Değerli Okurlarım, bu makaleye başlarken, bir şeyin tadını kaçırmada üstümüze yoktur demiştim. 17 yaşındaki yetenekli bir genci Milli Takıma almak gibi yapılan yanlışlar, bazı yanlışlar yanında melek gibi kalır. Paralı yayın hayatımıza Digitürk’le girdi, Lig TV, Smart TV birbirini takip etti.
Kanalların çoğalmasının ne sakıncası var demeyin sakın. Bu kanallarla yüzlerce film izlemeye başladık. Oscar ödüllü filmlere ve Bilimsel programlara itibar azaldı. Kanalların çoğalması genel olarak insanların film zevkini sıfırladı. Bununla kalsa neyse… Televizyonlarda o kadar çok dizi var ki saymakla bitmez. Hepsinin de meraklısı vardır sanırım.
Bir dizi ismi reklam ediliyor ve deniliyor ki; “PEK YAKINDA EKRANLARIMIZDA!” Öyle söylüyorlar… Zannederseniz ki, aylar ya da haftalar sonra yayınlanacak. Öyle düşünenler yanılıyor. İki üç gün sonra o dizi ekranlara arzı endam ediyor. Bir şey ne kadar çok olursa, o kadar şey olur.
Çokluğu yetmiyormuş gibi, pembe dizilerden de kopyalama yapıyorlar. Çıplak kadınlar gırla. Böyle diziler bizde ve Arap ülkelerinde tutuluyor. Oysa Arapların üç dört avratı bulunuyor ve yine de seks ağırlıklı dizilerin başından ayrılmıyorlar. Allah onların cezalarını verecek.
Futbol yayınlarını tabi ki göz ardı edemeyiz. Futbolla yatıp kalkan o kadar çok sporsever var ki paralı da olsa kanalların çokluğu insanları doyuma ulaştırıyor.
Şunları söyleyebiliriz… UEFA Kupaları (iki takımımız devam ediyor…) Süper Lig Maçları, Ziraat Türkiye Kupası ve Milli Maçlarımız… Bunların hepsi de ekranda. Bu Futbol Maçlarının hepside spor severler (top karın mı doyurur diyenler hariç…) tarafından zevkle izleniyor. Bunlar yetmiyormuş gibi, eksik yanlarımızı görebilmek ve telafi etmek adına İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya’dan futbol programları var.
Bu programların amacı belli… O yayın kuruluşları bizim gibi garibanları düşündüğünü sanmayın. Öncelikle reklam be yayınlanan programların belli bölümlerini doldurmak… Tribünlerimiz boş de olsa, futbola yatkınlığımız var ya, ondan…
Futbol da tam bize göre. Performansımız düşükmüş değilmiş önemli değil. Oturduğumuz yerde yorumunu yapıyoruz, yarattığımız yerde “GOOOLL” diye bağırıyoruz. Önemli bir final maçı izlerken yoldan geçen birisi hızlı öksürdüğünde ne hikmetse elektrik kesiliyor. Kaç dilden iltifat edersek edelim elektrik gelmiyor. Herkesin evinde jeneratör olmadığına göre, karanlıkta fazla dost olmayıp uyumayı tercih ediyoruz.
Sabah uyandığımızda bir de bakmışız ki, takımımız şampiyon olmuş. Lig TV’nin birkaç parçaya bölünmesi, şehrimizdeki elektrik kurumunun başarısızlığı hiç gözümüze gözükmüyor. Hatta aklımıza bile gelmiyor, kazanmışız ya. Hem de yattığımız yerde, uyuduğumuz yerde kazanmışız. Futbol tam bize göre, ama…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA