CHP İskenderun İlçe Örgütü Adına yazılı bir açıklama yapan İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününün anlamından söz etti. Emeğin yüceliğini anlatan Mansuroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Değerli Dostlarım, 1 Mayıs’ta ABD’nin Chicago kentinde 1886’da İŞ GÜNÜ’nün 8 saat olması için başlattıkları mücadelede işçiler yaralandı, öldü. 4 sendikacı idama mahkum oldu. Emekçiler ağır bedel ödedi. 1 Mayıs 1889’da İŞÇİ BAYRAMI olarak benimsendi ve o tarihten bu yana 1 MAYIS bütün dünyada “EMEK VE DAYANIŞMA” günü olarak kitlesel olarak kutlanılıyor. Ülkemizde de 1923’ten itibaren kutlanmakta olan 1 MAYIS, 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda kana bulandı. Kutlama yapan emekçilerin üzerine açılan ateş ve panikte 34 işçi öldü ve pek çok emekçi de yaralandı. Acıları kapanmadı. 1 Mayıs kutlamalarının simgesi olan Taksim Meydanı, çoğu kez kutlamalara kapatıldı. İşçi Bayramlarını kutluyoruz ama hala AÇLIK SINIRININ altında asgari ücreti, emekçilerimize reva görüyoruz.
Değerli Dostlarım;
1Mayıs; dünyada ezilen ve sömürülen işçilerin birlik ve dayanışma günüdür.
Ülkemizde 12 Eylül 1980 tarihi öncesi 1 Mayıslar; işçi örgütleri öncülüğünde, ülkedeki tarım ve diğer alanlardaki emekçilerin katılımı ve halkın demokrasi mücadelesinden yana olan siyasi örgütlerin katılımı ile coşku içinde kutlanırdı.Ezilenlerin omuz omuza hak aradığı o günler, iktidarları o kadar ürküttü ki 1 Mayısları engellemek için kitlesel katliama ulaşan saldırılar yapıldı.Buna rağmen örgütlü güce sahip Türkiye emekçileri mücadeleden hiç vazgeçmedi.
12 Eylül 1980’de askeri darbe yapıldı.
İlk uygulamaları; işçi ve köylü örgütleri bir gecede kapatıldı. Mal varlıklarına ve paralarına el konuldu. Başta işçiler olmak üzere tüm emekçiler örgütsüz ve dayanışmasız bırakıldı. Karşı çıkışlar ise acımasızca ezildi.
Dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs nedeniyle bu seneki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü gerektiği gibi kutlayamıyoruz. Ama bu felaketi fırsat bilen iktidar bu krizin faturasını yandaşlarını koruyarak alınteriyle evine ekmek götürme derdinde olan, alınterinin karşılığını isteyen emekçi kesime kesti. İşçiler ve emekçiler virüsten kurtulsa bile AKP iktidarının yarattığı düzende açlığa ve sefalete sürüklenmektedir. Çalışanlar bu yıl 1 Mayısı hem virüs salgını hem de iktidarın kuşatmasında karşılamaktadır. Daha önceden talep ettiğimiz fakat sesimizi duyuramadığımız tam kapanma isteği bu yıl iktidarın yanlış sağlık politikaları nedeniyle can kayıplarının tavan yaptığı, hastanelerin lebaleb dolduğu bir ortamda mecburen kabul gördü. Emekçi ve emekli vatandaşlarımıza hiçbir destek paketi açıklanmadan ve destekte bulunulmadan açıklanan bu fiyasko karara itirazımız var. 19 gün boyunca evine ekmek götüremeyecek, bir anda kepenk kapamaya mecbur bırakılan vatandaşlarımız adına bu kapanmaya itirazımız var. Sosyal devlet gereğini yerine getiremeyen bu iktidara itirazımız var. Emekli ikramiyelerine dalga geçer gibi 100 lira zam yaparken aslında 15 lira da fazla verdik diyen iktidara itirazımız var.Konuşan, sorgulayan birey istemeyen iktidara itirazımız var. İşte CHP olarak tüm bunlara itirazımız var. 1974 yılında “Eşit işe eşit ücret ” ilkesini dile getirip emek Hakkari’de de İstanbul’da da aynıdır diyerek o zamana kadar ülkemizde dört ayrı bölgede dört ayrı asgari ücreti kaldırıp tek asgari ücret uygulamasını getiren eski genel başkanımız ve başbakanımız rahmetli Bülent Ecevit’i saygı ve minnetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, yıllardır kendisini ilelebet iktidarda kalacak sanan AKP sonunda işler iyice sarpa sarınca ülkenin vaziyetini unutturmak için her gün gündem değiştiriyor. 12 Eylülcüler de, ANAPlılar da bunlar gibi sanmışlardı ama mahkeme kadıya mülk olmuyor, hepsi gitti. AKP de gidecek. Biz doğrulunca onlar iyice eğrilip bükülecek.
Sözlerime son verirken başta 1 Mayıs 1977’de Taksim alanını doldurarak o günkü iktidarı tir tir titreten ve başta orda canını veren 34 emekçimiz olmak üzere tüm bu emek mücadelesinde onurlu ve kararlı duruş sergileyen tüm emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyor ve sevgili Can Yücel’in bir dörtlüğüyle sizleri en devrimci duygularla selamlıyorum;
Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş,
Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş…
Oysa dünya, işçilerin omuzları üstünde durur
Kıpırdasın da gör deprem nasıl olur!!” (Haber Merkezi)