Antalya-Hatay seferini yapacak olan otobüs perona yanaştı ve yolcular birer ikişer otobüse binmeye başladılar. Hareket saati gelince otobüs Hatay’a doğru yola çıktı. Antalya çıkışı Kaptan Yardımcısı Kemal, tekerlekli küçük servis sehpasıyla ikramlara başladı. Otobüs içindeki ilk kaynaşma bu ikramlar sırasında oluştu. Güler yüzlü Kaptan Yardımcısı Kemal, pozitif enerjisi ve dozunda yaptığı esprilerle bir anda otobüsün en çok sempati duyulan ismi oldu. Gömlek cebi üzerine takılı olan firma kişi tanıtım kartından da adı net bir biçimde okunan Kaptan Yardımcısı, kimi yolcularca ‘Kemal bey’ kimi yolcular tarafından ise sadece “Kemal” olarak çağrılır oldu.
*Sağduyu Hâkim Oldu
Birbirini tanımayan pek çok yolcu gerek yan yana oturduğu gerekse de hemen arkasında ki diğer taraftaki yolcularla bir şekilde iletişim kurdu. Seslerini çok yükseltmeden sohbeti ilerlettiler. Karayollarının yetersizliği, trafik kazaları, trafik cezaları, kimi dinlenme tesislerindeki fahiş yiyecek ve içerecek fiyatları bir çırpıda ayaküstü değil koltuk üstü ele alındı. Günün hükümeti hem övüldü hem de bazı eksikleri sıralandı. Arada fanatik tartışmalar olsa da sağduyu hâkim oldu ve Milli Değerler ortak nokta olarak hem savunuldu hem de ifade edildi.
*Samimiyet İlerledi
Otobüs yolcuları, üçüncü molasında adeta birbirini tanıyan tur yolcuları gibi olmuştu. Samimiyet ilerlemiş, yol yorgunluğu ikinci planda kalmıştı. Mola sırasında Kaptan Yardımcısı Kemal’in çalan cep telefonuna cevap vermesinin ardından oldukça sevinmesi yolcuların dikkatini çekti. Meğer Kemal’in ilk çocuğu dünyaya gelmiş ve nur topu gibi bir oğlu olmuş. Otobüs yolcuları bir anda çiçeği burnunda baba olan Kemal’i kutlamaya başladılar…
*PTT’den Emekli Kerim Amca
Güngörmüş, yol yordam bilen PTT’den emekli Kerim Amca, yine emekli Öğretmen Nebahat hanım kafa kafaya verip mola yerinde Kaptan yardımcısı Kemal’in sevincine ortak olmak ve yeni doğan bebeğe bir hediye alınmalı diye düşünürler. Nebahat öğretmen hemen eline bir poşet alır ve Kerim Amca ile birlikte çay içen, yemek yiyen, dinlenme tesisinin sahasında uyuşan ayaklarını açmak üzere dolaşan yolculara yönelirler. Durum onlara açıklanır, ardında herkes gönlünden kopan bir miktar parayı poşet içine atar. Birinci Kaptan Mehmet ile ikinci Kaptan Selim’den de hediye parası alınır… Hatta tesisin patronu Ökkeş beyden de haber ilk burada duyulduğu için doğum sevincine katkı payı alınır.
Diğer yolcuların huzurunda, boş bir masada toplanan para sayılır. Ardından para, bebeğin bir ihtiyacını karşılamak üzere Kemal’e teslim edilir. Kemal, ilk kez baba olmanın sevinci ve karmaşık duyguları yanında meslek hayatında yine ilk defa bir otobüs dolusu yolcudan hediye almanın şaşkınlığını yaşar. Gözleri dolar ve tüm yolculara teşekkür eder.
*Ağızlarınız Tatlansın…
Otobüs Antakya’ya doğru yol alırken, bir ilçe girişinde polis kimlik uygulaması yapar. Uygulama sırasında polis telsizinden bir anons yükselir. Polis Yakup’un Emniyet Müdürlüğü’ne hemen gelmesi istenir. Meğer polis Yakup, cep telefonunu evde unutmuş, ailesi de ona ancak telsiz yoluyla ulaşıp müjde vermek istemiş. Müjdeleri de ayın 15’inde teskere alıp, eve gelmesi beklenen asker oğullarının sürpriz yaparak baba ocağına bir gün önce gelmesiymiş. Polis Yakup sevinç gözyaşları ve yolcuların tebrikleriyle evin yolunu tutarken, yolculardan biri dinlenme tesisinde aldığı cezeryeyi Yakup’un eline tutuşturdu. “…Hadi kardeşim. Götür bunu evine de ağızlarınız tatlansın. Teskere alan oğlumuz da yesin” deyince hemen oracıkta yeni bir duygu seli oluştu…
*Anı Tabağı
Uzun yolculuk sırasında bir mola mekanında Silifke Belediye Başkanı Kamil Taçlı, belediyeyi aradı ve Özel Kalem Müdürü’nden, Belediye Bandosunu saat 18.30 itibarıyla Silifke otogarında hazır etmelerini, ayrıca bir otobüs dolusu yolcuya yetecek kadar porselen anı tabağının getirilmesini istedi.
