Değerli okurlarım, Dünya’nın muhtelif ülkelerinde yapılan referandumlarda genel olarak ses-seda çıkmazken, ülkemizde yapılan son referandum, ortalığı birbirine kattı. Üstüne üstlük, AB gibi bir birliğe girme diye çabalarımız da yoğun devam ediyor, bildiğiniz gibi. Hal böyle olunca da, herkes bize karşı söz sahibi!
Politik bir girişin ardından, bugün sizlere Dünya Basketbol Şampiyonasında ikinci olan Milli Takımımız kadar olmasa da, biraz dış politikadan söz etmek istiyorum.
Nasıl ki, öyle ya da böyle millet olarak moral-motivasyonumuz tsunamiye benzer bir dalgalanma geçirdiyse, buna paralel olarak Avrupa’nın da kafasının karışık olduğu zamanlar oluyor. Brüksel’den yapılan açıklamaların ardından, sık-sık düzeltmeler de geliyor. AB çevreleri, “Anayasa paketini” olumlu karşıladıklarını belirtirken, zaman-zaman resmi görüşün ötesine geçerek Türkiye’nin iç siyaset sahnesinde rol paylaşır hale de gelebiliyorlar. İnce ayarlara mecbur kalıp, hatalar boyut kazanınca da, bunu resmi ve yazılı açıklamalarla telafi etmeye çalışıyorlar.
Burası Türkiye ama orası da Avrupa işte! Nasıl anlarsanız…
Çelişkili beyanatlar diyince, bunlardan kısa-kısa sizlere sunmak istiyorum. Mesela, komisyonun genişleme sorumlusu şöyle diyor… Anayasa paketi ile açıklamasında hataya düşünce ertesi günü komisyon yazılı açıklama yapmak zorunda kaldı. Türkiye’den bir grup aydının, Komisyona Anayasa paketi ile ilgili eleştirilerini içeren mektuplarına verilen yanıtla, Anayasa paketinin ilerleme raporundaki taleplere uygun olduğunu söyledi. Daha da ileri giderek, “Paketin kabul edilmesi halinde ilerleme raporuna olumlu yansıyacaktır” dedi.
Bunun yanı sıra, Komisyonun, üye ülkelerin iç siyasi tartışmalarında “Taraf” tutmama ilkesi ile bağdaşmadığını görmeleri fazla zaman almadı.
Açıklamadan bir gün sonra komisyondan bu kez aynı konuda yazılı bir açıklama geldi. Bu yazılı açıklamada, Komisyonun Türkiye’nin süren tartışmalarda taraf olma niyetinin bulunmadığı açıkça belirtildi. Ayrıca, bu tartışmanın ‘karşılıklı saygı ve diyalog çerçevesinde sürmesi’ temennisinde de bulunuldu ve Anayasa
Futbolda, sporseverlerin (Ayağa kalkarak) GOOLLL diye bağırmaları, Futbolcu için de ağları dalgalandırması müthiş bir duygudur. Hele bu vuruş 40 metreden olursa…
Hani arada bir “Hatırlamıyorum, unuttum gitti” deriz ya (futbol unutulmaz da, diğer unutulacaklardan söz ediyorum) unutulan her şey beyinden silinir. Yaşadığın anı bilirsin, bazen onu da hatırlayamazsın.
Unutmamak için de sporcu ruha sahip olmak gerekiyor. Kendini yokladığında, dinginsen, iştahlıysan, sıcaksan ve de sıcak olmanın gücünü biliyorsan (bunu bilmiyoruz çoğu zaman) çok şeyleri halledebilirsin. Yüreğinde heyecan, bedeninde ritim ve elektrik olan bir beden neler yapmaz ki. Allah’ı kitabı da aşağı indirir, başkanlık sistemini de getirirsin.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA