Cumhuriyet Sevinci ile Yaşama Yerleşmek

0
6

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Cumhuriyet bayramını coşkuyla, hasretle kutladık. Çok şükür bütün olumsuz etkenlere rağmen kalbimiz pır pır! Dileriz sonsuza dek sürsün Cumhuriyet sevincimiz. Gelecek yıl neler gösterecek bilemiyoruz ama biz her zaman ve aslında her zamankinden çok Cumhuriyetimize, birlik ve beraberliğimize sahip çıkarsak düşünmeye gerek bile yok.

& & & & &

Bu özel ve kutlu günde doğmak bendenizi kendi gözünde özel kılıyor (alçak gönüllü olmayacağım yani) ve bu günde doğum günümü, sosyal medyada, bizzat eve gelerek ve telefon ederek kutlayarak bendenizi özel hissettiren bütün dostlarıma, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Cumhuriyet varsa bizde varız. Hep birlikte Cumhuriyetle kalalım.

& & & & &

Cumhuriyet candan can çıkarak kuruldu. Toprağa düşen kan bayrağa rengini verdi, bu anlatılır bir şey değil. Derin derin düşündürür, gözünüzün önüne getirirseniz eğer, Mehmetçikler gelir önce gözünüzün önüne, giyilmekten hırpalanmış eskimiş giysileri, delik botları ile ellerinde kendilerinden büyük silahları… O ağır hımbıl silahları sanki kristal bir vazo tutar gibi tutarlar, yokluktan, yoksulluktan, şeffaflaşmış elleri ile. Çünkü onlar vatanı da böyle zarif bellemişler ve onu korumak şerefi onlara verilmiş, onlar o kadar büyümüşler ki minnacık olmuşlar tevazudan, güç gelmiş kollarına, onlardan habersiz, onlar mı? Onlar analarının kınalı kuzuları, onların bir görevi bir amacı var. Vatan için savaşmak, kurtuluş ve dolayısı ile özgürlük için ölüme gitmek? Ve o Mehmetçiklerin bir Komutanları var, dünyada kimsenin sahip olamayacağı bir lider, bir diğer mucize! Gerçekten şimdi düşünüyorum da Atatürk bir mucize ya! Gerçek bir mucize, bir ülkeyi yok olmaktan kurtarmak için özel olarak yollanan! Ne kadar şanslıyız?

Ve işte o kurtuluş destanı ve doğuş destanı bendenize müthiş bir heyecan, bir enerji veriyor. Öyle bir enerji ile doluyorum ki bu günlerde, ayrılıkları can yakan, şehitlerimize bile kendimce can verdiğimi düşünüyorum.  Ve kendimi bedeninden sıyrılmış, ağırlık taşımayan bir sevgi yumağına benzetiyorum, sevgi ışınlarını yayan her tarafa eşit mesafede… Cudi dağında, Ömerli’de, Çukurca’da, Musul’da, Kobani’de, Kerkük’te, Suriye’de, İdlib’de ve Mehmetçiğin olduğu her yerde.

Ülkece zor bir dönemden geçerken, bize lazım olan, birlik, beraberlik, sağduyu ve her şeye rağmen “biz” olmak…

Ve sevgili okuyucularım, Cumhuriyet bayramında ve sonrasında heyecan, sevinç, acı, kuşku ve garip bir korku ile bilinmezler içinde yaşarken, yüreğimiz hem ağır, hem boşlukta çırpınırken yine de umutlarımızı taze tutmaya devam edelim. Asık surat kimseye yakışmıyor, önce gülümseyelim, sonra gülümsetelim ve sağlıkla, sevgiyle birlik ve beraberliğimizden ödün vermeden, ayrımsız gayrımsız yaşamaya çalışalım…  Yase

& & & & &

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyete

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki zayıflık ve çöküş sürecinin bir sonucu olarak günümüz Türkiye’sinin temellerini atan cumhuriyetin doğuşu gerçekleşti. Bir zamanlar dünyanın en güçlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı sonrasında büyük bir yıkım ve kaos içine sürüklendi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşta yenilmesi ve ardından imzalanan antlaşmalar, ülkenin sınırlarını daralttı, ekonomisini zayıflattı ve ulusal onurunu zedeledi. İşgal altındaki topraklar da halk arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı. Bu dönemde Anadolu’nun dört bir yanında halkın içindeki bağımsızlık arzusu giderek büyüdü.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki milli mücadele, Türk halkının bağımsızlık ve özgürlük sevdasını yansıtan unutulmaz bir destan hâline geldi. Sakarya Meydan Muharebesi gibi kritik noktalarda elde edilen zaferlerle Türk milleti kararlılığını ve vatan sevgisini dünyaya göstermiş oldu. Koca bir millet nihayetinde Büyük Taarruzla zafer kazandı ve bu dönem Kurtuluş Savaşı’nın en parlak anılarından biri olarak tarihe geçti.

