Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” ifadesini sadece biz Türkler söylemiyoruz, tüm dünya, özellikle Avrupalı dostlarımız da söylüyorlar. Bu söylenen boş bir edebiyat değildir. Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası, Türk’ün varıldığı yerdir, tarihin ta kendisidir.
Çanakkale’yi iyi bellemeliyiz ve de iyi öğretmeliyiz. Zamanında birisi hatırlayacaksınız, yan-yan yürüyor ya, işte o. Çanakkale Savaşlarını, Türk’ün var oluşunu aşağılamak isteyen kişiydi ya, neyse hadi şimdi. On binlerce asker burada yan yana, koyun koyuna yatıyor, ayırım yapmaya gerek yok. Bizim ülkemizde toprağa düşmüşlerse, onlar artık bize aittir.
Çanakkale’yi iyi belleyelim… Mandacılığa sığınmak veya “Hür doğdum, hür yaşarım” diyebilmek, işte bu yarımada yeniden millet olmanın ana rahmidir. Dedelerimiz Çanakkale’de özellikle Balkan Savaşları sonrasında iyice küçülmüş, moral sıfırlanmış, bitmiş, tükenmiş, ordusuz, örgütsüz, lidersiz kalmış bir ulusun haritadan silinmesini durduran şanlı ve kanlı direnişi yaptılar.
Dedelerimiz kanlarını dökerek, canları pahasına direnmeselerdi. İstanbul hemen düşerdi. Dünya Savaşı uzamayacak, İngiliz, Fransız ve Ruslar daha az zayiat verecek ve orduları güçlü kalacaktı. Ay-Yıldızlı bayrağın altında yaşıyorsak, işte o al bayrak bizden utanmamalı. Dedelerimiz bu ifadeleri duymadılar ama vatan sevgisi onların yüreğinde mevcuttu zaten. Zamanın en gelişmiş silahlı ordularına karşı, kelimenin tam anlamıyla göğsünü siper etmiştir cennet-i mekân ecdadımız.
Dedelerimizin vatan uğruna kanlarını döktükleri, canlarını verdikleri o kutsal yerler kapitalistler tarafından darmadağın ediliyor. 350-400 bin Türk askerinin şehit olduğu bu önemli savunma savaşının siperleri, cepheleri, tepeleri, dereleri makinelerle, greyderle, kepçelerle dümdüz edilip otopark yapılıyor, beton yollar döşüyorlar, dikenli tellerle çevirip “Şaraplık üzüm bağına” dönüştürüyorlar.
Yani, rant yaratıyorlar kendi adamlarına dağıtıyorlar. Biz böyle yapıyoruz ama yirmi bin kilometre uzaktan gelen Avustralyalı Anzak’lılar Çanakkale’ye geliyor, dedelerinin, dedelerinin öldüğü siperleri ilk halinde tutabilmek için, orayı birinci derece koruma alanı ilan ettiriyorlar. Birisi çıkıp aynen şunları söylüyor: “Orada savaşlar birkaç makineli tüfek ve kardeşliğin zarafetidir” anladığınız gibi Türk’ün Zaferi’dir demiyor, diyemiyor. Ayrıca Türk olmak utanılacak bir şey de değildir.
Ey Türk genci, bu vatan ve cumhuriyet sana emanet edilmiştir ve de şunları da sakın ola ki aklından çıkarmayasın.
Bastın yerleri toprak diyerek geçme tanı, / Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı, / Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı,
Bu aziz topraklarda yaşıyorsak üstümüze düşen önemli görevler vardır. Görevler layıkıyla yerine getirilir, anlıyorsunuz değil mi?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Çanakkale’de Yeniden Var Olduk!
Değerli okurlarım, Çanakkale Savaşları’nın kutlamaları 18 Mart günü Çanakkale Cumhuriyet Meydanı’nda, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Anıtı önünde törenlerle anılır, o günler yâd edilir. Çanakkale geçilmez sözünü tüm dünyaya ezberleten bu büyük zafer bütün yurtta, temsilciliklerimizde coşku ile kutlanmaktadır. Bu kutlamalarda zafer, gurur, coşku ve hüzün bir anda yaşanıyor yıllardan beri.
