Günaydın sevgili okuyucularım nasılınız bu sabah? Bir fıkra, bir şiir, bir fıkra, bir şiir var bugün sayfamda. Anladım ki çok ciddiye alıyorum bu hayatı. Gülmeyi unuttum, bu yüzden şimdi ne yazık ki hastayım. Hemen kendime gelebilmem için yeniden gülmem gerekiyor. Ve sanırım benim gibi olanlar çok, bu yüzden birlikte gülelim birlikte yine şiir okuyalım ve birlikte iyi olalım… Ve sağlık, sevgi, birlik ve beraberlik içinde her zaman hep birlikte kalalım. Yase
& & & & &
Hiçbir şeyle övünme,
Pişman olup dövünme
Sağlığına güvenme
Ölüm vardır unutma.
Mehmet Ali DEMİRBAŞ
& & & & &
“Hayrola nereden?” “Be be ben mi? Rad rad radyodan geliyorum” “Ne vardı radyoda” “Spi spi spi spiker sı sı sınavı vardı” “E ne oldu? “Bırak ya ya ya hu kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.”
& & & & &
Bir Gece…
Bir gece habersiz bize gel.
Merdivenler gıcırdamadan
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzünde olsun kanatlarımız.
Dokunarak ucçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.
Cahit KÜLEBİ
& & & & &
Sarhoş sürücü arkadaşına döndü; “Sanırım bir kasabaya yaklaşıyoruz.” “Nereden çıkardın şimdi bunu?” “Daha çok adam ezmeğe başladıkta.”
& & & & &
Denizde ay
İndi solgun ve ılık
Ayışığı denize
Bal rengi bir tatlılık
Çöktü gözlerinize
Baktınız uzun uzun
Bu sulara baktınız,
Sulara ruhunuzun
Tadını bıraktınız.
Bu tatla aydınlanan enginlere aktınız.
Halit Fahri OZANSOY
& & & & &
Deniz aşırı bir ülkede askerliğini yapmakta olan John bir gün sevgilisinden bir mektup alır. Sevgilisi artık ondan ayrılmak istediğini bildirmekte ve fotoğrafını geri göndermesini istemektedir. John çok kızar. Arkadaşlarından eski kız arkadaşlarının fotoğraflarını toplar, hepsini bir araya koyup paket yapar ve sevgilisine gönderir. Pakete bir de not iliştirir; “Kusura bakma, hangisi olduğunu çıkaramadım lütfen kendi fotoğrafını al ve diğerlerini geri gönder”
& & & & &
Müjde
Portakal kabuğundan
Kavun diliminden
Havalandı nakışlar
Avşar kiliminden.
Çılgın topukları üstünde
Sebepsiz sevincin
Adamın canı dostlara
Güzel haberler götürmek ister
Aksi gibi ne dost var meydanda
Ne de güzel haber
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
& & & & &
Temel her gece yatarken başucuna 2 tane bardak koyuyormuş, biri su dolu diğeri boş… Bir gün karısı dayanamayıp sormuş, “Ula Temel ne eduysun bu pardaklarla?” “Akşamları kalktığımda canım bazen su içmek istiyor bazen de istemiy…”
& & & & &
Son Dilek
Aşkım ,dağlara kurulu tahtım,
Çobanlar bağrımı dağlarda geçer.
Günümü yıl eden şu kara bahtım
Engin gurbetlerden çağlar da geçer…
Hasretle doludurur geçtiğim yeri
Vahşi kuş sesleri ,yaban gülleri.
Bazen akpınara giden bir peri
İnce yollarımı bağlarda geçer.
Örtse gözlerimi sonsuz bir diyar
Mezarım kalsa dağlara yadigar
Gönlümü çiğneyip geçen nazlı yar.
Belki mezarımdan ağlarda geçer…
Ömer Bedrettin UŞAKLI
& & & & &
Karadeniz’i gezmekte olan bir turist; “Allah allah, burada herkesin bıyığı var” demiş. Temel, burnuna dikkat çekerek; “Biz önemli ve değerli şeylerin altını çizeriz” demiş.
& & & & &
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
Behçet NECATİGİL
& & & & &
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz’in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. ‘Niye 7 tane?’ diye, İngiliz’e sormuşlar. O da “Haftanın 7 günü var, hepsi için bir tane” demiş. “Vay be ! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki” demiş görevliler. Sıra Fransız’ın valizine gelmiş. Açmışlar bakmışlar 8 tane don 7’yi anladıkta niye 8 tane don? diye sormuşlar. “Her gün için bir tane, bir tanede ne olur ne olmaz diye aldım” demiş. “Vay be! Adamlardaki temizliğe, medeniyete bak” demiş görevliler. Sıra bizim Temel’e gelmiş. Açmışlar bakmışlar tam 12 tane don. “Ne varsa bizim insanımızda var, şu medeniyete şu temizliğe bak” Sormuşlar “Niye 12 tane?” Bizimki; “Ocak, Şubat, Mart…”
Günün Şiiri
KAÇAK
-Cezayir Kurtuluş Savaşı’nda ölenleri anarak-
Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,
bir mektup yazıyorum size,
bilmem vaktiniz var mı
okumaya bu mektubu.
Az önce verdiler elime
askerlik kâğıtlarımı,
savaşa çağırıyorlar beni,
diyorlar yola çık en geç çarşamba akşamı.
Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,
dövüşmeye hiç istek yok içimde,
insancıkları öldürmeye gelmedim ben,
gelmedim ben bu yeryüzüne.
Sizi kandırmak değil niyetim,
ama söylemeden de edemem,
savaş ahmakların işi,
hem insanlar ondan hanidir bıktı.
Doğduğum günden bu yana
ölen çok babalar gördüm,
gidip dönmeyen kardeşler gördüm,
çocuklar gördüm iki gözü iki çeşme.
Ya analar ne çekti, ya analar,
bir yanda işi tıkırında bir avuç insan
bolluk içinde rahat yaşar,
bir yanda ölüm, çamur, kan.
İnsanlar tıkılmış dört duvar içine,
çalınmış neleri var neleri yok,
karıları, eski güzel günleri bütün.
Gün doğar doğmaz yarın
kapatacağım şırak diye kapımı
ölmüş yılların suratına,
alıp başımı yollara düşeceğim.
Aşacağım karaları, denizleri,
ne Avrupa’sı kalacak, ne Amerika’sı, ne Asya’sı,
dilene dilene hayatımı
şunu diyeceğim insanlara:
Üstünüzden atın yoksulluğu,
durmayın bakın yaşamaya,
hepimiz kardeşiz, kardeşiz, kardeş,
ey insanlar, ey insanlar, ey.
İllâki kan dökmek mi gerek,
gidin dökün kendi kanınızı,
size söylüyorum bunu da,
efendi misiniz, kodaman mısınız ne.
Adam korsunuz arkama belki de,
unutmayın jandarmalara demeye:
üzerimde ne bıçak var, ne tabanca
korkmadan ateş etsinler bana,
korkmadan ateş etsinler bana.
Boris VIAN- Çeviren: A. Kadir
Günün Sözü
Ne Mutlu Diline Hakim Olana, Evi Kendine Geniş Gelene, Yaptığı Suçtan Pişman Olmuş Ağlayana.
Hz. Muhammed