29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilan edilmesi, sadece bir siyasi değişimin ifadesi değildi. Türk halkının özgürlük ve bağımsızlık arayışının da bir sonucuydu. Cumhuriyet, ulusun kendi kaderini tayin etme hakkını getirerek modern bir devletin temellerini atmış oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen Atatürk İnkılapları, toplumsal ve kültürel bir dönüşümü de beraberinde getirdi.

Bu tarihte Türk milleti, kendi iradesiyle cumhuriyetin temellerini attı. Bu süreç, Türk halkının vatan sevgisini ve milli birliğini tüm dünyaya ilan ettiği eşsiz bir dönem oldu. Cumhuriyetin ilanı aslında yüzyıllar boyunca köklü bir tarihe sahip olan Türk milletinin modern dünyada da aynı coşku, azim ve özveriyle varlığını sürdüreceğinin habercisiydi.

& & & & &

Bir Dönüm Noktası

Dediğimiz gibi, bir zamanlar ülkemiz Osmanlı İmparatorluğu adındaki büyük bir devletin parçasıydı. Ancak zamanla işler karmaşıklaştı ve ülkemiz zor zamanlar geçirdi. İşte tam da bu dönemde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere asıl kahramanlarımız sahneye çıktı. Ülkemizi düşmanlardan kurtarmak için mücadele ettiler. Kurtuluş Savaşı’nın sonucu olarak 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Bu da bir ulusun kendi kaderini tayin etme ve demokrasiyi seçme anlamına geliyor. Bildiğiniz gibi demokrasi herkesin fikrini söyleme ve seçim yapma hakkı olması anlamına geliyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizi modern ve güçlü bir şekilde yeniden inşa etmek istedi. Bu yolda eğitim çok önemliydi. Atatürk’ün de dediği gibi: “Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur.”

Atatürk, kızların da erkekler gibi okumasını ve öğrenmesini istedi. Ona göre güçlü bir ülke sadece güçlü erkeklerden değil, aynı zamanda bilgili ve güçlü kadınlardan da oluşuyordu. Onun yönlendirmesiyle ülkemizde birçok değişiklik yapıldı. Mesela harf devrimi oldu ve okullarda Türkçe öğretilmeye başlandı. Artık herkes için okuma yazma öğrenmek daha kolaydı. Harf devrimi sayesinde bilgiye ulaşmak daha da basit hâle geldi.

Bunun yanı sıra kadın hakları da güçlendirildi. Kadınlarımız artık daha fazla iş ve siyasette yer alabiliyor, daha fazla hakka sahip oluyor. Bunların hepsini bu dönüm noktasına borçluyuz.

Günün Şiiri

Ringlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasından güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya aşk içinde harap ol, ya şevk içinde gönül.
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

Yahya Kemal BEYATLI

 Ellinci Yıl Marşı

Müjdeler var yurdumun toprağına, taşına;
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına!
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım;
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Yılları bir çığ gibi aşarak hafta hafta,
Koşuyoruz durmadan kadın erkek bir safta..

Elimizde meşale; ilke ilke Atatürk,
Işıklarla donattık ülkeyi her hafta.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.

Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş,
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola;
“Yurtta barış” ilk hedef, “Cihanda sulh” parola.

Koparamaz hiçbir güç bizi millî birlikten;
Atamızın izinde koşuyoruz kol kola.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.

Yaşasın hür ulusum! Soylu gencim, benliğim!
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim!
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara;
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim!

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…

Bekir Sıtkı ERDOĞAN

100. Yıl Marşı

Parlayan yıldızı Anadolu’nun
Çağlayan sel gibi şanlı Ulus’un
Türkiye yüzyılı titretiyor dünyayı
Sarsılmaz bir inançla kalpte tutukusu

Bu toprak, bu deniz, bu bayrak bizim
Tarihe sığmayan destanlar bizim
Türklüğün yazgısı yazılıyor koynunda
Kalplere kazınmış bu vatan bizim

Yüzyıllarca kutlanacak Cumhuriyetimiz
Her zaman aydınlık mavi göklere uzanacak ellerimiz
Yüzyıllarca kutlanacak Cumhuriyetimiz
Gazi’nin açtığı bu kutlu yolda yürüyeceğiz hepimiz

4
Özgürlük tutkusu damarlarımda
Çelikten her nefer semalarımda
Sarmaşık dal gibi sarılmışız biz bize
Tek yürek bu millet en zor anında

Düşmanlar bir olsa yağsa göklerden
Denizler köpürse taşsa dağlardan
Kimseye eğmedik boynumuzu eğmeyiz
Kahraman yarattı Türkü yaratan

Yüzyıllarca kutlanacak Cumhuriyetimiz
Her zaman aydınlık mavi göklere uzanacak ellerimiz.

İlker KÖMÜRCÜ

Günün Sözü

Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
L.A.Seneca

Adaletin hâkim olduğu yerde, silahın yeri yoktur.
J.Amyot

İnsan ne kadar büyük ruhlu olursa, aşkı o kadar derin bir şekilde duyar.
Leonardo da Vinci

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here