Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Artık birisi bendenize “abla” dese tüylerim diken diken oluyor. Ya da bizim çocuklardan birine “abi” dese. Koskocaman adamlar profesör olmuş, general olmuş, daha bilmem neler olmuş. Abilerin, ablaların dediği her şeyi hiç akılları fikirleri yokmuş gibi sorgulamadan kabul etmişler ve bu günlere dek gelmişler. Hadi küçükken aklın ermiyordu yoksuldun bilmem neydin kardeşim büyüdükçe akıllanmaz mı insan? Dünyanın kitabını okuyorsunuz, dünyayı geziyorsunuz, en önemlisi dini eğitim görüyorsunuz, hiç nedir bu, ben neden sorgusuz sualsiz inanıyorum demez mi insan kendine? Robot musunuz yoksa?
Valla okuduklarımızı artık anlamakta zorlanıyoruz. İnsan nasıl bu kadar kula kul olur? Çocuklar bile akıllarına yatmayan şeylere tepki gösterebiliyorlar, siz kocaman adamlar nasıl bu kadar tepkisiz ve ihanet içinde olabiliyorsunuz, yazıklar olsun, yazıklar sizin yerinize utanıyorum, tuvaletlerde, çatı katlarında gizlenen kelli felli kocaman insanlar. İnsan intihar eder bu duruma düşmez canım. Ve nasıl bir takiye içindesiniz vay be kime inanacağımızı bilemiyoruz artık kılcal damarlara bile işlemiş durumdasınız, sorgusuz sualsiz kocaman uzaktan kumandalı robotlar.
Ve siz uzaktan kumandalı robotlar ve PKK, Allah’tan bulun belanızı, dünyada ahrette mekanınız cehennemin dibi olsun. Haftanın son günlerinde vatanın canını yakan, alçaktan öte, insanlıktan yoksun, aynen FETÖ’cüler gibi uzaktan komutalı robotlar yine vatan evlatlarına kıydılar korkunç bir şekilde. Ne demek ya 8 ton ağırlığında patlayıcı kullanmak? Lanet olsun size Elazığ, Van, Bitlis’te 200’den fazla yaralı ve 12 şehit, bu patlamalarda can vermiş yaralanmış.
FETÖ başarılı olmadı sırada PKK var. Allah kahretsin… Dış mihrakların üzerimizdeki korkunç oyunu hız kesmeden artırılıyor. Sokaktaki çocuklar bile bunu biliyor artık. Kimsenin yapabileceği bir şey yok mu? Bu gidişi durdurmanın olanağı yok mu?
& & & & &
Birlik ve beraberlik zamanı diyoruz, yeni sayfalar açıyoruz. Ancak bu yeni sayfalara yazacaklarımızda Atatürk cumhuriyeti ve demokrasi anlayışı, laiklik, temizlik, şeffaflık olacak mı, kirimizden pasımızdan kurtulabilecek miyiz? Yoksa yeniymiş gibi yaparak eskinin üzerinden mi gideceğiz? Canı gönülden temiz ak pak olmayı diliyorum herkes için.
& & & & &
Binlerce 2.5 lira ne eder?
Aklıktan paklıktan çokta umudum yok. Çünkü umudun olabilmesi için hak yeme diye bir şey olmamalı önce diye düşünüyorum.
Çok basit bir şey anlatacağım. Okullar açılıyor. Öğrenciler okul harçlarını yatıracaklar. Ayın ortası zaten tarih olarak kötü bir zaman, olanı var olmayanı, hadi mecburen borç harç alıp ATM’den yatırıyorsunuz. ATM’nin size geri para vermesi gerekiyor. İki buçuk lira gibi… İki buçuk lira deyip geçmeyin bu parayla iki simit bir su alır öğrenci. Ve haksız yere öğrencilerden kesilen binlerce iki buçuk liranın yükü ne olur biliyor musunuz? İşte bu haksız kazançtır. Ve daha bilmem nedir dilim varmıyor. Ve bendenizin hak ölçüsü budur. Bir kuruş bile olsa iade edilmelidir. Madem iade edilmiyor, aksine gasp ediliyor o zaman biz insanlar daha çok çekeceğiz kendi elimizden.
Hep dış mihraklar diyoruz doğru ama ya bizim kendi elimizle kendimize yaptıklarımız?
& & & & &
Deniz Kaplumbağaları
Valla sevgili okuyucularım Gazipaşa sıcak bizim içimiz ondan sıcak. Sinirlerimiz tepemizde. Bu kadarı da olmaz yani bir taraftan PKK, bir taraftan FETÖ cinnetti, bir taraftan kendi elimizle kendimize yaptıklarımız. Kesilen ağaçlar, toz toprak altında kalan sokaklar da cabası yani bir yaz ki yaşadığımız cehennem adeta… Allah bize bunun gibisini yaşatmasın. Ailede hastalıklar ölümler oldu yeminle onların acısını bile doya doya çekemedik. Yaşadığımız bu kötü günlerden ötürü.
