Bayramda Seçimlerde Biter…

0
88

Geçmiş rüya gibi! Şöyle geriye dönüp bakınca insan, birbirini takip eden saati bile hatırlamaktan aciz. Hâlbuki ne sevinçler, ne hüzünler yaşanmıştır ufacık o zaman dilimlerinde. Kimler geldi kimler geçti hayatımızdan… Biraz düşünsek, mazi sessizliklerin arasında çağlayan olur.

Buralardaydı, buradan her gün gelip geçmişti o… İnsan kendisini zamanın akışına öyle bırakıyor ki yaşam anlarındaki âlemlere odaklanamıyor. Yaşanması istenenleri yaşarken anlamıyoruz. Onlar ve bunlar gidince yalnızlığı tam anlıyor insan. Akıbet denen şey bir gün kapımızı çalmayacak mı sandık? Elbet bir gün kapımızı çaldığında melek, geçmiş gibi hayallerle anılan bizler olacağız. Hayat denen acı sahnede birbiri ardına kaybolup giderken, geriye ne bıraktık? Alışılmadık sahnelerde; acımasızlıkları izliyoruz. Aynı havluda oturuyor, ayrı fikirlerle kendimizi kahredip duruyoruz.

‘Bana kurşun sıkan kim?’ diye kendimize sorsak, kendim diye cevap veririm. Hatalar zincirinde dolanıp kaldığımızda, kurtuluşunu istediğimiz kişi yine kendimizdir. Dün benimle beraber omuz omuza olan insanlarla aslında çok şeyleri paylaşmıştık. Kuru ekmeği ballı ekmek niyetine, katık ettik yemedik mi? Hastalandın ve acil kana ihtiyaç duyduğunda, yanında bekleyen sana kan veren ben değil miydim?!

Acın benim acımdı. PAYLAŞTIM… Sevincin benim sevincimdi. PAYLAŞTIM… Çok paylaşımlar demek ki çok çabuk unutuluyor. Hayat bir film sahnesi gibi başlıyor ve bitiyor. Acı tatlı hatıraları aradığımızda zorla buluruz kendimizi… Filimin asıl oğlanı ben değil miydim? Demek değilmişim. Hep kaderden bahsederiz ya bir şeyler yolunda gitmeyince kadere atarız tüm kabahati… Başarısızlıklarımızı ”Kader” ile perdelemeye çalışırız. Ne yapalım kader böyle deriz geçeriz çoğu zaman. Düşünmeye hiç fırsatımız olmaz bu iş nasıl oldu diye.

Zaman dedim ya zaman çok hızlı geçiyor. Araştırmaya kalkınca zamanı hepten yüreğimiz şişer. O yüzden her şeyi kadere atar sıvışırız. Hâlbuki hayat bize daima iki seçenek sunar. Hayatın zıddı ölümdür mesela… Her şey zıddıyla kaimdir. İyi-kötü güzel-çirkin başarı ve başarısızlık işte bu zıtlarda sırıtır durur. Olay akışlarına pozitif bakabiliriz derken şeytan negatifi sunar.

Şimdi; gel de çık işin içinden çıkabilirsen. Diğer bir seçenek her an mevcut gibi gözükür hayatımızda. Son günlerde meşhur olan A ve B planları o da olmaz ise C var ya… İşte çözüm onlar. Çöz bakalım çözebilirsen. Ama ne yazık ki biz kaderi hep bilerek seçeriz. Onda var bende neden yok diye yakındığımız an, kendimizde çok şeylerin var olduğunu anlarız anlamadığımız halde. Kaybettiğimiz değerlere bakar dururuz şaşkınlıkla. Giden gitmiş, alan almış alacağını artık.

Evi olur, başkasını ister. Arabası olur, daha güzelini ister. Yaşamı boyunca ister de ister. Fil gibi doymak nedir bilmez. Kendisini, doyumsuzluklarla dolu bir hayatın içinde sanan bu kişiler, ne yazık her şeye doyamadan göçüp giderler. Aza tamah edenlerin başarıları ise gerçeklerle yoğrulmuştur. Sonunda ölümün kucağında kader denen şeye doğru uzanırlarken, yüzlerinde tatlı bir gülümsemeyle aramızdan rüzgar gibi eser giderler. Dönüp de onlara baktığımızda duruşları göğsümüzü kabartır.

Kaderi değiştiren doğru insanların sayıları artıkça, sevinmemek elde değil. Değişimin nasıl ve ne şekilde oluştuğunu onlar aramızda yokken anlarız. Kul kaderini kendisi çizmez. Yaratıcı her şeyin en iyisini bilir.

Dün onlar vardı bugün bunlar var. Peki, onlar nasıl sessizce aramızdan ayrıldı?.. Gözlerimi kapatıyorum, onlar dün gibi aramızda. Gözümü açıyorum kayboldular. Hayat denilen şey işte bu! Bir varmış, bir yokmuş!

Ramazan Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here