Bir Zamanlar Gazetecilik (5)

0
77

Değerli Okurlarım, bundan önce “Spor Yazarları ve Konumu” başlıklı bir makalemi sizlere sunmuştum. Okuduğunuzdan eminim. Şöyle devam etmek istiyorum. Spor yazarı olmanın, hiçbir özelliğini dikkate almayın, bu uğurda dirsek çürütüp yıllarını vermeyen, bu işi yapanların önüne saygısızca geçenler, becerilerinin değil, zamanında yaptıkları isimlerinin çekim gücü ile reyting canavarının kucağına düşmüş ve onunla bir ölçüde alay eden kitle oluşturmuştur. O zaman da öyleydi, şimdi de öyle…

Bir günde spor yazarı olanların bu sevdadan kolay-kolay vazgeçmelerinin temelinde, spor sayfalarının büyülü atmosferi yatmaktadır. Ancak, hepimizde çok iyi biliyoruz ki bir günde spor yazarı olanların içinde öyleleri vardır ki, en kralımızla bile boy ölçüşür ve taş çıkarttırır. O muhteremlerin ellerini sıkarız, hem de sonuna kadar.

Spor kanalları da, büyülü atmosferin ta kendisidir. Sonradan olmaları ekranlarda sık-sık görüyoruz. Saç sakal birbirine karışmış, kılık kıyafet hak getire, Türkçe diksiyon zaten sıfır. Sporseverler, onları yakından tanıdığı için ve de reyting için katlanıyorlar. Bu ne kadar devam eder bilinmez ama uzun yıllar devam edeceğe benzemiyor.

TV sorumlu müdürlerinin emekçilerin hakkını hukukunu korumaları gerekir ama bırakın hak hukuk korumayı, ekranlarda hep onları görüyoruz. Yerel TV’lerde de öyle değimli sanki. Haber spikerleri varken onu diskalifiye ediyor ve kendisi ekranda boy gösteriyor. Birisinden söz etmeye çalışıyorum.

Meslek örgütlerinin, elinin kolunun bağlı olması ve çaresizliği, yetki çıkmazının bir ürünü olsa da, yine de mesleğin gerçek emekçilerinin harcanmaması gerekir. Reytingler bu gün var, yarın yok ama Spor Basınının gerçek emekçileri, öyle günler gelecek ki bir bakarsınız hiç olmayacaklar.

Aktrislerin, mankenlerin spor programlarına davet edildiği, hangi takımı tutuyorsunuz (sanki çok önemliymiş gibi) şeklinde cıvık-cıvık sorular sorulması vs… Spor yazarı olmak için doktor olmak gerekmez ki! Tıp Fakültesini bitirmişsin, git hastalarınla ilgilen… O saygıyı, reyting çarkları arasında öğütme pahasına, sütunlarını ve programlarını “Sanal Gazetecilere(!)” açanlar, gelecekte, tarihin sayfalarına kara bir leke olarak düşeceklerdir. O zaman da iş işten geçmiş olacaktır. Biz göremeyebiliriz ama görenler mutlaka bulunacaktır.

Bu makalem tamamıyla bir noktaya yönelik değildir. Tamamıyla “A” dan “Z” ye doğrudur. Bu işi gerçekten öğrenmek isteyenler varsa, yanlış işler yapmayın. Öcal Ağabeyinize gelin, ben size öğretirim. Sizleri yerel sporumuza yönlendiririm. Bu sözlerim herkes için değil, bazıları içindir. Daha ne istiyorsunuz, size ücretsiz hocalık yapacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here