler kazanabiliriz.
Bir samimi merhaba, Allah’a gider,
Dürüstlüğe kapalı yürek, derbeder,
Yaşamın hakkını ver, sakın yolunu şaşırma,
Bir yudum mutluluk, dünyalara yeter…
& & & &
Hiç “AH” dediğimi duyan oldu mu sizce?
Kimseleri de çekiştirmedim gizlice,
Kötüler gibi, yaklaşmadım sinsice,
Bir ecele yenilirim, oda gelince…
Şu yalancı dünyada, Muhammet-ül Emin olabilmek, inanın ki sevilmekten çok daha iyidir. Çünkü insanlar bir şekilde (günümüzdeki bazıları gibi) kendini sevdirebilirlerde, ama güvenilir olmazlar. Toplumun gerçekten güvenini kazanmış insanlar, aynı zamanda iman etmelidir. O insanlar ölümün var olduğuna yürekten inanırlar. Er ya da geç o yolculuğa çıkacaklarını özümsemişlerdir. Allah indinde muteber insanlardır, muhtemelen gidecekleri yerde belirlenmiştir. Ölüm dönüşü olmayan bir yolculuktur, dağarcığımızı iyi dolduralım… Ölüm dönüşü olmayan bir yolculuktur, dağarcığımızı iyi dolduralım…
Mutlu olun, Mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Halkımızdan Deyişler…
Türk milleti mütevazı ve tok gözlüdür. Yeter ki sofrasında ekmeği bulunsun, kanaatkârdır, haris değildir. Tırları gemicikleri olsun istemez. Dehlemeden giden at, dinden imandan çıkarmayan evlat, sigortanı attırmayan şerefli bir avrat. Düğünü nidersin? Düğün evinde, gir oyna, çık oyna…
Bunun tersi olmaz mı? Nasıl olmaz, emsalleri çok. Kırbaçlasan da yürümeyen at, Bir damla su vermeyen evlat, Bir de şerefsiz çıktımı avrat… Kimseye taziyeye gitme, ölü senin evinde, gir ağla, çık ağla… Hem de doyasıya…
Bunların hepsi olağandır da, millet olarak savaştan çıktık yorgunuz ve sükûnete ihtiyacımız var, dinlenmek istiyoruz. Fazlası lüks olur. Soframızda ekmeğimiz olursa, bir tas da mercimek çorbası bulunuyorsa, bizden ağası yok. Bu kadar mütevazı olmak iyimidir bilemiyorum…
Günün Ayeti
Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmayın, ananıza babanıza iyilikten ayrılmayın. Yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin; unutmayın ki onların da sizin de rızkınızı biz veririz. Allah’ın muhterem kıldığı cana, haksız yere kıymayın.
Günün Hadisi
Kul günah işlediğinde, kalbinde siyah nokta belirir. Tövbe ederse kalbi saydamlaşır, parlar. Etmeyip tekrar günaha dönerse bu leke çoğalır. Ve kalbi istila eder. İşte Yüce Allah’ın Kuran’da zikrettiği kalbin pas tutması budur.
Günün Sözü
Hayata, Karşıdan Bakmayı Bilmeliyiz
Öcal’dan İnciler
Eğer Yürekliysen Dedikodu Yapma