Bir Buket Şiir

0
165

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah Atatürk’ün bir şiirine rastladım nette dolaşırken. Şöyle bir dolaşmak için girmemiştim nete bilinçli olarak. Kafaya takmıştım, Atatürk’ün muhakkak bilinmeyen bir şiiri vardır diye düşünüyordum. Ve yanılmadım gerçekten varmış. Çeşitli kaynaklar Atatürk’ün 1905’te Sinop’ta yazdığını belirtiyordu. Beşike Hadisesi başlıklı şiiri. Şiiri  24 yaşında yazdığı belirtiliyor aynı kaynaklarda..  İstedim ki paylaşalım. Ve az bilinen şiirleri derledim, bir buket kadar dilerim benim aldığım zevki sizde alsınız…

& & & & &

Beşike Hadidesi

Gafil, hangi üç asır, hangi asır,

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarih söylememiş bunu,

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,

Dinleyin sesini doğan tarihin,

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak…

 

Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.

Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,

Avrupa’ nın Alpler’ inde Oğuz torunları,

Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;

Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.

Hep insanlar kendini bilseler,

Bilinir o zaman ki hep biriz.

 

Türk sadece bir milletin adı değil

Türk bütün adamların birliğidir.

Ey birbirine diş bileyen yığınlar!

Ey yığın yığın insan gafletleri!

Yırtılsın gökteki gafletten perde,

Hakikat nerede

Mustafa Kemal ATATÜRK

Soyunsun Gözlerimin Cilası…

Soyunsun gözlerimin cilasın da

İçerisinden aydınlanmış tarlalar

Soyunsun beyazlığı içlerinden gelen evler

Soyunsun utancını arzular

Yıkansın gözlerim yıkansın! ..

 

Soyunsun gözlerimin cilasında

Gelmiş, gelecek bütün kızlar,

Soyunsun hafızanın insan gözü değmemiş yerinde

Sineler, buseler, arzular

Ve bütün bir ömür

Lahzada harcansın

Yıkansın gözlerim yıkansın! ..

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU

Erimek

Erimek belirsizce her şeyde,

Karışmak sulara yıldızlara,

Sinmek kokusuna mor menekşenin,

Yanmak damar damar, nefes nefes,

Yaşamak tükene tükene.

 

Bahar ve Biz

Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden

Rabbim ne güzel çıldırır.

Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak;

Sevincinden titreyerek.

Yılda bir kere kendini verir toprak

Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan

Rabbim ne güzel yarılır.

Biz de bir kere sevinebilseydik.

Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya.

Kim bilir belki bir gün sulh olunca

Biz de deliler gibi seviniriz,

Ağaçları ve baharı taklit ederiz

Renkli bez parçalarıyla donatırız şehri

Renkli ampuller asarız pencerelerden

Kim bilir belki bir gün sulh olunca

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU

 

Can Eriği

Bir kelime buldum çın çın öter;

Adı candır.

Bir erik kopardım can dalından;

İçi can dolu,

Adı can, yaprağı can, lezzeti candır.

Bir gölge düştü önüme dedi ki:

Bir yüküm var benden ağır

Bir yüküm var beni taşır

Adı candır.

 

Toprak dedi ki:

Can Allahın yongasıdır

Fakat ben bir deri bir kemik

kaldım.

Bir de misafirim var adı candır.

 

Işık dedi ki:

Renklerden, kokulardan,

Seslerden önce koşup geldim

İnsanoğluna nur topu gibi

Bir müjde getirdim,

Adı candır.

 

Çakıl

Seni düşünürken

Bir çakıl taşı ısınır içimde

Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar

Bir gelincik açılır ansızın

Bir gelincik sinsi sinsi kanar

 

Seni düşünürken

Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır

Deliler gibi dönmeğe başlar

Döndükçe yumak yumak çözülür

Çözüldükçe ufalır küçülür

Çekirdeği henüz süt bağlamış

Masmavi bir erik kesilir ağzımda

Dokundukça yanar dudaklarım

 

Seni düşünürken

Bir çakıl taşı ısınır içimde.

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU

Çürümek

Her şey çürüyor canım kardeşim bu dünyada

Hatıralar bile

O hatıralar ki kafatasından muhkem bir yerde saklıdırlar

O hatıralar ki tüyden hafif

Gök mavisinden duru

Etten kemikten uzaktırlar

O hatıralar ki

Bambaşka bir zaman içre yaşar dururlar

Gel demeden gelir

Git demeden giderler

Nur topu gibi açıldıkları olur bazan

Sonra sızım sızım sızlarlar

Her şey çözülüp gidiyor bu dünyada

Bir biri içinde

Bir biri peşi sıra

Bir tad dudakta

Bir ses kulakta

Sen toprakta çürürsün canım kardeşim

Ben ayakta

Bedri Rahmi EYUBOĞLU

Günün Şiiri

Zindanı Taştan Oyarlar

Bursa’nın ufak tefek yolları

Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri

Tepeden tırnağa şiir gülleri

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.

 

Bir şubat gecesi tutuldu dilin

Silâha bıçağa varmadı elin

Ne ana ne baba ne kız ne gelin

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.

 

Ne bir haram yedin ne cana kıydın

Ekmek gibi temiz su gibi aydın

Hiç kimse duymadan hükümler giydin

Döşek diken diken yastık batıyor

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.

 

Zindanı taştan oyarlar

İçine bir yiğit koyarlar

Sağa döner böğrü taşa gelir

Sola döner çırılçıplak demir

Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir

Döşek melul mahzun, yastık batıyor

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.

 

Bugün efkârlıyım açmasın güller

Yiğidimden kötü haber verirler

Demirden pencere taştan sedirler

Döşek melul mahzun yastık batıyor

Yiğidim şahinim aman burda yatıyor

 

Mezar arasında harman olur mu?

On üç yıl hapiste derman kalır mı?

Azrail aç susuz canın alır mı?

Döşek melul mahzun yastık batıyor

Yiğidim şahinim aman yerde yatıyor…

 

Dilinde dilimi bulduğum

Gücüne kurban olduğum

Anam babam gibi övdüğüm

Dayan hey Aslan Ustam

Abenim

Yiğidim dayan.

Dayan hey gözünü sevdiğim

Bugün efkârlıyım açmasın güller

Yiğidimden kötü haber verirler.

 

Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun

Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün

Şiirin gökyüzü gibi herkesin.

Sen Kızılırmak kadar bizimsin

En büyük ustası dilimizin

Canımız ciğerimizsin.

 

Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin’dedir

Bütün hışmıyla dilimiz

Kökünden sökülmüş bir çınar gibi

Yüreğimiz içindedir.

 

Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin’dedir

Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla

Bir yanı nur içinde tertemiz.

Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir.

Bedri Rahmi EYUBOĞLU

Günün Sözü

Din sıradan insanlar için gerçek, aydınlar için yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır.

Seneca

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here