Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

0
123

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah (dün) 1 Temmuz Denizcilik ve kökeni Fransızca olan “Kabotaj bayramı.” Aslında çok önemli olması gereken bugün vatandaşlar arasında çok bilinmez zahar? Özellikle denizi olmayan illerde? Bizler tabi deniz çocukları ve doğduğumuz günden beri denizle haşır neşir olduğumuzdan 1 Temmuz’u bayram olarak bilirdik. O gün yüzme yarışları düzenlenir falan. Bizim pek bilmediğimiz ancak amca çocukları ve ağabeylerimin, iskeleden denize atlamanın yasak olmadığı günlerde, yarışlara katıldıklarını ve bu yarışlarda derece aldıklarını biliriz. Sürekli enginlerdeki gemileri göstererek “biz ta  işte  o gemilere  kadar yüzerdik” diye anlatırlardı.

Hatta daha geçen hafta, ağabeyim, yurt dışından geldi. Sahile yürüyüş yapıyorduk. Birden durup denize hasretle bakmıştı ve eliyle enginleri işaret ederek “biz o gemilere dek yüzerdik çocukken” dedi. “Ama o zamanlar iskele vardı, kapımızın önünde deniz böyle  doldurulmamıştı.” Evet, sihirli kelime deniz doldurulmamıştı! “Şimdide iskelemiz var” dedim “ama oradan atlamak yüzmek falan yasak. Zaten artık deniz, sizin ve bizim çocukluğumuzdaki deniz değil ki, hatta İskenderun bile değil, sokağımız, okulumuz bile değil dedim.  Geçmişe hüzünlü bir yolculuk yaparken…

Peki ama Fransızca kökenli Kabotaj neymiş bir bakalım. Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bir zamanlar Osmanlı devleti kapitülasyonlarla yabancılara birçok ayrıcalıklar tanımak zorunda bırakılmıştı. Bu çerçevede yabancılara da kabotaj  serbestliği  tanımıştı… Bu serbestlik Lozan barış anlaşması ile 1923 yılında kaldırıldı ancak 20 Nisan 1926’da kabul edildi. Ancak ondan sonra Kabotaj kanunu 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi.

yase-kabotaj2

Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi.

Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi. Ve o gün bayram kabul edilmiştir. Üç tarafı  denizlerle çevrilmiş cennet vatanımızda denizlerimizi korumak, doğru  kullanabilmek ve sevdirmek zorundayız. Biz şanslıyız ayrıcıklayız ve bunun ayrımındayız.

Atatürk Diyor ki;

En güzel coğrafi durumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmayı bilmeliyiz; denizciliği, Türk’ün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.

Kabotajın bu yıl içinde, sadece ve tamamen Türk bayrağına dönüşü fiilen gerçekleşmiştir. Bu olayı övünerek anmak isterim. Bu olay, yüzyıllarca süren engellere karşı, ancak millî yönetimin elde edebildiği başarılardandır. Ve bize düşen Türk bayrağına dönen kabotajın en iyi şekilde kullanılması.

Ve sevgili okuyucularım çeşitli etkinliklerle kutlanan bu bayram hepimize kutlu olsun, sağlık ve sevgiyle kalalım her zamanki gibi  birlik ve beraberlikle ayrımsız gayrımsız. Milli değerlerimizin ayrımında olarak…

Ayet ve Hadislerle Ramazan-ı Şerif ve Oruç

Ramazan ve Nefis Terbiyesi

Ramazan orucu insana sabır ve tahammülü öğretir, nefsinin acziyet ve fakriyetini ihtar eder. Oruç, nefsi disiplin altına alıp  iradeyi kuvvetlendirir. Kalb, ruh ve diğer manevi latifeler oruç vesilesiyle arınıp kuvvetlenir.

Ramazan ayı yeme, içme, uyuma gibi nefsin arzu ettiği şeylere karşı tavır belirleme, nefsanî isteklere karşı, kalb, ruh ve vicdan atmosferine sığınarak sürekli istikamet üzere hareket etmeyi öğretir.

İki Cihan Serveri Efendimiz (sallallâhü aleyhi vesellem) orucun kötülüklere karşı muhafazasını ve oruçlu kimseden beklenen tavrı ümmetine şöyle haber verir: “Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)

Orucun nefis terbiyesine yardımcı olmasıyla ilgili olarak Bediüzzaman Hazretleri’nin Mektubat’ındaki bir örnek şöyledir: “Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, Rabbini tanımak istemiyor; firavunâne kendi rububiyet istiyor.

Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.

Hadis rivayetlerinde vardır ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis demiş: “Ben benim, Sen Sen’sin.” Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene? Ve mâ ente?” Nefis demiş: “Ente Rabbiye’r-Rahîm., Ve ene abdüke’l-âciz.” Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben ise Sen’in âciz bir kulunum.”

Günün Şiiri

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı 

Bak yine akıyor zaman havada karada
Asil at koşuyor cirit atan var harada
Eğleşen balıklar ile dolu deniz dibi
Sahile doğru esiyor duygular sel gibi.

Zaten belli oluyor bu gün bir başka gündür
Duyarlı demez, dün dündür bu gün bu gündür
Kırmayalım kalbini çok dalgalı denizin
Bayramıdır bugün mavi gözlü Akdeniz’in.

Ege var, Karadeniz var arada Marmara
Tuzlu suyu ile yapsın ağızlar gargara
Kabotaj Bayramı diye yazıldı tarihe
Kahramanca defol git diyerek kör talihe.

Yürekler duygu yüklü gözler sevinçle bakar
Deniz suyu bugün bir başka mavili akar
Hayırlı ve uğurlu topraktır Anadolu’m
Bayramın kutlu ve mutlu olsun Anadolu’m.

Selim Temiz

Hadis

İman, yetmiş küsür derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.

Günün Sözü

Gerçek bilgin, bildiklerinin bilmedikleri yanında daha az olduğunu anlayandır.

Hz. Ali

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here