İstanbul’da tacizci bir vatandaş, TBMM’ye şikâyette bulunarak, “Fordçuluk” olarak bilinen, toplu taşımada tacizin cezasının çok ağır olduğunu savundu ve indirim istedi.
Kadına taciz olayı Nisan 2014’te cereyan ediyor. Başka bir taciz vakası da aynı yöntemle Ağustos 2017 tarihinde yaşanıyor.
Böyle uyanıklık, utanmazlık ve pişkinliğe pes doğrusu! Vatandaş, “hem suçlu hem güçlü…” Tacizci beylerin gönüllerini hoş etmek için istek üzerine yasalarda tacizle ilgili ceza indirimi konusunda “kişiye özel” değişikliğe gidilmesi gerekecek.
Bu türden uyanık geçinen sapıkları bilgilendirmek amacıyla “taciz cezası tarifesi” şeklinde tek-tek maddeler halinde liste hazırlanmalı ve onlara takdim edilmelidir. Lokantalarda, masalarda yemeklerin türü ve fiyatlarını içeren yemek listesi bulundurulur. Bu yöntem aynen tacizci sapıklara da uygulanmalı ki, tüketecekleri ürünün bedelini önceden öğrenebilsinler.
Örneğin, tacizin fiyatına açıklık getirmek için bir “taciz listesi” hazırlanmalı ve tacizin türlerine göre onlara kaça patlayacağı belirtilmeli. Hiç olmazsa listeyi ezberler, bedel öderken itiraz etmekten vazgeçerler.
Tacizin yazılı veya sözlü, yatarak, uzanarak veya çömelerek, haberli (izinli) veya habersiz, açık veya kapalı alanda, bahçede veya parkta, tenhada veya kapalı bir ortamda, nehir, göl veya deniz manzaralı bir yerde, sabah, öğle veya gecenin bir vaktinde, evde veya işyerinde, otobüs, kamyon, binek araba, motosiklet, mağara, gemi, tren, denizaltı veya uçakta, haftanın hangi gün veya yılın hangi mevsiminde…
Tacizin meydana geldiği yere göre ayrı-ayrı fiyat biçilmeli. Çünkü bay sapıl, çirkin olayı gerçekleştirdiği otobüsü sıradan bir yer olarak nitelendiriyor. Ama uçaktaki tacizin sıra dışı pahalı ve lüks bir ortamda oluştuğunu, ceza bedelinin de yüksek tutulması gerektiğini savunuyor.
Tacizci, kendini çarşıda pazarda, alışveriş yaptığını sanıyor. Sanki sezon sonu indirimden yararlanmanın arayışlarını sürdürüyor. Ürünü kullandıktan sonra bedelini yani neye mal olacağını fark edince aklı başına geliyor. Fiyatı çok yüksek buluyor, itiraz ediyor ve işi pazarlığa döküyor.
Hâlbuki ürünü kullanmadan önce başına gelecekleri düşünecekti. “Beş on dakikalık kullanılan bir ürün için, yıllarca sürecek bir ceza borcuna katlanmak zordur” diye söyleniyor.
Ceza fiyatlarında damping uygulanmasını talep ediyor. “Hakem heyeti” de, akıl veren bu sapığın saçma sapan sözlerine gülüp geçiyor.
Hakem heyeti “Kanun var nizam var. Yasalar net ve açık. Ürün bedeli her şey dahil hesaplanmaktadır. Taciz bedellerinde indirime gidemeyiz. Bütün tüketiciler, yasaların karşısında eşittir. Ayrıcalık tanınamaz. Vicdani ve ahlaki ilkeler ışığında adaletli davranmak görevimizdir” diyor.
Ahlaksızlığı meşrulaştırmaya çaba gösterenlerin şunu iyi bilmesi gerekir: “Maddi bir ürünü onarmak kolay ama manevi ürünü onarmak neredeyse imkansızdır…” Akıllarını taciz ve tecavüzle meşgul edenlerin, akıllarını başlarına almaları toplumsal bir sorumluluktur.