Değerli okurlarım, Türk basketbolunun önemli isimlerinden Hidayet Türkoğlu hakkında konuşuyorduk. Devam edelim dilerseniz… Hidayet Türkoğlu duvarları yıktı NBA’ya gitti. Başarılı bir basketbolcu olarak dolar milyoneri olan ama şımarmayan, aksine ismi büyürken egosu küçülen, takım arkadaşlarına “Kardeşim” demeyi ihmal etmeyen, savaşçı ruhuna ve becerisine rağmen, mecbur kalmadıkça ön plana çıkmayan, geri planda duran, arkadaşlarını motive eden, yücelten, asil yürekli ve aynı zamanda iyi bir aile babası… Daha ne olsun?
Şimdi basketbola biraz ara verelim ve üstü küllenen referandumu şöyle bir hatırlayalım. Son referandum millettin kimyasını bozdu adeta.
Birileri çıktı “Darbe anayasasına oy veren darbecidir” diyerek hayır diyecekleri darbeci ilan etti, diğerleri de referandumda “HAYIR” çıkarsa, bunu Avrupa’ya anlatamam diyerek, aba altından sopa gösterdi. Olacak şey değildi. Bu tür ifadeler tansiyonu yükselttiği gibi, bayram seyran da bırakmamıştı. Referandumun üstü küllenmeye başladı ancak geride bıraktığı enkaz kolay-kolay temizlenir gibi değil. Yakında genel seçimin olacağını, bu seçimin de referandumdan daha sert geçeceğini düşünmemek elde değil. Allah sonumuzu hayretsin!
Konumuza dönersek, basketbolda tarih yazmıştı basketbolcularımız! “12 Dev Adam” yarı finaldeyken bile tarihe geçmişti. Bu başarı, bu sevinç bile, referandum kampanyasının ezikliğini üzerinden atmasına yardımcı olamadı. Kampanya yorgunu insanlarımız, oylama sonuçlarını fazla ciddiye almadan “Yarınlarımız Nasıl Olacak, Nereye Gidiyoruz” sorularını düşünerek karamsarlığa kapıldı.
Arife gününden başlayarak, kentlerdeki trafik yorgunluğu, bu kez şehirlerarası yollarda devam ediyordu. Adeta araçlarda sıkışıp kalan şehir insanlarının gözlerindeki, yüreklerindeki bayram sevincinin enerjisi şöyle dursun, bir bıkkınlık, huzursuzluk, gerginlik, sabırsızlık, biraz da umursamazlık hâkimdi!
Peki, 12 Dev Adam çeyrek finale gelmeden elenseydi, başarısız olsaydı diyeceğim ama bunu ben düşünmek bile istemiyorum, sizler de düşünmeyin.
Sanat ve Kültür Sayfamda, her günümüz bayram gibi olsun diyordum. Bugün de aynı duygular içindeyim. Her günümüz bayram olur inşallah! Daha az bağırarak, daha az konuşarak, kötülükleri görmezden gelerek bayram gibi gördüğümüz günlerin sıcaklığını birlikte yaşayabiliriz.
Daha az konuşarak, birbirimizi daha çok dinleyerek, birçok olumsuzları yanımıza yaklaştırmayabiliriz. Bunları gerçekten yapabiliriz. Biz böyle pozitif düşünmeye çalışırken, bu türden bayramları yaşamayı düşlerken, başka yerlerde “Ayar ustaları” ayar üstüne ayar çekmekte, ama bu ince ayarı bir türlü tutturamamaktadırlar.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
