Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, söz konusu kadınlarımız olunca, insan nereden başlayacağını şaşırıyor. Dile kolay kadınlarımızdan söz ediyoruz tarafsız olmak, kelimeleri doğru kullanmak ama gerçeklerden de kopmamak şart.
Kadınsız hiç bir şey olmaz, hiçbir yere varılamaz. Bir cihazınızı tamir için elektrikçiye gittiğinizde ilginç bir soru ile karşılaşırsınız “Bunun dişisi var mı?” Bu samimi bir anlatım bile olsa, tamircilerle fazlaca işim olmaz. Bu anımı ikinci kez yazıyorum. Hep de kadınlar gününe rastlıyor.
Türk kadını derken hep analarımızı düşünürüm. Onları da ekranlarda daima görüyoruz. Değişim adına dağlardan indirilen eşkıyaların kurşunlarına hedef olan şehitlerimizin anaları, avratları, neneleri… Hepsi de yavrularının resmi elbiselerini giymiş ve selam duruyorlar. Tabutunu öpenler, bayrağa sarılanlar, ağlamamak için sabır gösterenler, ayakta zorlukla duranlar.
Bir kurşunun maliyetini soran, Al ananı da git diyen, askerlik, yan gelip yatma yer değildir diyerek herkesi hırpo sanan o kişi biberin, domatesin, patlıcanın, soğanın, patatesin altında ezilir göreceksiniz. Bu yazdıklarımın kadınlarla ilgisi var mı? Tabi ki var.
Toplumda kadınlara sesleniyor ve diyor ki: “Ya kardeşim, bir merminin kaça mal olduğunu biliyor musunuz?”
İnsanlar, en iyi dönemlerinde en büyük yanlışı yaparlar. Türk anasının yüreğine, mutfağına ateş düşmüşken bir merminin maliyetinden söz etmek ne büyük gaflettir. Bunu pahallıya mal ettirirler, inanın.
Kadınlarımız da aynı duygular içindeler. Ve de aynen şunları söylüyorlar: “Bizim ne işimiz vardı elin Emevi Camisinde, ülkemizde okuldan çok cami var, yetmiyor mu? İki büyük şehirde devlet kabzımallık yapıyor, bizler bu ülkede yaşamıyor muyuz? Evime sebze alamıyorum ve özellikle de biber. Çünkü ateş pahası…”
Kadınlarımızın işi zor olmakla beraber, kadın olmak da çok zor, bazı kadınlarımız boş vakitlerini değerlendirmek için, kulağa hoş gelen hayır dernekleri kuruyorlar. Ne kadar güzel değil mi?
Yoksullara yardım derneği, korunmaya muhtaç çocuklar derneği falan… O derneklerin kurucularını yakından tanıyorum. Bir defasında tesadüfen toplantılarında bulundum. Herkes sülalesini getirmiş ve pastalar, kolalar gırla. Kimlere yardım ediliyor dersiniz. Bu konu da fazla fikrim yok.
Soysalım, medeniyim diyen kadınlarımıza bazı tavsiyelerim olacaktır. *Dil kondisyonunuzu biraz aşağı çekin, *Her şeyi ben bilirim havasına girmeyin, *Kocalarınızı çekiştirmeyin, onlara değer verin, *Biraz da unutkan olun.
Bu önerilerimi yapın ve gerisine karışmayın. Dünyanın en mutlu kadını olursunuz. Hele saçım, başım, makyajım diyerek kocanızı ihmal edip de, onun sigortasını attırmayın, sakın ha… Bunları yapamazsanız kimsenin size fazlaca sitemi olmaz. Üzülerek söylüyorum yalnız yaşamaya mahkûm olursunuz, çevreniz boşalır. Sizce iyi mi olur? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepinize kutlu olsun, size şans getirsin.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Yaşamı Değiştiren Kadınlar!
Değerli okurlarım, 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olduğunu ve tüm dünya ülkelerinin severek ve benimseyerek kutladığını, biz de bildiklerimizi, okuduklarımızı; bir fabrikada çıkan yangın sonucu yüzlerce kadın işçinin can verdiğini ve bu yangın olayının kadınların duygularını tetiklediğini, bugünün tarihçesiyle birlikte her yılın 8 Mart’ın da sizlere sunmaya öz göstermiştim.
Fabrika yangınından sonra hayatta kalan kadınların başkaldırmaları tamamen bir devrim niteliğindedir ve bu nedenle de ölenlerine rahmet gönderiyor, dünyaya yön veren duygularına da şapka çıkarıyorum. Ancak, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarken, yiğidin hakkını da yiğide vermek gerekmez mi? Suikast sonucu fabrika yangınında yaşamını yitiren, kalanlarında gösterdikleri asalete ve tam bir devrimci gibi davranışlarına tekraren saygı duyuyorum.
Peki, Bizim kadınlarımız yok mu? Onların yaşamları boyunca ailelerine ve ülkelerine gösterdikleri fedakârlığı dünyada kaç kadın yapabilir? Gönül köşemde de bu konuyu ayrıntılı gireceğim.
İstiklal Savaşı’nda çocuğunun kundağını top mermisine saran Analar Bizde… Oğlunu askere gönderirken, bu bayrağı yere düşürürsen şunu bil ki sütümü sana helal etmem diyen. Analar Bizde… Sabahın köründe tarlada çalışan ve akşam eve gelirken topladığı çalı, çırpıyı yüklenip horantaya yemek hazırlamalıyım diyen, Analar Bizde… Oğlunun, torununun, kocasının şehit haberi geldiğinde, “Vatan sağ olsun” ve ben onu bu günler için doğurdum diyebilme yürekliliğini gösteren, O Analar Yine Bizde…
Daha ne olsun ki? Üstelik bu ifadeleri o asil kadınlarımıza kimse öğretmedi, onların yapılarında, asaletlerinde mevcut.
Ey Asil Türk Anaları, sizler sakın ola ki değişmeyesiniz, eğer değişecek olursanız her şey tersine değişir bunu böyle bilesiniz. Bu vesile ile bu özel gününüzü içtenlikle kutlar, şehit analarımızın acısını paylaşır, büyük küçük demeden hepinizin ellerinden öperim. Allah’ın Selameti Üzerinize Olsun!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Terbiyeli Olabilmek
Efendim, kadınlarımızın da terbiyelileri de çoktur bereket versin. Yoksa halimiz nice olurdu. Urfa Sıra Gecesinde, bir gence sormuşlar. Burada neler öğreniyorsunuz? Çocuk yanıtlamış; “-Neler öğrenmiyoruz ki!…” “-Öğrendiklerini söyle bakalım” “-Oturmayı, kalkmayı öğreniyoruz…”
Bu oturma kalkma, bazılarına hikâye gelir. Oysa tüm güzellikler o oturma ve kalkmada gizlidir inanın. Hak yemek, milleti aldatmak, bir gaye uğruna yalan yanlış ifadeler de bulunmak. Adaleti yanıltmak. Sakın ola ki hangi adaleti demeyin.
Bütün bunlar ters yüz oluyor da, alınmış iyi bir terbiye sonuna kadar devam ediyor. En büyük zenginliktir o. Çocuklarımıza bırakacağımız en önemli mirastır o! Terbiyeli olmak, sayılmaktan çok daha iyidir, çok daha geçerlidir.
Günün Sözü
Terbiyeli Olmak, Sayılmaktan Çok Daha Geçerlidir
Öcal’dan İnciler
İnsanlar, En İyi Dönemlerinde En Büyük Yanlışı Yaparlar