Nasıl böyle olmasın ki; Bizlerin egemen bir ulus olarak rahat ve huzur içinde yaşamamız için canlarını severek veren şehit ecdadımızın yanı sıra, teröre karşı da kanlarını döken şehitlerimiz, gazilerimiz gündem oluşturacak.
Hüzün ve acılar bizim yakamızı bırakmaz, sonsuza kadar devam eder. Fakat her şeyin iyi tarafından bakılması gerektiğine inanıyorum. Her anımız güllük gülistanlık olsun isteriz ama Acıları da içimize sindirip, onun karşısında dimdik durmak gerekiyor. Yani metin olup, sabırla iştigal etmek en iyisi olmalıdır.
Efendim, Çanakkale Savaşları’nın yapıldığı Gelibolu zaten başlı başına bir doğa harikası. Turizm mevsimi başlamadan oraya gidip düşüncelere dalmanın zamanı… Çanakkale Kurtuluş savaşı ruhunun doğduğu yerdir. Oraya gittiğinizde şehitlerin sesini duyar gibi olursunuz. Gerçekten orada garip bir duyguya kapılıp, göremediğiniz bir kalabalığın adeta soluğunu hissediyorsunuz, seslerini işitiyorsunuz.
Ortada kimseler yok ama yalnız değilsiniz. Sanki iniltiler içinde topraklarını bekliyorlar. “Hücum” emrini bekler gibi bir halleri var gibi geliyor ya da öyle algılıyorsunuz. Siperleri şehitleri görünce, bir yakınızı yitirdiğinizde kapıldığınız suçluluk duygusuna kapılıyor, yaşamaktan utanıyorsunuz. Aynen böyle ve bundan sonra da böyle olacaktır eminim.
Öyle bir yer ki; dile kolay 400 bin (belki daha fazla) Türk askerinin kanını döktüğü o topraklarda canhıraş bir sessizlik kulaklarınızı tırmalıyor. Savaşmak kolay değil, şahadette vardır, tıpkı dedelerimizin yaptığı gibi.
Kendi şehitlerimize üzülürken, buraya kadar getirilip ölüme sürüklenen Anzak’ların yani o günkü düşmanların torunlarına da aynı ölçüde yanıyorsunuz. Çanakkale Troya Savaşı’nın tekrarı ve büyük bir trajedi…
Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal, Anadolu’nun kilidini açmadı, açtırmadı. Adeta yüz binlerce Anadolu yiğidi gözünü kırpmadan canını verdi. Bu direnişe rağmen üç yıl sonra Anadolu yine işgal edildi.
Mustafa Kemal Atatürk Anadolu’da yiğit, inançlı, sabırlı ve uysal askerler buldu. Kendilerini ölümün kucağına rahatlıkla atıyorlardı. Şahadete amaçsız koşmak yetmez, bunca canın bedeli özgürlük olmalıydı. Bunu başaran, yitirilen canların ziyanını önleyen Mustafa Kemal’di. Önce insanın canının karşılığını verişlerine Mustafa Kemal’in barış ve özgürlükle iade ettiği de unutulmamalı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, / Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda,
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda,
Aziz şehitlerimizle beraber İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u da rahmet ve şükranla anıyorum. Mekânları cennet, ruhları şad olsun…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Dedenin Burada Ne İş Vardı?
Yıllar önce Gelibolu’ya dedesinin mezarını ziyarete gelen Anzaklı torun, mutlaka üzüntüsünden olacak, Gelibolulu bir delikanlıya serzenişte bulunmuş. Demiş ki “-Dedemi siz öldürdünüz…” Bizim delikanlıdan şamar gibi bir yanıt almış… “-Dedenin burada ne işi vardı?…” Gerçekten de öyle değil mi?
Günün Sözü
Ecdadımızın Ruhu Şad Olsun!
Öcal’dan İnciler
Tüm Şehitlerimize Gönülden Borçluyuz