Tabii dünyayı biz kurtarmayacağız ama deniz kestanelerini de unutamayalım. Denizkestanesi demişken. Deniz kaplumbağaları yavrulama mevsiminde. Sahile vurmuşlar. Bizim akıllı kafeci gece kafenin bütün ışıklarını yakmış zavallı hayvanlar kafeye doğru gidiyor yumurtalarını bırakmak için!
İnanılır gibi değil cehaletimizde üstüne üstlük yani. Peki güzel bir şey yok mu, var tabi çocuklar, kuşlar ve hayvanlar. Bizim sitede bu yaz onlarca minik çocuk var. En büyüğü 3 yaşında, havuzda, denizde gönüllerince eğleniyorlar… Onlara bakınca içimden şarkı söylemek geliyor. Ve kuşlar, kesilen ağaçların kuşları bizim ağaçlarda şimdi onların seslerine uyanıyorsunuz neşeli neşeli cıvıldaşıyorlar. Bak hala güzel bir şeyle var demek ister gibi ve gün batımı tabi onu görebilirsek düşüncelerimizden…
Ve bir hayat ki istesen de istemesen de yaşamak zorunda olduğun bir zaman. Ve bu zamanda eşit, özgür, laik ve en önemlisi insan olarak yaşayalım sevgili okuyucularım. Sağlıkla ve sevgiyle ayrımsız gayrımsız. Birbirimize katlanarak değil bir birimizi anlayarak, saygı duyarak. Yase
Günün Şiiri
İlkyardım Bilgisi
temizyürek’li mahmut’a
bütün bir aşk yılı kapıştın sinir uçlarınla
güneşe, kış geldiğinde yer açmak için
damarlarını ürküterek vücudunu dolaşan kanın
umurunda olmadı başka hayatları sürçmesi
cesaretin, alay konusu oldu
elini korkak alıştıranlar arasında
sen de cesur sandın onları
korkunu anlayacak kadar
göğüs kafesimdeki yetimim!
artık balmumu gibi keman yaylarına sürtüyorlar seni
sen ki hazırdın buna da:
jangarbarek milesdavis hacıtaşan ve yaylılar
bir bir boğulurken “bırakırsan ölürüm” gürültülerine
hazırdın sadece bir ses için aldanmaya
böylece dünya derin oyuklar açtı sende
kendi kalplerini bile stetoskopla dinleyenler
buna derinyara diyerek katkı yaptılar literatüre
ve güncelleşti ilk yardım çantası
gazetelerin eki olacak kadar
hem aşk, bazen sargı bezi olmanı ister üçüncü kişiye
bir başkasının doktoru olmak
kaldı ki en ciddi yoludur sağlığımızı korumanın
“neyin var” sorusunu ilk soran
bir bilen olur: kim ne kadar aşk ve güçten kalmış
kabul defteri açılır, kayıt yapılmış, gözlük camı buğulanmıştır
beyaz önlüklerin vilayetin önünde legale çıktığı bu saatlerde
tababetin temel bilgisidir, gözyaşlarını yeraltında tutmak
avucumuzun içinde oynadığımız iki taş bile ezebilir belki bizi
yine de her zaman huzur verir
psikiyatri kliniklerinde ziyaretçi olmak
çünkü acımak duygusu da bir haraç değil midir
bıçağı sapından tutmaya alışmış olanlar
ağzında yaşayanlardan bir armağan gibi alırlar bunu
gözler göstere göstere doldurulur
ve boşalır patlayan flaşlarla
patlar kalb
boşalır başını oraya koymuş doktor
Akif KURTULUŞ
Günün Fıkrası
Yarısı Eşektir
Milletvekillerinden biri, bir gün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve: “Bu meclistekilerin yarısı eşektir!” der ve iner kürsüden. Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekâsını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler: “Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!” der ve iner kürsüden.
Günün Sözü
İnsanoğlu kâinat dediğimiz bütünün bir parçasıdır, zaman ve mekanla sınırlanmış bir parça… Kendi benliğimizi, düşüncelerimizi ve duygularımızı her şeyden soyutlanmış hissediyoruz ve buna bilincin yarattığı bir göz yanılsaması denebilir. Bu yanılsama bizi kişisel arzularımıza ve en yakınımızdaki birkaç kişiye olan bağlılığımıza hapseden bir cezaevi gibidir. Görevimiz, şefkat evrenimizi tüm canlıları ve bütün güzelliğiyle doğayı da kapsayacak şekilde genişleterek, kendimizi bu cezaevinden azat etmek olmalıdır. İnsanoğlu varlığını sürdürecekse yeni bir zihniyete ihtiyacı vardır.
Albert Einstein