Elbette bu hazırlıktan ne kaptanların, ne Kaptan yardımcısı Kemal’in ne de yolcuların haberi olmadı. Firması ve plakası belediye başkanınca bildirilen otobüs, Silifke Otogarı’na girince Belediye Bandosu çalmaya başladı. Otobüsten ilk inen Belediye Başkanı Kamil Bey oldu ve Belediye personeliyle tokalaştı. Ardından belediye başkanının nezaretinde, sırasıyla birinci ve ikinci kaptana daha sonra kaptan yardımcısı Kemal’e ve otobüsteki her bir yolcuya, birer karanfil ve anı tabağı sunuldu. Gerek kaptanlar, gerekse otobüs yolcuları bu hoş sürpriz karşısında oldukça mutlu oldular…
*Tesis Şenlendi
Otobüs, Adana yakınlarında bir başka mola yerine geldiğinde tesiste bir hareketlilik olduğu gözlendi. Meğer Garson Kadir’in oğlunun nişanı, tesisin bir köşesinde yapılıyormuş. Kaptan Mehmet ve Selim halaya koşunca, bizim yolcularda halaya dahil oldular. Tesis ve nişan bir anda şenlendi. Davulcu, davula vurdukça, halay başı Kaptan Mehmet, halay başında da oldukça marifetli olduğunu gösterdi. Yolculardan bazıları davulculara ve oynayanlara para atarak, ortamın daha da şenlenmesine vesile oldular…
*E Sınıfı Ehliyet Aldım…
Otobüs Antakya otogarına geldiğinde, daha önceki ilçe ve beldelerde inenler dahil herkes bir birinin cep telefonu numarasını alıyor. Vedalaşma sırasında yine duygu dolu anlar yaşanıyor. Oldukça hareketli ve duygusal geçen yolculuğun her bir karesi film şeridi gibi tekrar hatırlanıyor…
Aradan 6 ay geçiyor. 19 numarada oturan öğrenci Serhat’ın cep telefonuna bir mesaj geliyor. “Ben Kemal. E Sınıfı Ehliyetimi aldım ve Kaptan oldum. Firmam şu. Bundan böyle benimle de yolculuk yapabilirsin…” Diğer bir mesaj 23 numaralı koltukta oturan Aysel hanıma geliyor “Ben 27 numara da oturan Sermin. Kızımın bir hafta sonra düğünü var. Buyurun gelin” diyor.
Kaptan Mehmet de 32 numaralı koltukta oturan Ferhat beye “Şu an İzmir-Antalya seferini yapmak üzere yola çıkıyorum. İşteysen sana hayırlı işler dilerim. Hayırlı günlerin olsun” şeklinde mesaj atar…
Otobüsün 4 numaralı koltuğunda oturan Şevval ise 8 numarada oturan otobüs arkadaşı Nazlıcan’a şu mesajı atıyor “Nazlıcan. Bugün karneleri aldık. Ben yine takdir belgesi aldım. Yarın Arsuz’a yazlığa çıkıyoruz. Seni de beklerim…”
*Sevgi ve Saygı Güzellikler Yaratır
Görüldüğü üzere sevginin, saygının olduğu hemen her ortam pek çok güzelliklere vesile olabiliyor. Lütfen sevgiyi, saygıyı ve insanlarla iyi diyalog kurabilmeyi başaralım. Sonrasında inanın pek çok güzellik ve jest peşi sıra geliyor… Duygu yüklü güzel insanların yüreği de güzel olur. Yüreği güzel tüm insanlarla yeni sevgi ve güzelliklerde buluşmak dileğiyle… Unutmadan, hak edene sevginiz ve saygınız kesintisiz ve sürekli olsun…
Not: Sevgili okurlar. Okuduğunuz bu satırlar bir alıntı değil, ben Doğan Süslü’nün ilk kez kaleme aldığı satırlardır. BİR BAŞKA ANLATIMLA ANISAL BİR KURGUDUR. HAYAL ETTİM VE YAZDIM. ÖYKÜ İÇİNDE GEÇEN KİŞİ VE ŞEHİR İSİMLERİ DE KURGUDUR. Yazdıklarım için “Her hakkı saklıdır” desem bilmem saklı kalır mı? Bence kalmasın. Sevgi ve saygı paylaştıkça, karşılık buldukça güzelleşir. Arzu eden, köşe yazımın tamamını dilediği gibi paylaşabilir…