Damat adayı Türkiye, 1960’lı yılların başlarında gelin adayı AB (Avrupa Birliği) ile görücü usulüyle söz kesti. Yıllar sonra da nişanlandı. Nişanlılık dönemi tam 57 yıldır aralıksız olarak sürüyor. Nikah hala sürüncemede, yılan hikayesine dönmüş durumda.
Nişanlılık, tıpkı mahzende uzun zamandır dinlendirilerek bekletilen şarap gibi yıllandıkça yıllanıyor. Evliliğin gerçekleşmemesinin, AB denen gelin adayının oyalamalarından kaynaklandığı aşikâr.
Taleplerin sonu gelmiyor. “Başlık parası, çeyiz, lüks otomobil ve villa, altın bilezik, pırlanta gerdanlık ve yüzük…” koşulların ardı arkası kesmiyor.
Damat adayı Türkiye ise, koşulları yerine getirmeye çaba göstermesine rağmen, gelin adayı AB devamlı olarak işi yokuşa sürüyor. Bayan AB, “Kopenhang ve Mastrih damatlık kriterleriyle yetinmeyerek aç gözlü davranışlarından vazgeçmiyor.
Damat adayı Türkiye’yi evlilik durağında bekleten müstakbel gelin adayının niyeti gün yüzüne çıktı. “Dediğim dedik” inadına karşılık, damat adayı “bir kere söz kestik, bu saatten sonrada nişanı tek taraflı bozmanın delikanlılığını ileride haksız duruma düşmemek için temkinli davrandığını” ifade ediyor. Zaten damat adayının dost ve akrabalarının yüzde 50’i bu evliliğe karşı çıkıyor.
Buna dayanarak, “nişanlılık süresinin” ömür boyu sürmeyeceğini dile getiren damat adayı Türkiye, en nihayetinde gelin adayına restini çekti. “Evlilik kurumu, çocuk oyuncağı değildir” tezinden yola çıkarak, taviz vermektense, “başka bir gelin adayı bulmanın daha hayırlı sonuçlar doğuracağı” kanaati ağırlık kazanıyor. Damat adayı Türkiye, son dönemlerde Asya kökenli ŞANGAY adında bir gelin adayı ile flört halinde, fırsat kolluyor.
Sözde gelin adayı AB’nin ‘Dürüst, çalışkan, genç, dinamik, evine sadık, işine düşkün, aynı zamanda içki, sigara, kumar ve gece hayatı’ gibi kötü alışkanlıklardan uzak bir damat adayını elinin tersiyle itmesi anlaşılır gibi değil. Kuşkusuz, ileride pişmanlığını itiraf edecektir.
İnsanlık tarihi boyunca yarım yüzyılı aşkın, uzun süreli bir nişanlılık dönemine henüz rastlanmamıştır. Şu gençlerin yüzlerindeki ifadeye bir bakın. Yedi yıldır nişanlılıklarını sürdürmelerine rağmen mutlulukları gözlerinden okunuyor. Bu gençler, AB gibi ‘Tek taraflı’ karar vermiyor. Aksine ‘Karşılıklı’ rızalarıyla nişanlı kalmayı tercih ediyorlar.
Nişanlanma, evlilik vaadiyle olur. Evliliğe atılan ilk adımdır. Evlilik vaadini genellikle erkekler yapar ama bu kez evlilik vaadi alışılmışlığın dışında kız tarafı AB’den gelmiştir. Yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça nişanlanma gerçekleşmeyeceğine göre, 57 yıllık nişanlılık serüveninde, kız tarafının evlilik vaadini yerine getirmemesiyle, erkek tarafının ‘kandırmış’ durumuna düşmüştür.
Birileri ortaya bir laf atmış. Daha doğrusu ‘gaf’ yapmış, “AB ile nişanlısınız, evlilik için beklemelisiniz” telkininde bulunmuştur. Hadi canım sende! Dünyada “kız” kıtlığı mı var? Tasalanmaya gerek yok. “Dünya düzeni yeniden kurulur, damat adayı Türkiye de bu düzenin içinde yerini alır.”