Cumhuriyet Bayramını Coşkuyla Kutladık

0
62

Cumhuriyetimizin 90. yılını bütün yurtta coşku ile kutladık. Protokol kutlamalarındaki resmilik ve durgunluğa karşı halkın kutlamaları tek kelime ile muhteşemdi. Hele Ankara, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere diğer bütün şehirlerimizde, insanların ellerinde bayraklarla meydanlara inmesi ve Atatürk’e, Cumhuriyete bağlılık yemin etmesi, “Andımızı” aynı anda yüz binlerce insanın yüksek sesle söylemesi, Türk Milletinin Cumhuriyete sahip çıkışının ispatıdır. Biliyorsunuz cumhuriyetin kurulması ile birlikte bulunduğumuz coğrafyada modern bir Türk devleti meydana geldi. Bu devlet kısıtlı imkânlara rağmen çok güzel şeyler yaptı. Ekonomiyi yükseltmek için fabrikalar kuruldu. Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarılarak Türk çocuklarının milli eğitimde dünya standartlarına ulaşmasının önü açıldı. Dış politikada ise dünyada saygın ve sözü geçen bir devlet olduk.

Sanat, edebiyat, eğitim, kültür, ekonomi, siyaset, spor velhasıl aklınıza gelen her konuda Türkiye büyük ilerlemeler yaptı. Çünkü Türkiye’yi başta Atatürk olmak üzere çok kaliteli bir lider kadrosu yönetiyordu ama maalesef Atatürk’ten sonra gelen idarecilerimiz Türkiye’yi iyi yönetemediler. Milli olan dış politikamızı, eğitimimizi, ekonomimizi koruyamadılar. İkinci dünya savaşından sonra Türkiye’de ABD yanlısı politikalar yapıldı. Türkiye ABD’nin güdümüne girdi. Hele Adnan Menderes zamanında her işimize karışmaya başladılar. AKP’nin iktidar olmasından sonra ise Türkiye’de taşlar yerinden oynatıldı. AKP milli olan her şeye karşı çıktı. Anayasa’dan Türk ismini çıkarmaya kalktılar. Atatürk’ün ismini hafızalarımızdan silmeye çalışıyorlar. Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Abdullah Gül daha Başbakan iken ortaya bir laf atmıştı; “Dağlara taşlara Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünü yazmak ilkelliktir.”

Daha sonra milletvekillerinden, üniversitelerden bu görüşü destekleyen yandaşlar bulundu. Hatta Ege Üniversitesinden bir Profesör, “Her yere bu adamın resimlerini asıyorsunuz” sözleri ile kastettiği Atatürk’ün resimlerinin asılmasına karşı çıktı. Tabii iş bu kadarla kalmadı. Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye’de 36 etnik topluluk olduğunu ve bunlardan birinin de Türk Milleti olduğunu söyledi. Yani imparatorluklar kuran, imparatorluklar yıkan, yüksek bir medeniyete sahip Türk Milletini sıradan bir etnik guruba indirgediler. Bu da yetmedi Milli Eğitimle oynadılar ve “Dört artı dört artı dört” diye ne olduğu belirsiz bir sistem getirdiler. Bu sistemle ilkokullarda karışıklığa yol açtılar. Ekonomide ise durum, oldukça zor dönemlere doğru yelken açtığımızı gösteriyor. Dış borç katlanarak artarken cari açık, yani borç ile alacak arasındaki fark aleyhimize artarak sürüyor.

Özelleştirme yapıyoruz diye Atatürk döneminden beri yaptığımız fabrikaları, tesisleri yok pahasına sattılar. Atatürk zamanındaki Türk ekonomisinin gücüne hala ulaşamadılar. Atatürk, devletin o fakir halinde bile büyük bir kalkınma hamlesi başlatmıştı. O zaman Türkiye’nin uçak fabrikası kurup, ürettiği uçakları Avrupa ülkelerine sattığını bilmiyorlar herhalde…

Dış politikaya gelince; Cumhuriyet tarihinin en kötü dış politikası olarak tarihe geçti. Suriye politikasını anlayan kimse var mı? Dün Suriye Devlet Başkanına “Kardeşim Esat” diye hitap ederken, bugün “Ey Esat” diye düşman olmanın mantığını anlamak mümkün mü? Velhasıl bu konuları anlatmaya bir köşe yazısı yetmez. Amacım sadece az da olsa bir fikir verebilmekti.

Türk Milleti kendisini yok sayanlara karşı büyük bir sabır gösteriyor. Büyük millet olmanın vakarı ve olgunluğu ile hareket ediyor. Milyonlarca insanın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında hep bir ağızdan “Andımızı” okuması bir ikazdır. AKP’nin bunu iyi değerlendirmesi ve aklın gereğini yapması lazımdır. Şurasını hiç kimse unutmasın ki; Bu topraklar Türk’ün kanı ile ıslandığı için vatandır. Bu vatan için kanını dökenlere Türk denir. Bu vatana da Türkiye denir…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here