CHP’li Vekil Dudu’dan Araştırma Komisyonu Kurulması Talebi

0
115

mevlut-dudu-4“Toplumda Laikliğin Anayasa’dan da Silinmek İstendiği Yönünde Ciddi Bir Kaygı Yaşanmaktadır”

Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Avukat Mevlüt Dudu, anayasanın bazı hükümlerine aykırı idare işlemlerinin ortaya çıkarılması için Araştırma Komisyonu kurularak konunun araştırılmasını talep etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisine araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili bir önerge sunan Dudu; “Son dönemde Türkiye genelinde artan laiklik karşıtı uygulamalar, 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından yürürlüğe giren Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde idari düzeye taşınmıştır. Anayasa’nın Başlangıç kısmında vurgulandığı üzere kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya karıştırılmaması, tarikatların örgün eğitim sahasına girmemesi gerekmektedir.

Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri arasında yer alan “Cumhuriyet’in niteliklerini” düzenleyen 2’inci maddesinde ifade edilen “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmüne aykırı idare işlemlerinin ortaya çıkarılması için Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak konunun araştırılmasını arz ederiz” dedi.

Komisyon kurulması talebinin gerekçelerini de ayrıntılı bir şekilde anlatan CHP’li Vekil Dudu; “AKP iktidarında aşındırılan ve “pasif laiklik terminolojisi” geliştirilerek sulandırılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ana omurgasını oluşturan laiklik ilkesi, yeni yapılmak istenen Anayasa’dan da çıkarılmak istenmektedir. Son dönemde laiklik karşıtı görüşlerin arttığı, televizyon kanallarındaki tartışma programlarında hilafet isteyen kişilerin boy gösterilerek bu yönde bir kamuoyu algısı yaratılmak istendiği ve hükümet eliyle konunun gündem maddesi yapıldığı görülmektedir.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Nisan 2016’da “Yeni Anayasa’da laiklik olmamalıdır” sözleriyle fitili ateşlenen konu, 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından yürürlüğe konulan OHAL süreci ile eylemsellik kazanmıştır. Külliye içinde bulunan Millet Camii’nde 6 Ağustos 2016 tarihinde bir tarikatın 1000 kişi ile toplu zikir yapılması, Anayasa’ya açıkça aykırı bir olaydır.

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ/PDY) Türkiye Cumhuriyeti’nin en kritik yapılarına nüfuz eden teşkilatlanma şeması ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi de dikkate alındığında tarikat ve cemaatlerin siyaset dışı kalmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Ne var ki AKP iktidarının FETÖ dışındaki cemaatleri yücelterek onlarla bütünleşmiş mevcut durumunu sürdürdüğü görülmektedir.

Uşşaki Tarikatı’nın “Fatih Nurullah Efendi” isimli lideri, Cumhuriyet rejiminin yerine yeniden Osmanlı Hanedanlığına geçileceğini müjdeleyerek, “Birinci Türkiye Cumhuriyeti son buldu, İkinci Osmanlı kuruluyor, onun başı da Tayyip Bey birinci padişahımız olarak gözüküyor” sözleriyle AKP’ye selam göndermiş, tarikatının ayrıcalıklarını güvenceye almayı amaçlamıştır. Müritleri için en hakiki mürşit olduğunu iddia eden tarikatlar, din ve millet arasında birleştirici olmaktan ziyade politikaya girerek güç kazanmaya çalışmış, Osmanlı devrinde bile takibata uğramıştır.

Son dönemde televizyonların en önemli tartışma programlarına İslami hukuka göre yaşamak istediğini, laiklik kelimesinden bile hoşlanmadığını vurgulayan kimi sözde yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin “kadrolu konuk” gibi sürekli davet edilmesi, “her düşüncenin özgürce tartışılması adına” açıkça laikliği “din düşmanlığı” gibi gösterip, hilafeti sempatik göstermeye dönük algı operasyonlarıdır.

İktidarın dini vakıf ve cemaatlere her türlü desteği vererek, eğitim kurumları ve yurtlar açtırması, Anayasa’da güvence altına alınan Tevhidi Tedrisat Yasası’na açıkça aykırı eylemlerdir. Ensar Vakfı’nın Karaman kurslarında ders veren M.B adlı bir sınıf öğretmeninin Vakfın yurdunda kalan ilkokul ve ortaokul öğrencilerine tecavüz etmesi ve bu olayın AKP hükümeti eliyle küçültülerek, Vakfın özel korumaya alınması, laik hukuk devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, OHAL’i gerekçe göstererek ve aile hayatını korumak iddiasıyla 28 Eylül 2016 tarihli genelge çıkarmış, kentteki içkili yerleri ve eğlence mekânlarını kapatmıştır. İktidarın bu genelgeye sessiz kalması örtülü destek verdiğinin göstergesidir.

Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, aynı zamanda bireylere din ve vicdan özgürlüğünün tanınması, özgür düşünme, özgür iradeye sahip olma ile farklı düşünce ve yaşam biçimlerinin devlet güvencesine alınması anlamına gelir. Ne var ki Türkiye’de son dönemde farklı yaşam tarzı nedeniyle özellikle kadınlara yönelik saldırılar artmaktadır. Toplumda laikliğin Anayasa’dan da silinmek istendiği yönünde ciddi bir kaygı yaşanmaktadır.

Örnekleri hızla artan bu gelişmelerin tüm boyutlarıyla incelenmesi, Cumhuriyet’in temel niteliği olan laikliğe ve Anayasa’ya aykırı işlem ve eylemlerin açığa çıkarılması, sorumlular ve buna çanak tutanlar ile gerekli idari işlemleri yapmayanların tespit edilmesi için Araştırma Komisyonu’nun kurulması zaruret kazanmıştır” şeklinde konuştu.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here